Spor ve Milliyetçilik

Milliyetçilik, popülizm, yurttaşlık, vatanseverlik gibi kavramların yanında millet, milliyet, kültür ve ırk gibi olgularla beraber anılmaktadır.

Ulusal hisse dayalı davranış, düşünce ya da duygu bağlamında düşünüldüğünde çok eskilere dayanıyor olsa da milliyetçilik siyasi bir hareket olması bakımından daha yeni ve modern bir olgudur.

Milletin oluşumu belirli dönemlerle sınırlı kalmadığı ve ulus -devletin sürekli bir inşa sürecine dahil olduğu gerçeği ile milli kimlik ve milliyetçilik ideolojisinin yeniden yapılanma içinde olduğu hatırlanmalıdır.

Milliyetçilik bir ideoloji ve daha fazlası olma iddiasını barındırır, aynı zamanda ürettiği birtakım anlamların topluma empoze edilmesine aracılık eder.

Bireylerin milletle bütünleşmesini sağlayan milliyetçilik, duygusal anlamda bir bağın meydana gelmesine neden olur.

Milliyetçilik söylem ve göstergelerinin dışa vurumu ve sürekli yapılanması çeşitli öğelerle desteklenmektedir. Bu öğeler arasında spor, önemli bir yere sahiptir.

Spor, geçmişten bugüne milletleri sembolize etme gücü ile milli duyguları aşılanmakta, biz ve onlar ayrımından beslenerek, milliyetçiliği tetiklemektedir. Aynı zamanda spor, küçük bölünme, ayrışma ya da farklılaşmaları ortadan kaldırmak suretiyle ulusal bir bütünlük oluşturma gücüne sahiptir.

Modern toplumlarda her yerde bulunma özelliğine sahip olan spor, çoğu zaman ve açık bir şekilde milliyetçi boyutları içerir.

Pek çok örnek, uluslararası sporun ülkeler içinde ulusal birliği artırma konusundaki güçlü yeteneğini doğrulamaktadır.

Tüm insan topluluklarında spor, sadece eğlence, zevk ve rahatlama sağlamakla kalmaz, daha da önemlisi yaratıcılık, grup kimliği ve uyum için fırsatlar sunar. Bu da ulusal değer ve saygınlık duygularını teşvik etme de rolünü açıkça ortaya koymaktadır.

Ayrıca spor, ulusun hayali topluluğunu somutlaştırmak için kullanılırken, icat edilmiş gelenekler arasında da önemli bir işleve sahip olmaktadır.

Milliyetçi duygulara sahip kitle, kendi ulusunun üstün olduğunu düşünürken, biz kazandık ve onlar kaybetti sloganı ile grup içi ve grup dışı kimlik oluşumlarına aracılık eder.

Dolayısıyla biz, iç gruba, onlar ise dış gruba karşılık gelmektedir. Bu iki grup arasında karşılıklı bir etkileşim ve ilişki bulunmaktadır. İç grup olmadan dış grubun, bir anlamda biz olmadan onların bir önemi ve anlamı bulunmamaktadır.

İç gruplar ve dış gruplar ayrımı, rakip, öteki ve düşman ile dış tehditlere karşı koruma işlevi aracılığıyla özdeşleme olgularının karşı karşıya gelmesine neden olur.

Biz ve onların, iç grup ve dış grup tanımlamalarının rahat bir şekilde yapılmasına imkân veren uluslararası spor örnekleri, sporcuların kendi ülkeleri için yarışmasını ve başka bir ülkeden sporculara karşı oynamasını şart koşar.

Takım sporlarında bu gereklilik, bir ulusun takımının başka bir ulusun takımına karşı rekabet etmesi anlamına gelir.

Özellikle ulusal aidiyet gerektiren sporcular için temsil ettikleri ulusun vatandaşları ile zımni bir dayanışma vardır. Sporcu veya milli takım, ulusun kendisinin bir sembolü haline gelir.

Dolayısıyla milyonlardan oluşan hayali topluluk, on bir kişiden oluşan bir ekip olarak daha gerçek görünürlüğe sahip olur. Bu ilişki, sportif performanslar aracılığıyla ulusal gururu veya kimliği destekler.

Milli kimliğin yeniden üretilmesi, biz ve onlar kategorisinin inşası için en önemli spor faaliyetlerinden biri futboldur. Özellikle futbol ile milliyetçiliğin buluşması takım ruhu, dayanışma, biz ve öteki imgesinin yaratılması noktasında önem arz etmektedir.

Futbol aracılığıyla yerel (etnik veya bölgesel) ve ulusal kimlikler de aynı şekilde harekete geçirilebilir ve uluslararası düzeyde insanların milliyetçi duyguları, gazeteler ve kamuoyu arasında milliyetçi söylemler ile ön plana çıkabilir.

Futbol, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça büyük kitleleri peşinden sürüklemektedir. Diğer spor dalları ile kıyaslandığında futbol, ilgi çekici olması ve hayatın önemli bir yerine konumlanışı açısından önemlidir.

Öyle ki Türkiye’de futbola yüklenen anlam ve futbol aracılığıyla verilen mesajlar dünya futbolu ve basınında önemli yer tutmuştur. Bununla alakalı en önemli ve güncel örnek, Türkiye milli takımının 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Arnavutluk ve Fransa maçlarında asker selamıvermesinin krize dönüşmesidir.

Sonuç olarak çeşitli ülkeler üzerinden örneklendirildiği üzere modern zaman sporu ulusun önemli bir parçası haline gelmiş, tarihsel süreç içerisinde ise parçalanmış, bölünmüş ya da bütünleşmeye ihtiyacı olan toplulukları ulusal bir kimlik etrafında toplamaya muktedir olmuştur.