Para Politikası Uygulamaları

Para otoriteleri olarak merkez bankaları, sürekli olarak sorumlu oldukları ekonomileri izler, değerlendirir ve daha sonra da para arzı ve faiz oranı konusunda kararlar alır. Bu ünitede merkez bankasının amacı ve bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlar üzerinde duruldu.

Bu ünitede merkez bankasının amacı ve bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlar üzerinde duruldu. Çoğu ülkede, Türkiye’de dahil, merkez bankasının nihai amacı oalrak düşük ve istikrarlı bir fiyat seviyesinden söz edilir. Yeni dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası düşük ve istikrarlı fiyat hedefi yanına finansal piyasalarda istikrar hedefini de koymuştur. Araçlardan başlayarak nihai hedefe giden süreci şu şekilde tarif edebiliriz: Merkez bankaları araçları, işlem hedefleri, ara amaçlar, nihai amaçlar ve sosyal refahın maksimizasyonu. Merkez bankaları uygulamalarının sosyal refahı maksimum kılabilmesi için bankanın sahip oldukları hedef kadar araca sahip olmaları gerekir.

Para otoritelerinin uygulamış oldukları politikalar her zaman keyfî (iradi) olmayabilir. Literatürde kurala göre mi yoksa duruma göre mi politikaların seçileceği önemlidir. Monetarist iktisatçılar kuralcı politikaları tavsiye ederken Keynesyen iktisatçılar duruma göre politikaların uygulanmasının daha optimal olacağına inanmaktadır. Bir monetarist iktisatçı olan Friedman’a göre para arzının önceden belirlenen sabit bir oranda artırılması en uygun bir politikadır. Friedman’ın bu teklifi, parasal büyüme oranındaki değişikenliği ve belirsizliği kaldırmaktadır.

Duruma göre politika uygulamasını kabul eden Keynesyen iktisatçılar göre ekonomi kendiliğinden tam istihdam düzeyine ulaşamayabilir, bunun için de uygun para ve maliye politikaları ile hasıla ve istihdamın artırılması zorunludur.

Rasyonel bekleyişler ve emek piyasası dahil bütün piyasaların devamlı dengede olduğu varsayımlarına dayanan modern ve yeni klasik okul mensuplarına göre emek ve mal piyasaları tam istihdam hasılasını sağlayacaktır. Böylece aktivist iktisat politikalarına gerek yoktur.

Taylor kuralı, 1990’lı yılların sonunda ve 2000’li yılların başında, Stanford Üniversitesi’nden John Taylor tarafından ABD’nde Fed’in fon oranını nasıl belirlediğinin bir açıklamasını yapmak amacıyla formüle edilmiştir. Bu kurala göre merkez bankası, para politikasını para piyasası faiz oranı veya federal fon oranı gibi kısa vadeli bir faiz oranına ilişkin bir hedef belirleyerek uygular. Buna göre söz konusu faiz oranı, enflasyon oranının hedef değerinden sapmasına ve bir hâsıla açığına otomatik bir şekilde cevap vermektedir.

Kuralcı politikanın seçilmesi hâlinde uygulanacak politika kuralları şu özelliklere sahip olmalıdır:

(1) Kural basit olmalıdır,

(2) kural istikrarlı olmalıdır,

(3) esnek olmalıdır,

(4) kolayca tahmin edilebilir olmalıdır

(5) kurallar para politikası aracının geçmişteki davranışını açıklayabilmelidir.

Kurala dayalı politikalarda ortaya çıkması muhtemel bir problem ise zaman tutarsızlığı sorunudur. Politika otoritesi, beklenen sosyal maliyetleri minimize edecek en iyi politikalar bileşimine karar verir ancak politikaların hedeflendiği tarihe ulaşıldığında başlagıç kararlarından farklı politikalar uygulamanın daha iyi olduğuna karar verilebilir.