Sosyal Psikolojinin Bazı Temel Kavramları
Sosyal psikolojinin konularına başlamadan önce konuların ana temasını oluşturan kavramları anlamak ve aralarındaki ilişkileri kavramak oldukça önemlidir. Bu nedenle, sosyal psikolojide sıkça kullanılan bazı temel kavramları önceden öğrenmek oldukça yarar sağlar. Sosyal psikolojinin bazı temel kavramları mevcuttur. Bu kavramların bilinmesi hem grup içindeki dinamikleri daha anlaşılır kılar hem de insanlar birbirlerini daha iyi anlar ve sonuçta sağlıklı bir iletim için uygun bir ortam hazırlanmış olur. Sosyal psikolojide en çok kullanılan kavramlardan bazıları şunlardır:
Birey, toplumsal yaşamın en önemli ve en küçük yapı taşıdır. Bu nedenle toplumu oluşturan her insan bir bireydir.
Kişilik, bireyi diğer insanlardan ayıran özelliklerin tümüdür. Bu farklı özellikler insanları toplumsal yaşamda farklı bir konuma getirir. Kişilik yapısı insanların birbirleri ile ilişki kurmada önemli bir faktördür.
Sosyal grup, bireylerin oluşturduğu sosyal ve sistemli bir yapı bütünlüğüdür. Toplumsal yaşamda iş ve sosyal yaşama ilişkin faaliyetlerin yapılması ve devam ettirlmesinde sosyal gruplar önemli işlevlere sahiptirler. Sosyal grup; en az iki kişiden oluşan, ortak amaç, değer ve kuralların geçerli olduğu insan topluluğudur.
Toplum, bireylerin zamanla bir araya gelip ortak amaç, hedef, kültür oluşturup birlikte yaşamalarını kabullenmeleri sonucu oluşan bir yapıdır. Toplum,insanların sosyalleşmelerini tamaladığı sosyal yapıdır.
Davranış, insanlar çevrelerinden gelen uyarıcılara kayıtsız kalamazlar mutlaka bir tepki verirler. Verilen bu tepkiler davranış olarak adlandırılır. Başka bir deyişle davranış, insanların çevreden gelen uyarıcıların etkisinde kalarak verdiği tepkilerdir.
Grup dinamiği, gruptaki etkileşim sonucunda oluşan etki-tepki sürecidir. Grup dinamiği sayesinde grup içi denge sağlanır.
Davranış dinamiği, insanların bazı itici güçlerin ve uyarıcıların etkisiyle davranışları gerçekleştirme sürecidir
Statü, insanların toplumdaki konumlarıdır. Daha geniş bir tanımla statü, insanların toplumda işgal ettiikleri yer, mevki ya da makamlardır. İş ve sosyal yaşamda her insan birden fazla sosyal statüye sahiptir.
Rol, iş ve sosyal yaşamda insanların sahip oldukları statüler gereği yapmak zorunda oldukları davranışlar rol olarak tanımlanır.
Güç, insanların başkalarını etkileme kapasitesidir. Bu nedenle her insanın gücü vardır ama yönetsel gücü yoktur. İnsanların fiziksel özellikleri, malı, mülkü, evi, arabası, mevkisi, makamı vs. insanları etkilemede önemli faktörlerdir. Güç görecelidir. Bir yerde etkileme gücüne sahip olan birisi başka bir yerde başkalarını etkileyemeyebilir.
Otorite, iş yaşamında insanların emir vermesi ve bu emirlerin gereğinin yapılmasını bekleme hakkıdır. İş yaşamında yetkisi olanların otoritesi de vardır.
Yetki, iş yaşamında faaliyetlerin düzenlenmesi ve çalışanların davranışlarının kontrol edilmesi amacıyla kişilere verilen yasal güçtür. Başka bir deyişle yetki, insanların davranışlarını kontrol etmek ve kaynakların kullanımı için insanlara verilen yasal güçtür.
Algılama: örgütleme ve yorumlama sonucu nesne ya da olayları anlamlandırma sürecini ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. İnsanların uyarıcılara dikkat ederek farkına varmaları algılama sürecini oluşturmaktadır. Çünkü bütün insanlar çevrelerindeki her şeyi değerlendirip kendileri için anlamlı bir hâle getirirler. Bu durum algılama olarak adlandırılır.
İnsanlar dünyaya gelir gelmez kendilerini bir öğrenme süreci içinde bulurlar. Öğrenme, tekrarlar ve yaşantılar sonucu davranışlarda meydana gelen kalıcı değişikliklerdir. Ancak meydana gelen her değişiklik öğrenme sonucu değildir. İnsanın ayağını burkması sonucu topallayarak yürümesi gibi.
Sosyal etkilenme ya da etkileme insanların karşı karşıya gelmeleri sonucunda gerçekleşen bir süreçtir. Bu süreç sonucunda insanlar bazı şeyleri hemen kabul eder ya da etmezler.
Tutum, insanların çevrelerinde her şeye karşı sergiledikleri eğilimlerdir. Tutumlar sayesinde insanlar iş ve sosyal yaşamda yer edinirler. İlk defa bir nesne ile karşılaşınca tutum oluşmaz düşünce ve inanç oluşur. Tekrar tekrar aynı nesne ile karşılaşınca aynı davranış sergilenirse tutum oluşmuştur. İnsanların tutumları sınırlıdır. Çünkü dünyada o kadar çok canlı, cansız, soyut ve somut şey vardır ki insanların bunların hepsine karşı tutum oluşturmaları mümkün değildir.
Ön yargı, gerekli inceleme ve araştırma yapmadan canlı, cansız her şeye karşı yargıda bulunma sürecidir. İnsanlar, ailelerinin, içinde bulundukları iş gruplarının ya da toplumun etkisinde kalarak ön yargılar geliştirebilirler. Ön yargılar sonucunda insanlardan uzaklaşılır ya da insanlar ötekileştirilir.
Duygusal zekâ, iş ve sosyal yaşamda duyguların akıllıca kullanımıdır. Duyguların kontrol edilip bundan yararlanma duygusal zekânın temelini oluşturur. Duygusal zekâsı yüksek olanların iş ve özel yaşamlarında daha başarılı oldukları yapılan araştırmalarla doğrulanmıştır.
Yönetim, her örgütlenmiş insan topluluğunda mevcut olan bir süreçtir. Yönetim; kurumların, kuruluşların, işletmelerin amaç ve hedeflerine ulaşmalarını sağlayan zorunlu bir faaliyettir. Yönetim, insanları idare etme sanatıdır.
Yönetici, kâr ve riski başkalarına ait olmak şartıyla işleri istenilen biçimde yapmayı sağlayan kimsedir. Kısaca yönetici, özel ve kamu kurum ve kuruluşlarında faaliyetleri düzenleyen ve kontrol eden kimselerdir.
Lider, grup ya da toplumlar için amaç ve hedefler belirleyip insanları etkileyerek bu amaç ve hedefler doğrultusunda harekete geçiren kimsedir.