Koruma Tedbirleri ve Kolluk
Özellikleri: Ceza muhakemesi hukukunun amacı maddi gerçeğin araştırılarak gün yüzüne çıkarılmasıdır. Maddi gerçeğin gün yüzüne çıkarılmasında keyfi davranışlardan kaçınılması ve hukukun temel ilkelerine sadık kalınması bir zorunluluk olmasının yanı sıra, hukuk devletinin de bir gereğidir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için başvurduğumuz tedbirler bulunmaktadır. Bu tedbirlerekoruma tedbirleri denilmektedir. Koruma tedbirlerinin zorlama, araç olma ve geçici olma ile kanunilik özellikleri vardır.
Türleri: 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş olan koruma tedbirleri; “yakalama”, “gözaltı”, “tutuklama”, “adli kontrol”, “arama”, “el koyma”, “şirket yönetimi için kayyum tayini”, “telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi”, “gizli soruşturmacı görevlendirilmesi”, “teknik araçlarla izleme”dir.
Koruma tedbirleri, ceza muhakemesinin yapılmasını veya yapılan muhakemenin sonunda verilecek kararın kâğıt üzerinde kalmamasını ve muhakeme masraflarının karşılanmasını sağlamak amacıyla, kural olarak, ceza muhakemesinde karar verme yetkisine haiz olan yetkililer tarafından, gecikmede sakınca bulunan durumlarda, geçici olarak başvurulan; hükümden önce bazı temel hak ve hürriyetlere müdahaleyi gerektiren kanuni çarelerdir.
Koruma tedbirleri ceza muhakemesinde maddi gerçeğe ulaşma ve maddi gerçeğin hukuki değerlendirmesinde araç olma özelliğine haizdir. Anayasamıza göre kişi hak ve özgürlüklerine müdahale teşkil eden işlemler kanunla yapılmalıdır. Bu yüzden koruma tedbirlerinin kanunla düzenlenmiş olmaları gerekir. Kişi hak ve özgürlüklerine ağır ve derin müdahaleler içermeler dolayısıyla ceza muhakemesi bakımından kanunilik ilkesinin en önemli ve ön planda olduğu yer koruma tedbirleridir.
Koruma tedbirleri süreklilik arz etmezler. Başka bir ifade ile geçici olma özelliğine sahiptirler. Ceza muhakemesinin amaçlarının gerçekleşmesi noktasında ihtiyaç duyulduğunda başvurulmalı ve bu ihtiyaç ortadan kalktığı zaman bu tedbirler son bulmalıdır. Bazen süre kanunla öngörülür. Örneğin gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez.
Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre on iki saatten fazla olamaz.
Koruma tedbirlerine başvurulduğu esnada henüz ceza muhakemesinin akışı devam ettiğinden işlemin gerçekten haklı nedene dayanıp dayanmadığı kesin bir şekilde bilinemez ancak kişi hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından en azından koruma tedbirlerinin arka planındaki ihtiyacın görünüşte haklı bir nedene dayanması gerekir. Koruma tedbirleri orantılı olmalıdır. Orantılılık “failin eyleminin ağırlığı ile başvurulacak eylemin ağırlığı arasında bulunması istenen denge” şeklinde tanımlamaktadır. Yani orantılılık, temel hak ve özgürlüklerimüdahaleye uğrayan kişinin tedbire ölçülü olarak tabi tutulmasını ve ulaşılmak istenen amacın oranlı olması anlamına gelmektedir.
Kolluğun Görev ve Yetkileri: Koruma tedbirlerinin yerine getirilmesi bakımından savcı yardımcısı olan kolluğun önemli bir rolü vardır. Burada esas olan adli kolluktur. Adli kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür (CMK 161). Cumhuriyet savcısı, adli kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
İlgili mercilerin koruma tedbirlerine ilişkin olarak verdiği kararların uygulanabilmesi için, kolluğun asli yükümlü ve görevli olduğu kanun ve yönetmelik hükümlerinden açık bir şekilde anlaşılmaktadır.