Duygu, Çekicilik, Sevgi, Ya kınlaşma, Aşk, Öfke ve Saldırganlık

Toplumsal ve iş yaşamında duygular olmadan insanlar yaşamlarını ve ilişkilerini sağlıklı ve dengeli devam ettiremezler. Çünkü insanların arkadaş, iş ve eş seçiminde duygular önemlidir. Bu nedenle insanlar kendilerini tamamen duygulardan soyutllayamazlar. Yine çevremize karşı sergilediğimiz olumlu ve olumsuz davranışlarda da duyguların rolü fazladır. Duyguların insan davranışlarını anlamada ve karşı tepkiler vermede önemli işlevleri vardır. Ayrıca duygular, insanların olgu ve olayları yorumlamada, değerlendirmede ve sonuçlar çıkarmada da etkilidir. Duygular; aynı zamanda insanların sahip oldukları tutum ve ön yargılarının da önemli oluşturucularıdır. Duygu; insanların düşünce, tutum, ön yargı ve kararlarında değişiklikler yapan fizyolojik ve bilişsel kaynakları olan yoğun hissel bir olgudur. Duygular doğuştan gelir. Fakat çevreden gelen uyarıcıların etkisiyle değişebilirler. İş ve sosyal yaşamda insanların tutum, davranış, düşünce ve bakış açılarını değiştirip yön verirler. İnsanların çevrelerindeki canlı, cansız, soyut ve somut her şeyi pozitif ya da negatif algılamalarına ve yorumlarına neden olurlar.

İnsanlar hem özel hem de iş yaşamlarında değişik duygular yaşar ve bu değişiklilikten dolayı da farklı tepkiler sergilerler. Yaşanılan duyguların organizmanın içsel dünyasında yarattığı etki bireyden bireye değişir. Bu nedenle verilecek tepkileri önceden kestirmek biraz zordur. İnsanlar duygular olmadan dengeli ve sağlıklı yaşayamaz. Sergilenen davranışlar yaşanılanın etkisindedir. Duygular, insan davranışlarını anlamada son derece önemli bir işleve sahiptir. Duygular, insanların başarısını, moralini, motivasyonunu ve olaylara bakış açısını değiştirir.

İnsanların toplumsal ve mesleki yaşamlarında başarılı olmalarında olumlu duyguların rolü çok büyüktür. Bu nedenle olumlu duyguların oluşmasına önem verilmelidir. Bunun için insanın kendi ile barışık olması ve duygularını iyi yönetmesi gerekir. Kısaca belirtmek gerekirse duyguların analiz edilip yönetilmesi insanları iş ve sosyal yaşamlarında başarılı kılar, moral ve motivasyonlarını yükseltir.

Sosyal bir varlık olan insan diğer insanlarla yakınlaşmak ister. Çünkü insan doğasında birlikte yaşama düşüncesi vardır. Birlikte yaşama insanı psikolojik açıdan rahatlatır. İnsanlar; üzüntülerini, mutluluklarını, başarılarını, kaygılarını ve olumsuzluklarını başkaları ile paylaştıkları zaman rahatlarlar. Onlardan aldıkları geri bildirimlerle geleceklerine yön verirler. Bu nedenlerle insanlar başka insanlarla yakınlık kurmak isterler.

İnsanların birbirlerini sevmede ya da sevmemede etkili olan birçok faktör mevcuttur. İnsanlar bu faktörleri dikkate alarak sevme eğilimi içine girerler ya da girmezler. Sosyal yaşamda sosyal ilişkilerin olumlu yönünü sevgi olumsuz yönünü ise öfke ve saldırganlık oluşturur. Sevgi boyutunda sıkıntı olmaz ama öfke ve saldırganlık boyutunda sıkıntılar olur. Bu sıkıntılar öfke ve saldırkanlık yönetimi ile aşılabilir. Bu durum insanlara öğretilebilir.

Sosyal yaşamda insanlar arasındaki ilişkilerin olumlu tarafını sevgi oluşturur. İnsanlara karşı olumlu davranışlar sergilediğimizde onlardan sevgi ve ilgi görürüz. Sevgi ve ilgi, gösterilen davranışlarla neticelenir. Diğer insanlara karşı sergilenen davranışlar tek yönlü değildir. Çünkü davranışlar, olumlu ve olumsuzluk gibi iki boyut arasında yer alır. Davranışların olumlu boyutunu sevgi, ilgi, hoşlanma, yakınlaşma; olumsuz boyutunu ise öfke, kızgınlık, nefret, dargınlık, kırgınlık ve saldırganlık oluşturmaktadır.