Genç Yetişkinlik Döneminin Sosyal Ve Çevresel Yönleri

Genç yetişkinlik, kabaca insan hayatının 20’li yaşlarına tekabül eden bir gelişimsel dönem olarak ifade edilebilir. Aynı zamanda, genç bir bireyin yetişkinliğe geçiş sürecini yansıttığını ifade etmek yanlış olmayacaktır. İnsan yaşamının diğer gelişim dönemlerine benzer şekilde genç yetişkinlik döneminde de sosyal ve çevresel ilişkiler sürdürülmektedir. İnsanın biyolojik bir varlık olarak, sosyal bir kurum olan aile ve sosyal çevre içine doğması ve gelişimini bu unsurlar ile etkileşim içinde gerçekleştirmesi yaşam döngüsünün bir parçasıdır.

Genç yetişkinlik dönemi, bireylerin sosyal ilişkilerinin güçlendiği, ergenlikte içe dönük ve kendini tanımaya odaklanan bireyin, artık sosyal bir kimlik edinmeye yöneldiği bir gelişim aşamasıdır. Bu aşamada karşılaşılan yaşam olayları bireylerin imkanları ve karşılarına çıkan fırsatlar doğrultusunda şekillenmektedir.

Yaşam olayı, bir bireyin yaşam biçimini değiştirmesini gerektiren bireyin hayatında herhangi bir gerçekleşen veya faz olabilir. Evlilik, boşanma veya işe başlama gibi bazı yaşam olayları çoğu yetişkin tarafından yaşanır.

Genç yetişkinlik döneminin önemli olaylarından biri evlilik olmakla birlikte bazı bireyler bekâr yaşamayı ve zamanlarının çoğunu biriyle beraber geçirmemeyi tercih ederler. Öte yandan bazı bireyler evlenmek için uygun bir kişi/partner bulamayabilir. Bir partneri olsa dahi, partnerinin evlilik yapmak istemiyor olması da bir bireyin bekâr olma sebebi olabilir.

Evlilik, iki kişinin birbirine karşı sorumlulukları ve hukuki alt yapısı olan, toplumsal açıdan da onaylanan bir ilişki şekli olarak ifade edilebilir. Bütün zamanlarda ve toplumlarda, evlilik birlikteliği ile oluşan aile, çocukların ve ebeveynlerin hayatlarını sürdürdükleri bir toplumsal kurumdur. Toplumsal alanda ailenin birlikteliği evlilik birliği üzerinden onaylanmaktadır. Evlilik birliği, bireylerin yaşamsal risk ve endişelerden korunmak ve cinselliğin verdiği hazzı yaşamak gibi işlevlere sahiptir (Zastrow ve Kirst Ashman, 2013).

Ebeveynlik, bir çocuk sahibi olmak ile başlayan ancak öncesinde çocuk sahibi olma fikri ve beklentisi ile şekillenen bir süreç olarak ifade edilebilir. Ebeveynliğe geçiş, evlilik içinde sahip olunan eş olma statüsünün anne ya da baba olmaya; çift olmaktan da aile olmaya evrilmesini ifade etmektedir (Vural Batık ve Kalkan, 2018).

Anne - baba olmanın eşlere getirdiği başlıca rol ve görev çocuğun biyopsikososyal gelişiminin sağlanmasıdır. Bu amaçla çocuğun olumlu davranışlar (yemek yeme, tuvalet vb.) ve sosyal özellikler kazanmasına yardımcı olunur.

Yapılan araştırmalara göre her üç ila iki evlilikten biri boşanma ile sonuçlanmaktadır. Boşanmaların büyük oranda evliliklerin ilk beş yılında gerçekleştiği görülmektedir. Boşanma ile biten evliliklerde çiftler, sevme - sevilme ilişkisinde başarısız oldukları, yalnızlık, çevreden gelen stigma (damgalanma), sosyal çevreden kendilerine yönelen olumsuz tutum ve davranışlar ile karşılaşmakta ve boşanma kararının doğruluğu üzerine bir sorgulama içine girerler. Boşanma bazı kişilerde olumsuz karşılanırken bazıları boşanmayı olumlu bir yaşam olayı olarak algılayabilir (Birch, 1997; Zastrow ve Kirst Ashman, 2013).

Maccoby ve Martin tarafından geliştirilen bir model, çocuk gelişimi açısından farklı sonuçlara sahip; talep/kontrol seviyesi ile kabul/reddetme seviyesi açısından farklılaşan dört ebeveynlik tarzı belirlemiştir (Earle, 2013):

  • Otoriter ebeveynlik
  • Müsamahakâr/aşırı hoşgörülü ebeveynlik
  • İhmalkâr ebeveynlik
  • Hükmedici/buyurucu ebeveynlik

Genç yetişkinlik, insan hayatının değişim hızının arttığı ve buna bağlı stres ve kaygının yüksek olduğu bir yaşam dönemi olarak bazı duygusal ve davranışsal sorunları da beraberinde getirebilir. Ancak bilinmelidir ki bu sorunlar sadece genç yetişkinliğe özgü değildir. Yaşamın herhangi bir döneminde bu sorunlar ile karşılaşılabilir.

  • Bağımlılık
  • Şizofreni
  • Anksiyete
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEBH)
  • Depresif bozukluk
  • Obsesif -kompulsif bozukluk
  • Beslenme ve yeme bozuklukları
  • Panik bozukluğu