Kişilik

İnsanların kendine özgü bedensel ve duygusal yapıları vardır. Bu bireysel özgünlük insanları birbirlerinden ayıran temel unsurlardır. Bu farklılık dünyadaki tüm insanlar için geçerlidir. Kişiliği oluşturan temel unsurlar gruptan gruba, bölgeden bölgeye, toplumdan topluma ve ülkeden ülkeye farklılıklar gösterir. Her insan içinde yaşadığı sosyal kültüre göre bir şekil alır. Algılamaları, değerlendirmeleri, yorumları, duyguları ifade etmeleri, tutum ve davranışlar sergilemeleri içinde yaşadığı topluma göre farklı şekillenir. Başka bir ifade ile, kişilikleri ve benlikleri çevresel faktörler ve sosyalleşme süreçler tarafından biçimlenir. Kişilik yapısının sağlam ve dengeli olması insanların grup, kurum ya da toplumda sağlıklı ilişkiler kurup yaşamlarını kaliteli sürdürmelerini sağlaması gibi.

Genellikle bir kişiden söz edildiğinde insanın aklına şu özellikler gelir: Dürüstlüğü, çekingenliği, kavgacılığı, inatçılığı, sinirliliği, çalışkanlığı, ekonomikliği, sevimliliği vs.

Kişilik terimi, genellikle bireysel farklılıkları vurgulamak için kullanılmaktadır. Buna rağmen, davranış bilimcilerinin ve psikologların üzerinde anlaştıkları tek bir tanım mevcut değildir. Kişilik kavramının içine birçok nitelik dahil edilmiştir. Kişilik, bireye özgü, algı, düşünce ve davranış biçimlerini yansıtan karakteristik unsurların yansımasıdır. Kişiliği, iki boyutan ele alıp tanımlamak mümkündür. Birinci boyut birey boyutudur. Birey açısından kişilik, insanın zihinsel ve ruhsal özellikleri hakkındaki bilgisidir. İkinci boyut, başkaları boyutudur. Başkaları açısından kişilik, bireyin toplum içinde belirli özelliklere ve rollere sahip olmasıdır.

Kişiliğin oluşmasında birçok faktör etkilidir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Kalıtımsal yapı faktörleri, kültürel yapı faktörleri, aile, sosyal yapı ve sosyal sınıf faktörü, kitle iletişim araçları, yetişkinler grubu vs.

Kişiliği oluşturan üç temel kavram vardır. Bunlar karakter (karakter, çevrenin insanların davranışlarına verdiği ahlaki değerdir), mizaç (mizaç, bireyin duygusal denge durumunu ifade eden özelliklerin tümüdür) ve yetenektir (yetenek, bireyin belirli ilişkileri kavrayabilme, analiz edebilme, çözümleyebilme, sonuçlandırma gibi zihinsel özellikleri ve bazı olguları gerçekleştirebilmesi şeklindeki bedensel özelliklerinin bütünüdür) . Bu üç kavram biraraya gelerek kişiliği oluşturur.

Bilim adamları yaptıkları araştırmalar sonucunda birçok kişilik kuramları ileri sürmüşlerdir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralamak mümkündür. Psikoanalitik kuram, bu kuramda üç temel kavramdan söz edilmiştir. Bu kavramlar şunlardır: İd (insan davranışlarını yönetmede etkili olan id, kişiliğin temelini oluşturur. İçgüdüsel ve bilinçsiz olarak kabul edilen istek, arzu ve duyguları içerir. Kısaca id, insanın ilkel zihinsel yapısıdır. İd’de haz çok önemlidir).

Ego (ego, İdin başlıca engelleyicisi ve kısıtlayıcısıdır. Ego, İdin isteklerini süperego’ya uygun hâle getirmeye çalışır. Kısaca, ego, bilinçli bir arabulucudur. Ego, insanın eğitilmiş düşüncesinin bir bölümünü ifade eder. Kişinin zihinsel sağlığı ve davranışlarının tutarlılığı egonun düzenli çalışmasına bağlıdır). Süper ego (süper ego, egonun yaptığı işlerin erdemli ve taktire değer olup olmadığına da karar verir. Süper egonun temel fonksiyonu, kişiliği mükemmelleştirmektir). Allport, teorisini ortak özellikler ve kişisel eğilimler arasındaki fark üzerine kurmuştur. Ona göre, kişiliği oluşturan ortak özellikler mevcuttur. Ancak bu ortak özelliklerin dışında tamamen eşsiz ve tek olan özellikler de vardır.

Cattell’e göre, kişiliği oluşturan yüzeysel (akıllı -aptal, sevecen -soğuk, sosyal - içekapanık, dürüst -sahtekâr) ve kaynak (iyi huyluluk ve güvenirlik, kritik ve şüpheli tutumlar, olgunluk ve gerçeklik, hamlık ve kaypaklık, uysallık ve baş eğmezlik, bastırılmış ve zaptedilmiş duygular, neşeli ve enerjik) özellikler belirlemiştir.

Murray, iç organların temel ihtiyaçları olan su ve yiyeceklerle fazla ilgilenmemiştir. Daha çok psikolojik temelli ihtiyaçlarla ilgilenmiştir. Ona göre, psikolojik ihtiyaçlar, belirli koşullarda belirli şekillerde tepki vermeye hazır bulunma durumudur. Murray, 27 psikolojik kökenli ihtiyaç belirlemiştir.

Beş boyutlu kişilik kuramı, kişiliğin beş farklı temel boyuttan oluştuğunu ileri sürmüştür. Bu boyutlar şunlardır. Dışa dönük / içe dönük (nevrötik ) olma, uyumlu / uyumsuz olma, sorumluluk (özdenetim) sahibi olma / sorumsuzluk içinde olma, duygusal dengede olma / duygusal bakımından dengede olmama, gelişime açık olma / gelişime kapalı olma

Eysenck, kişiliği hiyerarşik açıdan açıklayarak teorisini geliştirmiştir. Bu teorinin temeli, kişiliği oluşturan faktörlerin sıralanmasının hiyerarşik bir düzen içinde olması esasına dayanır. Eysenck, kişiliği dört düzeyde ele almaktadır.

Adler’e göre insan davranışlarının temel itici gücü, üstünlük ve egemenlik içgüdüsü ile güç ve prestijdir. İnsan yaşamı boyunca karşılaştığı nesnelere, varlıklara ve çeşitli durumlara hükmetmeye ve onları kontrolü altında tutmaya çalışmıştır.

Jung’a göre kişilik birbiriyle etkileşim durumunda bulunan bazı sistemlerden oluşmaktadır. Bunların en önemlileri şunlardır ego (bilinç), kişisel bilinç dışı (bilinçaltı), ırksal bilinç dışı (kolektif bilinç), ırksal bilinç dışı (kolektif bilinç), persona, anima ve animus.

Eric Berne’de Freud gibi kişiliğin üç yönünün olduğunu belirtmektedir. Bu üç yön, çocuk ebeveyn ve olgun olarak ifade edilmektedir.

Karen Horney’e göre, insanların davranışlarının arkasındaki itici güç kaygı ve korkulardır. Kaygı ve korkulardan kurtulmak için insanlar şu şekilde davranırlar. Boyun eğme (sempatik -dışa dönük olma davranışı), saldırganlık (saldırgan ve öfkeli olma davranışı) ve geri çekilme (antipatik -içe dönük olma davranışı).

Erikson’a göre, kişiliğin gelişiminde çok önemli etkiye sahip 8 aşama vardır. Bu aşamalar şunlardır. Temel güvene karşılık güvensizlik, özerkliğe karşı şüphe (utanma), inisiyatif kullanmaya (girişkenliğe) karşı suçluluk duygusu, başarıya (üretmeye) karşı aşağılık (değersizlik) duygusu, kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası, yakınlık kurmaya (samimiyete) karşı soyutlama, üretkenliğe karşı durgunluk ve benlik (ego) bütünlüğüne karşı umutsuzluk ve Salih Güney'in beğenilme kişilik kuramı.