Türk Dilinin Tarihî Gelişimi

Dillerin birbirleriyle akrabalıklarını tespit ve tayin etmek için belli kriterler dikkate alınır. Bir dilin başka bir dile çok fazla kelime vermiş olması bu dillerin akraba olduklarını göstermez.

Yapılan tespitlerde başka birtakım ölçütler dikkate alınmakla birlikte en temel ihtiyaçları gösteren kelimeleri ortak olan diller akraba diller sınıfında kabul edilirler. Örneğin Türkçe, Sırpça ve Boşnakçaya çok fazla kelime vermesine rağmen bu dillerle akraba değildir. Bununla birlikte Türkçe birtakım ses farklılıkları olmasına rağmen temel ihtiyaçları gösteren kelimeleri ortak olan diller ile akrabadır. Örneğin Macarca gibi.

Dillerin tarihsel gelişim dönemlerini birbirinden ayıran kesin çizgiler yoktur. Dillerin gelişim dönemleri belirlenirken dil bilimsel ölçütler dikkate alınmalıdır. Fakat yazı dili olmayan tarihî dillerle, lehçe ve ağızlarla ilgili yeterli filolojik malzeme bulunamadığında, dilsel süreçlerin tarihsel, siyasi, sosyal ve politik olgular aracılığıyla belirlenmesi zorunlu hâle gelmektedir.

Dünya dilleri, dili oluşturan kelimelerin, eklerin, bu eklerin kuruluş ve işleyişleri gibi yapı bakımından gösterdikleri benzerliklerine göre üçe ayrılır. Bunlar; tek heceli, eklemeli ve çekimli dillerdir. Türkçe, eklemeli dil grubuna dâhildir.

Kaynak bakımından birbirine yakın olan diller bir aile oluşturur. Aynı kaynaktan beslenen diller bu şekilde farklı dil ailelerine ayrılır. Bir dil ailesi, tarihin bilinmeyen dönemlerinde bir ana dilden türeyen dillerin oluşturduğu topluluktur.

Kaynak bakımından ise diller beşe ayrılır. Bunlar: Hint-Avrupa dilleri, HamiSami dilleri, Bantu dilleri, Çin-Tibet dilleri, Ural-Altay dilleridir. Türkçe, bu dil gruplarından Ural-Altay dillerine dâhildir.

Dil bilginlerinin yapmış oldukları çalışmalar neticesinde Ural-Altay dilleri, Ural ve Altay dilleri olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Bu ayrımı yapan ilk kişi Wilhelm Schoot (1802-1889)’tur.

Türkçe yukarıda belirtilen dil ailelerinden Ural-Altay dilleri grubuna girer. Ural-Altay dilleri bahsi geçen dil aileleri gibi sağlam bir dil ailesi yapısı göstermez. Örneğin, Hint-Avrupa dilleri arasındaki yakın benzerlikler UralAltay dilleri arasında görülmez. Bu nedenle Ural- Altay dillerini bir dil ailesi olarak değil, bir dil grubu olarak görmek daha yerinde olur.

Türk yazı dilinin tarihi VII. ve VIII. yüzyıllarda Orhon vadisinde dikilmiş olan yazıtlarla başlar.

Türkçenin tarihsel gelişim dönemleri yedi başlık altında değerlendirilmiştir: Bunlar; Altay Dil Birliği Dönemi, İlk Türkçe Dönemi-Çuvaş-Türk Dil Birliği Dönemi (Pre-Turkic), Ana Türkçe Dönemi (Proto-Türkçe), Eski Türkçe Dönemi (VI- X.yüzyıl), Orta Türkçe Dönemi (XI-XVI. yüzyıl), Yeni Türkçe (Yeni Yazı dilleri) Dönemi (XVI. yüzyıl ve sonrası), Modern Türkçe Dönemi (XX. yüzyıl ve sonrası) dönemleridir.

Türk dili, tarihsel gelişimi içerisinde içeriden ve dışarıdan gerçekleşen etkileşimlerle farklı kollara ayrılmıştır. Türkçenin bu farklı kolları bugün pek çok devletin millî, edebiyat ve resmî dili olarak kullanılmaktadır. Modern Türk dili alanı dil bilim temelinde incelendiğinde altı gruba ayrılmaktadır. Bunlar; Güneybatı Türk - Oğuz Türk Lehçeleri, Güneydoğu - Uygur - Karluk Lehçeleri,

Kuzeybatı - Kıpçak Türk Lehçeleri, Kuzeydoğu - Sibirya Türk Lehçeleri, Çuvaşça, Halaççadır.