Sosyal Hizmet Mesleğinin ve Sosyal Hizmetlerin Batı’daki Tarihsel Gelişimi
Sosyal hizmet zaman içinde gelişen sosyal olaylara bir yanıt olarak doğmuş ve gelişmiştir. Bu anlamda sosyal hizmetin tarihi ile sosyal refah tarihinin iç içe olduğu görülmektedir. Yardımlaşma ve dayanışma insan ve toplum gerçekliğinin önemli bir parçasıdır. Sosyal hizmet mesleğinin özü yardımlaşma ve dayanışmadır. İş bölümü yapmak ve yardımlaşmak insanlık tarihinin ilk çağlarından beri var olan kavramlardır.
Feodal düzende sosyal hizmetleri ortaya çıkaran neden üretim konusuydu. Feodal düzen kendini devam ettirebilmek için üreticilerin (köylülerin, serflerin) asgari sosyal güvenlik olanaklarını barındırmıştır.
Sosyal hizmetlerin kurumsallaşması ve profesyonelleşmesi yolundaki gelişmelerin kırılma noktası İngiltere’de başlayan Sanayi Devrimi'dir. Fransız Devrimi, siyasal düzeni, Sanayi Devrimi ise ekonomik düzeni derin bir şekilde değiştirmiştir. Bu dönemde toplumdaki ihtiyaç sahibi insanların korunması ve kollanması görevini üstlenmesi beklenecek olan devlete "sosyal" sıfatının henüz getirilmediğinden, ihtiyaçların karşılanması ailelerin, dinî kurumların ve gönüllülük esasıyla çalışan kurumların insafına bırakılmış bir konu olarak kalmıştır.
İngiltere'den sonra Amerika'da orta ve üst sınıfa mensup kadınların gönüllülük esasına göre çalışmalar yürüttüğü “yardım evlerinde” sosyal hizmet yönteminin ilk örnekleri ile insanlara yardım edilmeye çalışılmıştır. İngiltere’de ve daha sonra Amerika’da yaygınlaşan “yardım evleri” aracılığıyla kitleselleşen yardım mesleği yine bu kurumların sistematik çalışmaya başlamaları ve kendi standartlarını oluşturmaya başlamalarıyla profesyonelleştikleri söylenebilir.
Birinci Dünya Savaşı sosyal hizmet tarihinde önemli gelişmelere neden olmuştur. Savaş sonrası psikolojik durumu psikiyatri alanında eğitilmiş sosyal hizmet uzmanlarına olan ihtiyacı ve daha sonra II. Dünya Savaşı'nın yarattığı psikolojik ve sosyal sorunlar özellikle toplum örgütlenmesi alanındaki çalışmaları artırmıştır.
Aydınlanma hareketinin, tüm dünyaya yaygınlaşan “insancıl öğretileri” çağdaş sosyal hizmet mesleği/disiplininin de doğmasına temel oluşturmuştur.
Küreselleşmenin ve neoliberal piyasa ekonomisinin hâkim paradigma hâline geldiği 1970’lerin ikinci yarısında ve özellikle 1980 sonrasında, sosyal refah alanında yaşanan kesintiler sosyal hizmetleri ve hâliyle de sosyal hizmet mesleğini etkilemiştir.
Sosyal hizmetlerdeki gelişmelere üç ülke bağlamında bakılacak olursa İngiltere'de merkezî yönetim, yerel üzerinde kesin kontrol sahibi olmuştur. Almanya'da kâr amacı gütmeyen kuruluşlar çok güçlüdür ve kamunun sosyal hizmet sistemine oldukça entegre durumdadırlar. Fransa'da ise uygulanan reformlar sonucunda sosyal hizmet sağlama gücü yerele devredilmiş ve böylece merkezden yönetimin yarattığı parçalı yapı görüntüsü ve kısmen kontrol edilemezlik önlenmeye çalışılmıştır. Bu şekilde sosyal hizmet sektörü daha kurumsallaşmış bir görünüme sahip olmuştur.
1990’lardan itibaren yapılan meslek içi tartışmalarda en fazla vurgulanan boyut, neoliberal politikalar ve küreselleşme sonrası yeniden yapılanan kamunun ve sosyal hizmetlerin, sosyal hizmet mesleğinin değer, bilgi ve becerileriyle uyumlu olup olmamasıdır. Sosyal hizmet uzmanları yaygın biçimde mesleğin 21. yüzyılda bir değişim yaşaması ve/veya yeni koşullara uyum sağlaması gerektiğini vurgulamaktadırlar.