Sosyal Güvenlik Kurumu Yükümlülükleri ve Beyannameler
Sosyal Güvenlik kavramı, toplumun bütün bireylerinin hiçbir ayrım ve ayrıcalık gözetilmeksizin hem ekonomik hem de sosyal bakımdan bugünlerinin ve yarınlarının güvence altına alınmasını amaçlayan; birbirleri arasında sıkı bir birlik ve uyum kurulmuş olan bir sistemler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Sosyal güvenlik kavramı ilk olarak 1935 yılında Amerikan Sosyal Güvenlik Kanunu'nda yer almıştır. Ülkemizdeki ilk sosyal güvenlik kuruluşu, 1921 yılında kurulan Ereğli Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun ile kurulan Amele Birliği'dir. Takip eden yıllarda birçok emeklilik ve yardımlaşma sandığı kurulmuştur. 01.03.1965 tarihinde yürürlüğe geren 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile İşçi Sigortaları Kurumu, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) olarak isim değiştirerek, işçi statüsünde çalışanların sosyal güvenlik haklarını geliştirerek koruma altına almıştır. 01.01.1950 tarihinde yürürlüğe giren 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu memur statüsünde çalışanlara ait sosyal güvenlik işlemlerini tek elde toplayarak T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü (ESGM) adıyla faaliyete başlamıştır. 01.10.1972 tarihinde yürürlüğe giren Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur), tüm esnaf ve sanatkârlar, muhtarlar, ev kadınları gibi geniş bir kitleye sosyal güvenlik sağlamıştır.
SGK’ya sigorta kolları bakımından prim ödenmesi gereken veya kendi namına prim ödemesi gereken kişiler sigortalı olarak tanımlanmıştır. SGK kapsamında çalışanlar, Hizmet Akdi ile Çalışanlar (4/1-a), Bağımsız Çalışanlar (4/1-b) ve Kamu Çalışanları (4/1-c) olmak üzere üç grupta toplanmaktadırlar.
Hizmet Akdi ile Çalışanların (4/1-a) sigortalı sayılmasının üç temel şartı bulunmaktadır. Bunlar, iş ilişkisinin bir hizmet sözleşmesine bağlı olması, bir işverene bağlı olarak işyerinde çalışması ve eylemli olarak çalışmasıdır.
Bağımsız Çalışanlar (4/1-b), 4/1-a kapsamına girmeyen, kendi nam ve hesaplarına bağımsız çalışanlardır.
Kamu Çalışanları (4/1-c), 4/1-a kapsamı dışında kamu idarelerinde kadro ve pozisyonlarda sürekli, sözleşmeli veya vekil olarak atanmış çalışanlardır.
İşletmelerin, SGK’ya karşı yükümlülükleri: İş yeri bildirgesinin verilmesi, Sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmesi, İşten ayrılış bildirgesinin verilmesi, İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Bildirimi ve Aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi ve primlerin ödenmesidir.
4-1/a kapsamında, SGK’ya ödenecek olan prime esas olan kazançların hesabında:
1) Hak edilen ücretlerin,
2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,
3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı esas alınır.
12 Mayıs 2010 tarihli Resmi Gazete'de, İstirahatli Olan Sigortalıların İşyerinde Çalışmadıklarına Dair Bildirimin İşverenlerce Sosyal Güvenlik Kurumuna Gönderilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ gereğince sigortalıların sağlık kuruluşlarından almış oldukları rapor sebebiyle çalışmadığı günlerin SGK’ya bildiriminin yapılması işverenin yükümlülüğündedir. 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi (4/a) kapsamındaki sigortalıların çalışamadıkları günlere karşılık olarak, sigortalılara iş görmezlik ödenekleri SGK tarafından yapılmaktadır. SGK’nın ilgili ödeneği hesaplayabilmesi için, sigortalının çalışamadığı günlerin işveren tarafından SGK’ya bildirilmesi gerekmektedir. Böylece, sigortalının çalışamadığı günler için işverenden alamayacağı ücreti SGK tarafından karşılanmakta ve sigortalının mağduriyeti ortadan kaldırılmış olmaktadır.