Eyyubi ve Memluklerde Mimari
Büyük Selçuklu Devleti’nin 1157 senesinde Sultan Sencer’in ölümüyle sona ermesinden sonra, onların egemen oldukları topraklarda atabeylikler ortaya çıkmıştır. Günümüzde Türkmenistan sınırları içerisinde bulunan Urgenç merkezli Hârizmşahlar, bugünkü İran’ın muhtelif şehirlerini içine alan Salgurlular, Suriye ve Kuzey Irak havalisinde hüküm süren Zengiler, Büyük Selçuklu sonrası gelişen ve mimari ile kültürel açıdan önemli eserler ortaya koymuş atabeyliklerdir. Bununla birlikte Büyük Selçuklu sonrası, onun sanat ve kültürünü geliştirerek devam ettiren Türk İslam devletleri de önemli bir yer tutmaktadır. Bunlardan ikisi Eyyubiler ve Memluklerdir.
Eyyubiler, Mısır, Suriye, Hicaz, Yemen ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni içine alan coğrafyada hüküm sürmüşlerdir. Fatımiler dolayısıyla kısmen Kuzey Afrika etkileri taşıyan Eyyubi mimarlığı, çoğunlukla Büyük Selçuklu sonrası atabeyliklerinden Zengilerin tesirinde kalmış ve kendisinden sonra Mısır ve Suriye’de gelişen Türk -İslam mimarisini de etkilemiştir. İslam dünyasında çeşitli bölgelerde egemen olan altı koldan birisi olan Mısır’da 1171 –1250 yılları arasında, İslam sanatları açısından büyük önem taşıyan mimari eserler meydana getirmişlerdir. Genel olarak Eyyubi sanatı, İslam sanatının önemli gelişmeler kat ettiği ve yeni yapı tiplerinin ortaya çıktığı bir dönemde muhteşem bir merhale olmuştur, özellikle Mısır’da sanatsal geleneklerin temelini oluşturmuştur. Eyyubiler zamanında Mısır’da inşa edilen eserlerde, Zengiler vasıtasıyla Büyük Selçukluların mimari anlayışı devam ettirilmiştir. Bu sebeple Mısır’daki İslam sanatı için Eyyubiler dönemi tam anlamıyla bir yeniden doğuşu temsil eder, daha sonra bölgeye hâkim olan Memlükler zamanındaki imar ve sanat faaliyetleriyle birlikte Mısır’daki Eyyubi öncesi Fatımi ve Tolunoğulları hariç diğer Arap soylu devletlerin sanat anlayışlarından farklı, tamamen Türk sanat geleneklerinin takipçisi bir sanatın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Aynı zamanda Fatımilerin Şii mezhebine karşılık Şafii ve Hanefi mezhepleri başta olmak üzere dört Sünni mezhebe uygun İslam inancı da bu devirde Mısır’da güçlenmiştir, bu durum çok sayıda medresenin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Şam Adiliye Medresesi, Halep Firdevs Medresesi, Hasankeyf Camiu’r -Rızk, Kahire İmam Şafi, Mansur İsmail ve Abbasi Halifeleri Türbeleri ile Kamiliye ve Salihiye Medresesleri, Anti Lübnan dağlarındaki el -Aruz Kervansarayı yansısıra Kahire, Şam, Halep ve Bosra gibi şehirlerdeki kale ve surlar bu dönemin akılda kalan eserleri arasındadır.
Eyyubilerin son hükümdarının ölümü üzerine önce karısı Şecereddür tahta geçmiş, daha sonra Memlük adı verilen Türk komutanlardan İzzeddin Aybek ile evlenince yönetimi kendisine devrederek Mısır’da Memlük Devleti’ni tesis etmiştir.
Bahri (Türk) Memlükleri (1250 -1382) ve Burci (Çerkez) Memlükleri (1382 - 1517) olmak üzere birbirini takip eden iki dönem halinde hüküm süren Memlüklerin mimarisinde hem eski Türk mimarlığının gelenekleri ile yeni anlayışların etkisinden söz etmek mümkündür. Renkli taş geçmeler, yüksek kasnaklı kubbeler ve dört eyvanlı avlulu plan şemaları Eyyubi, at nalı kemerler ile çifte pencereler Kuzey Afrika ve Endülüs etkilidir. Halep Altınboğa Camii, Kahire Baybars Camii ile Melik Müeyyed Camii devrin önde gelen anıtsal yapılarındandır. Ağırlıklı olarak renkli taş ve mermer malzemenin kullanıldığı eserler külliyeler halinde düzenlenmiştir. Kalavun ve Kayıtbay Külliyeleri bu anlamda zikretmeye değer. Memlükler medrese mimarisinde de önemli eserler bırakmışlardır. Kahire Kalavun, Sultan Hasan ve Kayıtbay Medreseleri ile Şam Emir Çakmak Medresesi bu türün dikkat çekici örnekleridir. Sultan Kalavun Türbesi Mısır’daki en önemli Memlük mezar yapısıdır. Baştak Sarayı ve Berkuk Hankahı da Memlüklerden günümüze ulaşan farklı yapı örnekleridir. Bunlardan başka Anadolu’nun güneydoğu bölgesinde de Memlükler devrine ait çeşitli tipte eserler bulunduğu bilinmektedir.