Spor ve Tabakalaşma

Coğrafi terminolojide bir dereceye veya ölçüye göre yeryüzünün ve gökyüzünün katmanlarını ifade etmek için kullanılan tabaka kavramı, toplumsal birlikteliklerin de bir hiyerarşiye göre oluştuğunu belirtmek üzere toplumbilim terminolojisi içinde kendine yer bulur. Ünite öncelikle geçmişten günümüze bu farklılıkların türleri olarak kölelik, kast, stand ve sınıfı ele alır. Sonrasında ise artık günümüzde tabakalaşmanın temel unsurları haline gelen gelir düzeyi, eğitim, meslek, cinsiyet, yaş ve ırk üzerinden sporla ilişkili farklılıkları ortaya koymaya çalışır.

Kölelik eşitsizliğin en aşırı ucunu oluşturur ve toplumsal hareketliliğin olmadığı bir tabakalaşma sistemidir.

Kast sistemi genel olarak bir toplumda yer alan farklı ırkların birbirine karışmasını engellemek üzere ortaya çıkmıştır. Sisteminin bilinen en yaygın örneği tarih boyunca Hindistan’ da uygulanagelen modeldir.

Almanca bir terim olarak stand, Türkçede ‘tabaka’ , ‘imtiyazlı tabaka’ veya ‘mesleki zümreler birliği ’ olarak anlamlandırılır. Bu anlamıyla stand, Roma İmparatorluğu ’nun gerileyip çökmesi sonucu MS. 476 yılında Batı Avrupa ’da ortaya çıkan ve 1453 yılına kadar devam eden yaklaşık 1000 yıllık feodal düzendeki toplumsal tabakalaşmayı ifade eder.

Sınıf, açık toplumsal tabakalaşma türü olarak bireyin sahip olduğu maddi kaynakların toplumsal birlikteliğin diğer üyelerine göre değişiklik göstermesi ile oluşur.

Tabakalaşmanın türlerine yönelik sporda da tabakalaşmanın yansımalarını görmek mümkündür. Bu unsurları gelir düzeyi, eğitim, meslek, cinsiyet, yaş ve ırk olarak sıralamak mümkündür.

Bireylerin gelir düzeyine dayalı olarak oluşan sınıfsal tabakalaşmalar, sportif faaliyetlere katılma -katılmama ya da yapılan sporun niteliğine göre farklılıklar oluşturmaktadır. Bu noktada zengin üst sınıflar için büyük ölçüde bireysel sporlar, alt gelir grubunda yer alan işçi sınıfı için ise takım sporları daha ön planda yer alır. Gelir düzeyinin yüksekliği ile sportif başarı arasında da çok güçlü bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Spor, tabaka atlatan toplumsal bir kurumdur.

Eğitim düzeyi yükseldikçe, istihdam edilme ve gelir düzeyinin genel olarak yükseldiğini söylemek mümkündür. Bu noktada eğitim düzeyi arttık ça spor faaliyetlerine katılma oranının da arttığını söylemek mümkündür. Kişinin ya da ailesinin eğitim düzeyine bağlı olarak yapılan spor faaliyeti de değişim göstermektedir. Eğitim, sağlıklı bir bedene sahip olma noktasında kişilerin yaşam tarzlarını da etkileyerek düzenli spor yapma alışkanlığı kazandırabilir.

Mesleki hiyerarşi yükseldikçe gelir düzeyi yükselmekte, bu da sportif faaliyetler için gerekli maddi kaynağın elde edilmesini sağlamaktadır. Ancak kişinin mesleği, spor yapabilmek için gerekli boş zamana imkan vermeyebilir.

Kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklar her iki cinsin karma bir şekilde değil, hem cinsleriyle mücadele ettikleri müsabakaları ve takımları ortaya çıkarır. Eurobarometer datalarına göre erkeklerin % 40’ı ve kadınların %52’sinin ‘asla’ egzersiz ya da spor yapmadığı, ‘ düzenli ’olarak spor yapanların ise erkeklerde %1 daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.

Yaş ilerlemeye başladıkça ‘asla’ spor veya egzersiz yapmayanların kademeli bir şekilde arttığı, ‘biraz düzenli ’ yaparım diyenlerin de kademeli olarak azaldığı görülmektedir. Bunun nedenlerinden birinin yaşlılıkla birlikte insan bedeninin hareket kabiliyetinin azalması gösterilebilir.

Sporcular için yaş aynı zamanda tecrübe demektir. Bu noktada tecrübeli oyuncular ‘usta ’, acemi gençler ise ‘çaylak ’ olarak anılır.

Günümüzde bilimsel olarak Gobineau ’nun bu düşüncelerinin bir geçerliliği bulunmasa da özellikle siyahi köle geçmişine sahip ülkelerde ırkçı tutumların varlığını sürdürdüğünü söylemek mümkündür. Bu tür tutumların sergilendiği alanlardan biri de spordur. Özellikle de Avrupa futbol müsabakalarında takım kadrolarında yer alan siyahi oyuncuların konsantrasyonunu ve moralini bozmak üzere taraftarların ırkçı tezahüratları öne çıkmaktadır.