Zekâ

Zekâ, psikoloji sözlüğünde “en genel anlamıyla soyut düşünme, kavrama, problem çözme, bildiklerini yeni durumlara uygulama, akıl yürütme, bellek, geçmiş deneyimlerden kazanılan bilgileri kullanma, vb. de dahil olmak üzere zihinsel yetilerin toplamı” olarak ifade edilmiştir. Bir diğeri, zekânın dünyayı anlama, mantıklı düşünme ve zorluklar karşısında kaynakları etkili kullanabilme kapasitesi olduğu ifade edilir. Zekâyı tanımlamak veya açıklamak hangi bakış açısına göre ele alındığına göre değişmektedir.

Francis Galton ve Zekânın İlk Ölçüm Çabaları

Galton, zekânın duyumlar ve bunlara verilen tepkilerin ölçülmesiyle belirlenebileceğini düşünmekteydi. Bu nedenle dokunma, tat ve koku gibi duyumları ve bunların farklı derecelerini ayırt edebilmeyi ölçen düzenekler oluşturdu. Galton’un bu çalışmalarının zekâyı ölçmede geçerli olmadığı sonradan anlaşılsa da onun ortaya koyduğu zekânın bilimsel yollarla ölçülebileceği fikri yerini korudu.

James McKeen Cattell

Cattell, İngiliz bilim adamı Francis Galton’un zekâ konusundaki fikirlerini Amerika’ya taşıdı. O, “Zihinsel test” kavramını kullanan ilk kişi olmuştur. Cattell, üniversitede öğrencilere uyguladığı testlerden topladığı veriler ile onların akademik başarıları arasındaki ilişkileri (korelasyon) inceledi. Ancak bu ilişki çok düşük çıkmıştı. Böylece zihinsel yeteneklerin ölçülmesinde psikofiziksel testlerin geçerli olmadığı anlaşıldı.

Alfred Binet ve İlk Zekâ Testi

Binet, diğer araştırmacılardan farklı olarak karar verme, akıl yürütme, hafıza gibi karmaşık zihinsel fonksiyonların değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yapmıştır. Theodor Simon ile tüm yetenek seviyelerini değerlendiren bir test oluşturdular. Böylece ilk Binet -Simon testi yılında yayınlandı. Binet -Simon testinde çocukların verdikleri doğru cevaplar, aynı yaş grubunun verdiği doğru cevapların ortalamasıyla karşılaştırılıyordu. “Zekâ yaşı” olarak ifade edilen bu durumda eğer bir çocuğun verdiği doğru cevap sayısı kendi yaş grubuna denk ise normal kabul ediliyordu.

Lewis Terman, testi İngilizceye çevirmiş ve Stanford Üniversitesinde testi daha da geliştirmiştir. Geliştirilen teste Stanford -Binet testi adı verilmiştir.

Charles Spearman ve İki Faktör Kuramı

Spearman, zekâ alanında faktör analizini kullanan ilk araştırmacıdır. Spearman, bireylerin zeka ölçümlerinde testlerdeki performanslarının bir korelasyon içinde olduğunu fark etmiştir. Bu ilişkiden hareket eden Spearman, her türlü zihinsel gücün temelinde bir yatan bir zihinsel enerji olduğunu iddia etmiş ve bu özelliğe genel zekâ, kısaca “g” faktörü adını vermiştir. Ayrıca testteki her alan bu genel alanın dışında belirli becerilerle bağlantısı vardı. Spearman buna da “s” faktörü (özel yetenek) adını verdi.

Spearman daha sonra bazı özel yeteneklerin kendi aralarında yüksek korelasyon gösterdiklerini tespit etmiş ve bu ilişkili alanları “grup faktör” kavramıyla açıklamıştır. Spearman’a göre grup faktör kavramı, özel yetenek alanlarında ortak rol alan zihinsel yetileri ifade etmekteydi.

Edward L. Thorndike’ın Çok Faktörlü Zekâ Kuramı

Thorndike, göre zekâ birbirinden bağımsız pek çok farklı faktörden oluşmaktadır. Ancak her etkinlik için farklı zekâ türleri tanımlamak pratikte pek işlevsel olmayacaktır. Bu nedenle farklı zekâ alanlarını gruplandırarak incelemiştir. Böylece Thorndike, yetenekleri soyut zekâ, mekanik (pratik) zekâ ve sosyal zekâ olmak üzere üç faktör altında toplamıştır. Thorndike’a göre, zekanın düzey, genişlik ve hız olmak üzere üç yönü vardır. Bunlardan yalnızca birini bilmekle zekâ hakkında bilgi edinilemez.

Louis L. Thurstone ve Grup Faktör Kuramı

Grup faktör yaklaşımını başlatan Thurstone olmuştur. Thurstone, kendi yaptığı faktör analizi çalışmalarında, ortak bir “genel yeteneğin” olmadığı yedi farklı ama birbiriyle ilişkili zekâ faktörü ortaya koymuştur. Bunlar; sayısal, sözel, uzaysal, sözel akıcılık, akıl yürütme, anlamsız belleme, algısal zeka boyutlarıdır.

Joy Guilford ve Zekânın Yapısı Kuramı

Çoklu zekâ anlayışını benimseyen Guilford’a göre zekâ faktörlerinden her biri belirli bir içeriği, belirli bir işlemden geçirdikten sonra belirli bir ürün hâline getiren zihin gücüdür. Guilford’a göre 4 çeşit içerik, 5 farklı işlem ve 6 çeşit ürün bulunmaktadır. Bahsi geçen her bir işlem, içerik ve ürün birbiri ile etkileşim hâlinde olduğundan 4x5x6=120 ayrı zihin faktörü bulunduğunu iddia etmiştir. Guilford, ortaya attığı 120 faktörden sadece 50 kadarına ölçek geliştirebilmiştir. Kuramını ispat için kullandığı analizlerin de geçerli olmadığı anlaşılınca kuram pek taraftar bulamamıştır.

Robert J. Sternberg ve Üçlü Zekâ Kuramı (Başarılı Zekâ Kuramı)

Sternberg, zekânın insan doğasının tamamını kapsayan bir yapı olduğunu belirtmiştir. İnsanın doğasında sadece akademik ve soyut beceriler yoktur. Bunun yanında yaratıcı kapasitesi ve öğrendiklerini hayatına uygulama kapasitesi de yer alır. Sternberg, başarılı zekayı belirli bir sosyokültürel bağlamda başarıya ulaşmak için analitik, yaratıcı ve pratik yeteneklerin dengelenmesi olarak tanımlar. Sternberg'in teorisi, yalnızca başarıya ulaşmada rol oynayan geniş yetenek türlerini değil, aynı zamanda bu yetenekleri uygulamak için gereken bilişsel süreçleri ve başarıya ulaşılabilecek problem çözme stratejilerini de vurgular.

Howard E. Gardner ve Çoklu Zekâ Kuramı

Gardner, tekli zekâ modellerini eleştirmiş ve kendisi sekiz zeka alanından bahsetmiştir. “Varoluşsal zekâ”nın kuramına eklenmesine sıcak bakmıştır. Gardner’in kuramında ele alınan 9 zekâ alanı şunlardır; mantıksal/matematiksel zekâ, sözel/dilsel zekâ, müziksel/ritmik zekâ, görsel/uzamsal zekâ, bedensel/kinestetik zekâ, içsel zekâ, doğa zekâsı, varoluşsal zekâ.

Son yıllarda duygusal zekâ kavramı önem kazanmaya başlamıştır. Daniel Goleman’ın ortaya koyduğu bu zekâ alanı, kendinin ve başkalarının duygularının farkında olabilme ve duyguları doğru bir biçimde ifade edebilme olarak tanımlanır.