Sosyal Etki ve Tutum

Sosyal etki, bireyin inanç, tutum, duygu ve davranışlarında başka birey/bireyler tarafından değişiklik meydana getirilmesi olarak tanımlanabilir. Ancak sosyal etki içerisinde ikna edici iletişimi ve bu iletişimin sonucunda tutum değişikliği ve uymayı da barındırmaktadır. Bireylerin çevrelerinden nasıl etkilendiği ve bu etki sonucunda tutum değişikliği ve uymanın nasıl gerçekleştiğini ortaya koymak amacıyla sosyal psikologlar ve bilim insanları sosyal etki araştırmaları meydana getirmektedirler.

İnsanların duygu, düşünce, tutum ve davranışlarında değişim meydana getirme gücüne sahip olan sosyal etki insanların birbirleri ile iletişim ve etkileşim içinde olmasını içermektedir. İnsanlar üzerinde güçlü bir etkiye sahip olan sosyal etki bilgilendirici ve normatif olmak üzere iki türdür.

Bireyin çevresi ile girdiği etkileşim sonucunda meydana gelen sosyal etki farklı süreçler sonucunda farklı biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Bunlar; uyma (itaat, içselleştirme ve özdeşleşme) ve ikna olarak sıralanabilir.

Ortamsal, kişisel ve kültürel faktörler bireylerin sosyal etki sonucunda uyma davranışını göstermesinde etkili olan faktörler olarak sıralanabilir. Sosyal etki ve uyma davranışını etkileyen ortamsal faktörler; grup büyüklüğü, grubun (karar birliği) söz birliği, mevki ve saygınlık, yüz yüze (aynı ortamda) olma, kişiliğin kaybolması (kimlik belirsizliği), gruba bağlılık, azınlığın etkisi ve bilgi ve norm etkisidir. Kişisel faktörler; benlik, birey olma ve cinsiyettir. Kültürel faktörler; bireylerin hayatlarında, tutum ve davranışlarının gelişmesinde doğdukları ve büyüdükleri kültür de etkili olmaktadır. Bireyci toplumlarda yetişen bireylerde uyma davranışı gösterme eğilimi az olmakta, kolektif (toplulukçu) özelliklere sahip olan toplumda yetişen bireylerin uyma davranışı gösterme eğilimi yüksek olmaktadır.

Bireylerin davranışlarında meydana gelen değişimlerin sosyal etki ortadan kalktığında bile devam etmesi için tutumlarında da değişikliğinin meydana gelmesi gerekmektedir. Tutum, bireyin herhangi bir olay, durum ve nesne karşısında olumlu ya da olumsuz davranış gösterme eğilimidir. Bireyin tutumlarının şekillenmesinde, çevresinde etkileşim içinde olduğu diğer bireyler ya da karşılaştığı olaylar etkili olmaktadır. Bireyin karşılaştığı olay ya da nesneler hakkındaki tutumu ilk deneyimde oluşabileceği gibi birçok deneyim dizi sonucunda da oluşabilmektedir. Bireyde tutumların oluşmasında bilişsel, duygusal ve davranışsal unsurlar etkili olmaktadır.

Tutumlar, bireyin yaşantısı boyunca edindiği tecrübelere bağlı olarak bilişsel ve duygusal süreçler sonucunda davranışa dönüşmektedir. Yaşantısı boyunca birey sürekli olarak çevresi ile etkileşim içerisinde olduğu için her yeni gün/saat yeni bilgiler ve tecrübeler edinir. Bu durum bireylerin tutumlarında değişimler meydana getirecek yeni bilgi ve deneyimlerin oluşmasına ve içinde bulundukları çevre ile uyum sağlamasına sebep olur.

Bireylerin tutumlarının değişiminde etkili olan olay, durum ve etkenleri belirlemek amaçlı birçok çalışma gerçekleştirilmiş ve çeşitli tutum değişim kuramları ortaya konmuştur. Başlıca tutum değişim kuramları; Öğrenme kuramları, İşlevsel kuramlar, Bilişsel tutarsızlık kuramları, Algısal yaklaşımlar ve İkna edici iletişimdir.

Bireylerin tutum ve değerlerinin belirlenmesi, çevresel etmenlerin incelenmesi ve uyum problemlerinin tespit edilmesi ve tutumların boyutlarını, duygusal niteliklerini, yoğunluğunu, gücünü ve davranışa dönüşme olasılığını ortaya koymayı amaçlayan birçok tutum ölçeği geliştirilmiştir. Sıklıkla kullanılan tutum ölçekleri;

  • Bogardus Toplumsal Mesafe Ölçeği
  • Thurstone Eşit Görünen Aralıklar Ölçeği
  • Likert Toplamalı Sıralama Ölçeği
  • Guttman Scalogram Birikimli Ölçeği
  • Osgood Duygusal Anlam/Anlamsal Fark Ölçeği'dir.

Toplumun bir olay, durum ya da nesneye yönelik tutumu ölçülmekten toplumdaki bireylerin diğer toplum bireylerine ilişkin tutumlarına kadar birçok farklı tutum araştırması yapılabilir. Bu araştırmalarda kullanılacak olan tutum ölçekleri hazırlanırken;

Tutum cümlelerinin kısa ve anlaşılır olmasına,

Her cümlenin tek bir fikri ifade etmesine,

İfadelerin ölçülmek istenen tutuma yönelik olmasına,

erkesin katılacağı ya da hiç kimsenin katılmayacağı yargılar içeren cümlelerin kullanılmamasına,

İncelenen sorunun tüm boyutlarını kapsayacak şekilde cümleler yazılmasına,

Tutum ifadelerinin karışık sıralama ile verilmesine,

Tutum ölçeğine son şekli verilmeden önce pilot bir gruba ön uygulama ve analiz yapılmasına,

Pilot gruba yapılan ön uygulama ve analizler doğrultusunda tutum ölçeği formuna son şekli verildikten sonra asıl gruba uygulanmasına dikkat edilmelidir.