Para, Enflasyon ve Enflasyonla Mücadele

Bu bölümde para, enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkiler ile enflasyonla mücadele konusu üzerinde durulmuştur. Paranın Miktar Teorisine göre para miktarındaki değişmelerle fiyatlar genel düzeyindeki değişmeler arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Para miktarında meydana gelen değişmeler aynı yönde ve oranda fiyatlar genel seviyesini etkilemektedir. Para miktarındaki değişmeler ekonominin reel kesimini etkilemez.

Keynes ve Keynes sonrası iktisatçılar ise para stokunda meydana gelen değişmelerin ekonominin hem parasal kesimini hem de reel kesimini etkilediğini iddia etmişlerdir. Enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkiler esas olarak Phillips eğrisine dayanmaktadır. Keynesyen iktisatçılar enflasyon ve işsizlik arasında bir tercih zorunluluğu (trade -off) olduğuna inanmışlardır. Ne var ki, Friedman ve Phelps, yapmış oldukları çalışmalarda işsizlik ve enflasyon arasındaki negatif ilişkinin ancak belli şartların varlığı halinde mümkün olacağını, böyle bir zorunluluğun her zaman mevcut olmayabileceğini iddia etmişlerdir.

Enflasyonun maliyetleriyle ilgili analizlerde, beklenen ve beklenmeyen enflasyon ayrımının yapılması bir gelenek olmuştur. Beklenen enflasyon, ilgili iktisadi birimlerin bekleyişlerine dâhil ettikleri ve davranışlarında dikkate aldıkları, başka bir ifade ile hazırlıklı oldukları enflasyondur. Buna karşılık, beklenmeyen enflasyon, önceden tahmin edilemeyen, halk için tam bir sürpriz olan enflasyondur. Enflasyonun maliyetleri tüketici, yatırımcı, işçi ve firmaların, meydana gelmeden önce enflasyonu tahmin edip etmediklerine bağlıdır. Burada belirtilmesi gereken ilk husus, enflasyonun, tam olarak beklenmesi durumunda bile çok önemli maliyetlere neden olacağıdır. Beklenen enflasyonun, buna ilişkin oranın iktisadi birimlerin planlarına dâhil edilmesi yoluyla etkili olduğu kabul edilir.

Enflasyonun ekonomi üzerinde önemli maliyetleri vardır. Mesela, enflasyonla birlikte fiyat sisteminin piyasaya bilgi aktarma işlevi zayıflar, tasarruflar ve vergi sistemi zarar görür. Enflasyonun maliyetleri sıralanırken beklenen ve beklenmeyen enflasyon ayırımı yapılmaktadır. Beklenen enflasyonla ilgili olarak iktisatçılar genellikle sosyal maliyetler üzerinde durmaktadırlar. Enflasyonun en önemli maliyetlerinden biri, halkın tutmuş olduğu nakit balanslardan enflasyon vergisi alınmasıdır. Enflasyon hâlinde para talebi azaldığından dolayı bireylerin bankalara para çekmek için gidip gelmeleri artar.

Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinde sürekli ve hissedilir derecedeki artışlardır. Bu anlamda fiyatlar genel düzeyindeki bir defalık artış enflasyon olarak görülmez. Fiyat düzeyinin yıllık artış oranı enflasyon oranı olarak adlandırılır. Enflasyon oranını ölçmek için en çok kullanılan endeks, tüketici tüketici fiyatları endeksidir (TÜFE). Ayrıca, toptan fiyatlardaki değişmeleri ölçen üretici fiyatları endeksi de (ÜFE) sıklıkla kullanılmaktadır. GSMH’ye dâhil olan bütün mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişmeleri ölçen zımni GSMH deflatörü de başka bir fiyat endeksidir.

Enflasyonun ekonomi üzerinde önemli maliyetleri vardır. Mesela , enflasyonla birlikte fiyat sisteminin piyasaya bilgi aktarma işlevi zayıflar, tasarruflar ve vergi sistemi zarar görür. Enflasyonun maliyetleri sıralanırken beklenen ve beklenmeyen enflasyon ayırımı yapılmaktadır. Beklenen enflasyonla ilgili olarak iktisatçılar genellikle sosyal maliyetler üzerinde durmaktadırlar. Enflasyonun en önemli maliyetlerinden biri, halkın tutmuş olduğu nakit balanslardan enflasyon vergisi alınmasıdır. Enflasyon hâlinde para talebi azaldığından dolayı bireylerin bankalara para çekmek için gidip gelmeleri artar.

Beklenmeyen enflasyonun toplum üzerinde önemli maliyetleri vardır. Belenmeyen enflasyonun bölüşüm etkileri vardır. Beklenmeyen enflasyon gelir ve serveti keyfi veya düzensiz bir şekilde yeniden dağıtır.