İslam Hukukunun Tarihsel Süreçleri
Fıkıh tarihi, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) risalet görevini almasıyla birlikte başlar. Başlangıçtan bugüne kadar geçirdiği aşamalarda, bazen kişiler ve nesiller, bazen da siyasi, sosyal ve kültürel şartların etkisi sebebiyle fıkıh tarihi çeşitli dönemlere ayrılmıştır.
Resulullah (s.a.v.) zamanında bugünkü şekliyle fıkhın varlığından söz edilemez. Fıkıh tarihi kitaplarında yer alan bilgilere göre, ilk dönemlerde diğer İslami disiplinlerde olduğu gibi fıkıh ilmi de terminolojik anlamda mevcut değildi. Bu dönem fıkhın doğuş dönemidir. Hâliyle fıkıh teorik değil, pratik olarak vardı. Müslümanlar herhangi bir durumla karşılaştıklarında doğrudan Resulullah'a (s.a.v.) sorup öğreniyorlardı.
Zorluğun kaldırılması, mükellefiyetlerin azlığı, hükümlerde tedricilik, neshin vukuu, fıkhın gerçek olaylar üzerinden oluşması Peygamber dönemi fıkhın belirgin özellikleridir.
Fıkhın kuruluş evresi, Hz. Ebubekir'in (r.a.) halife olarak devletin başına geçmesiyle başlayıp dört raşit halifenin hilafetlerinin sona erdiği zamana kadar olan dönemden oluşur.
Dört halife devrinde, Kur’ân -ı Kerim bir mushafta cemedilmiş, hadisler tedvin edilmiş, bazı meseleler üzerinde icma oluşmuş, ihtilaf asgari düzeyde kalmış, rey ile içtihat yapmada serbestlik olmuş, şuraya önem verilmiştir.
Hulefâ -i Râşidîn Dönemi Fıkhının Özellikleri:
- Kur’an -ı Kerîm bir mushafta cemedilmiştir.
- Hadisler tedvin edilmemiştir.
- Sahabenin üzerinde icma ettiği hükümler oluşmuştur.
- Farazi meseleler üzerinde durulmamıştır.
Hz. Ali’nin vefatıyla başlayan tabiin döneminde , fıkhi ihtilaflar artmış, hadis rivayeti yaygınlaşmış, uydurma hadisler zuhur etmiş ve rey ehli ve hadis ehli diye iki ekol ortaya çıkmıştır. Bu dönemde fıkıh, sahabenin metodu üzere devam etmiştir.
- Fıkıh alanın genişlemesi ve fıkhi meselelerde ihtilafın artması
- Hadis rivayetinin yaygınlaşması
- Mevzu Hadislerin Ortaya Çıkması
- Re’y ve Hadis Ekollerinin Doğması
Mezheplerin oluşum dönemi, Abbasîlerin iktidara gelişinden hicri IV. asrın ikinci yarısına kadar geçen yaklaşık 250 yıllık süreyi kapsar. Bu devirde fıkıh büyük bir gelişme göstermiş ve olgunluk çağına ulaşmıştır. Bu nedenle fıkıh tarihi açsından bu dönem “olgunluk ve kemâl dönemi” olarak da nitelendirilir. Mevalinin fıkha katkıları çoktur.
- Fıkıh çok dinamik bir süreç yaşamıştır.
- Mezhepler oluşmuştur. Her mezhep usulünü belirlemiş ve bu ilkelere bağlı olarak hüküm elde etmişlerdir.
- Devletler fıkhı mezheplerden birini devletin hukuku olarak kabul etmişlerdir.
- Hadis, fıkıh ve fıkıh usulü tedvin edilmiştir.
- Farazi fıkıh ortaya çıkmıştır.
- Bir meselede birçok farklı görüş ve fetva ortaya çıkmıştır.
Mezheplerin teşekkülünden sonra Müslümanların muayyen bir mezhebe bağlanması ve halkta taklit, müçtehitlerde tahric ruhunun hâkim karakteri oluşturmasıyla bir durgunluk yani taklit dönemi başlamıştır.
Avrupa uyanışından sonraki dönemde gözlemlenen hukuki yetersizlik, İslam hukukunun yapısından değil, bu alanda faaliyet gösteren âlimlerin taklit ve tahric ruhunu terk edememeleri, hür düşünceye sahip çıkamamalarından kaynaklanmıştır.
Bugün eleştirilse de İslam hukuku alanında kayda değer çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaya da devam etmektedir. XX. yüzyılda ve devamında İslam hukuk sisteminin dinamik bir yapıya sahip olduğu her zaman ve zeminde sorunların üstesinden gelecek kabiliyette olduğu batı dünyasınca da kabul edilen bir hakikattir.