Bürokrasi
Kavramsal Çerçevede Bürokrasi
Bürokrasi; hiyerarşinin, sabit kuralların, kişilik dışı ilişkilerin, tarafsız süreçlere sıkı sıkıya bağlılığın ve görevin gerektirdiği uzmanlığın karakterize ettiği bir örgütlenme biçimidir. Kavramsal açıdan irdelendiğinde, bürokrasinin çağrıştırdığı temalar; rasyonalite, örgütsel verimsizlik, memurlar tarafından yönetim, kamu yönetimi ve örgüttür.
Kuramsal Çerçevede Bürokrasi
Bugüne kadar bürokrasi ile ilgili çok sayıda teori geliştirilmiştir. Bu bağlamda; Weber, Marx, Mill, Wilson, Mises ve Merton’un düşünceleri ön plandadır. Weber, bürokrasiyi yasal -rasyonel otoritenin kurumsal formu olarak tanımlamıştır. Ona göre bürokrasinin meşruiyetinin iki dayanağı vardır. Biri yasallık, diğeri rasyonelliktir. Marx'a göre bürokrasi bir sömürü düzeni olan kapitalizmin ve burjuvanın çıkarlarına hizmet etmekte, statükonun koruyuculuğunu üstlenmekte ve egemen sınıfın baskısını sürdürme enstrümanı olmaktadır. Bürokrasiyi temsili demokrasiden farklı, ayrı bir yönetim biçimi olarak ele almış olan Mill’in bürokrasinin faydası ve gerekliliği konusunda kafası karışıktır. Wilson’a göre ise bürokrasi, günlük geçici politikalara bağlı kalmayan profesyonel bir kadro demektir ve son derece teknik, profesyonel bir çalışma şeklidir. Diğer yandan, liberal bir iktisatçı olan Von Mises, bürokrasiye evrensel düzeyde karşı olunması gerektiğini dile getirmiştir. Son olarak Merton, bürokratların kendi özel çıkarlarını, bir bütün olarak örgütün çıkarlarına tercih ettiklerini fark etmiştir.
Tarihsel Çerçevede Bürokrasi
Bürokrasi kelimesinin geçmişi Antik Yunan’a kadar uzanır. Tüm antik bürokrasiler arasında moderne en benzeyeni, hiç şüphesiz Çin bürokrasisidir. Yine de genel kabul, bürokrasinin modern döneme özgü bir olgu olduğu ve doğuşunun, modern sanayi toplumlarının ortaya çıkışıyla ilişkili olduğu yönündedir. Modern bürokrasiler, devletin büyümesi ve devlet fonksiyonlarının artmasıyla bağlantılı olarak modern dönemde, özellikle de Sanayi Devrimi’nden sonra ortaya çıkmıştır.
Bürokrasiye Alternatif Modeller
Etzioni’nin razı olma/uyma teorisi, Hage’nin mekanik -organik örgütleri ve Mintzberg’in strateji -yapı tipi bürokrasiye alternatif modeller arasında yer almaktadır. Klasik örgüt yapısına yenilikçi bir yaklaşım geliştirmiş olan Amitai Etzioni, örgütleri iş görenlerin davranışlarını yönetmede kullandıkları güç ve yetkinin türüne ve katılımcıların örgüte olan sadakatlerine göre sınıflandırmıştır. Hage’e göre ise örgütler, sekiz değişkene sahiptir. Bunlar; güçlük veya uzmanlık, merkez îlik veya otorite hiyerarşisi, resmileştirme veya standartlaşma, tabaka veya statü sistemi, uyarlanabilme veya esneklik, üretim, verim veya değer ve iş doyumu biçiminde sıralanır. Son olarak Mintzberg’in Strateji -Yapı Tipi Modeli ise örgütsel strateji ve yapı arasındaki ilişkiyle alakalıdır. Bu modele göre örgütün stratejisi onun yapısına etki eder.
Bürokrasinin Genel Özellikleri
Bürokrasinin birinci özelliği, sahip olduğu otoriteyi öncelikle meşruluktan alıyor olmasıdır. İkinci özellik, iş bölümüdür. Her görevli kendisine verilen iş ve görev bölümü ile ilgili konularda uzmanlaşır. Bürokrasinin en tanımlayıcı özelliklerinden biri, bir iç hiyerarşik yapıya sahip olmasıdır. Öte yandan, bürokrasinin belirli, düzenli veya sürekli aralıklarla ortaya çıkan durum, konu ve problemlerle baş etmesini sağlayan bir hafızası ve prosedürler seti vardır. Son olarak; bürokrasi tipik olarak her zaman tam zamanlı çalışan bir bürokratlar ordusunu gerektirir.
Bürokrasinin Avantajları ve Dezavantajları
Bürokrasiye ilişkin kullanılan “rasyonellik” ve “etkinlik”le ilgili avantajlar söz konusu olduğu gibi, “verimsizlik” ve “formalite” ile ilişkilendirilen dezavantajlar da mevcuttur.