Beden, Tıp, Sağlık ve Toplum
Bu ünitede beden, tıp ve sağlıkla ilgili konular toplumla ilişkili olarak ele alınmıştır. Sağlık sosyolojisinin kapsamı ve gelişimi, sağlığa ilişkin sosyoloji alanındaki teorik yaklaşımlar, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan eşitsizliklerin sebepleri, beden ile toplum, tüketim kültürü ve toplumsal cinsiyet arasındaki bağıntılar ve son olarak engellilik olgusu bu ünitenin ele aldığı temel konulardır.
Sağlık sosyolojisi sağlığın sosyal faktörlerle olan ilişkisinin anlaşılması üzerine gelişmiş bir alandır. Sağlık ve hastalığın sosyal sebepleriyle ilgilenir.
Sağlık sadece biyolojik bir durum olarak tıbbın konusu değil, aksine pek çok sosyal, kültürel, politik ve ekonomik faktörden de etkilenmektedir.
Hastalığın algılanışı ve tedavi yöntemleri toplumdan topluma farklılık gösterir. Kültürler neyin sağlıklı, neyin normal olduğuna ilişkin kabulleri bakımından da birbirlerinden ayrılırlar.
Yaklaşık son iki yüzyıldır, aklın ve bilimin dünyaya ilişkin geleneksel ve dinsel açıklamalar karşısında kazandığı zaferle biyomedikal sağlık modeli gelişmiş ve tıbba egemen olmuştur.
Bununla birlikte, biyomedikal model, günümüzde giderek daha fazla sorgulanmakta ve pek çok alternatif tıp uygulamaları yaygınlaşmaktadır.
Sağlık sosyolojisi sosyolojide bir çalışma alanı olarak 1940’ların sonlarına kadar ortaya çıkmamış ve 1960’lı yıllara kadar da önemli bir gelişme göstermemiştir.
Sosyolojideki kuramsal yaklaşımlardan işlevselcilik, sağlığı toplumsal işleyişin sürekliliği için önemli unsurlardan biri olarak görürken, çatışmacı yaklaşım, sağlık ve hastalığı kapitalizmle ilişkilendirerek açıklar. Sembolik etkileşimcilik, insanların sağlığa ve hastalığa verdikleri anlama ve kişisel etkileşimlere odaklanır. Toplumsal inşacı yaklaşım hastalıkların toplumsal değer yargılarıyla ilişkisini ortaya koyarken, feminist yaklaşım ise sağlık hizmetlerine erişimde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğunu ileri sürmektedir.
Dünya üzerinde hem ülkeler arasında, hem de aynı ülkede farklı bölgeler ve sınıflar arasında sağlığa sahip olma ve sağlık hizmetlerine erişim açısından eşitsizlikler söz konusudur. Dünya üzerinde hem ülkeler arasında, hem de aynı ülkede farklı bölgeler ve sınıflar arasında sağlığa sahip olma ve sağlık hizmetlerine erişim açısından eşitsizlikler söz konusudur. Beş tür belirleyici faktör vardır: yaş, cinsiyet gibi bireysel özellikler; işsizlik, yoksulluk, sınıfsal konum gibi sosyoekonomik belirleyiciler; yaşanılan yerleşim yerinin özellikleri ve kültürel yapısıyla ilgili çevresel faktörler; yaşam tarzıyla ilgili belirleyiciler ve ulaşım, sosyal hizmet erişim ve eğitimle ilgili belirleyiciler.
Özellikle sosyal, sınıfsal, etnik, bölgesel, cinsiyete ve yaşa dayalı eşitsizlikler, pandemi döneminde daha fazla görünürlük kazanmıştır.
Bedenlerimiz toplumsal hayatın dışında sadece biyolojik ya da fiziksel bir varlık değildir. Beden, toplumsal deneyimlerden etkilendiği ölçüde ait olunan grupların norm ve değerlerinden etkilenir. Michel Foucault bu süreçte insan bedeninin devlet tarafından disiplin altına alınması ve düzenlenmesi olgusuna biyopolita kavramıyla dikkat çekmiştir.
Engellilik, sosyolojik bir kavramdır ve sakatlığı olan kişilerin toplumsal düzende dikkate alınmamasını, genelin katıldığı toplumsal faaliyetlerden dışlanmalarını ve dolayısıyla içine düşürüldükleri dezavantajlı durumu ifade eder. Sakatlığı olan insanların yaşadıkları sorunların kendi özelliklerinden kaynaklandığını ve engelliliği norm dışı bir durum olarak olarak gören tıbbi modele karşı sosyal model ise bu kişilerin toplumsal sistem tarafından engellenmişlikleri üzerinde durur.