Engellilik Tarihi ve Engelliliğe İlişkin Modeller
Engellilik Tartışmalarının Tarihçesi
Engel durumunu taşıyan birey bir sosyal varlıktır ve onun sosyal ağ içinde karşılaştığı ya da karşılaşabileceği sorunlar göz ardı edilemez.
Engel durumunun tıp odağının dışına çıkarılarak bir sosyal mesele olarak "engellenme"/"sosyal engellenme" odağında tartışılması ve bu bağlamda sosyal bilimcilerin ve özellikle sosyologların ilgisini çekmesi Batıda özellikle 1960’lı yılların Türkiye’de ise 1990’lı yılların sonlarına rastlar. Bu yöndeki gelişimlerin öncü ülkesinin İngiltere olduğu kabul edilir.
Engellilik üzerine tartışmalar uzun yıllardan bu yana devam etmektedir.
Bu tartışmaların tıbbi ve sosyal odaklı şekillenmeleri Batıda daha önceleri söz konusu olmuştur. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası artan engelli nüfus üzerine dikkat çekilmiş, niceliksel olarak artan engelli nüfusa ilişikin rehabilite etme ve iyileştirme odaklı tıbbi bakış açısıyla çeşitli çalışmalar yapılmıştır.
Engellilik Modelleri
Modeller olarak karşımıza çıkan tıbbi (medikal) bakış açısına hakim ‘geleneksel-bireyci-tıbbi model’ ile alternatifi olarak vücut bulan ve sosyolojik bakış açısının hakim olduğu ‘Sosyal’ Model'dir.
Geleneksel-bireyci-tıbbi Model
Bir müddet toplumda 'normal'olana benzetilmeye çalışılan ve bu amaçla rehabilte edilen ya da iyileştirlen ya da bu çabanın içinde olunması engellilik konusana tıbbi baknın bir göstergesidir.
Tıbbi bakış açısıyla gelişen ve engelliliği bireye odaklanarak açıklayan bu geleneksel yaklaşımı geleneksel-bireyci-tıbbi model olarak adlandırmak mümkündür. Geleneksel-bireyci-tıbbi modele gelen tepkiler çerçevesinde engelliliğin sosyal modeli şekillenmeye başlamıştır.
Sosyal model
Tıbbi bakış açısıyla şekillenen engellilik tartışmalarına karşı alternatif bir görüş zamanla yükselmiştir. Bu alternatif görüş insanı sadece bir nesne gibi ele alan ve sadece toplumda 'normal'kabul edilene hizmet etmeye çalışmanın sıkıntılarını dile getirirken engeli olan bireyin engeline değil engellileştirlmesine yani sosyal engellenmesine önem verilmesi gerektiğini benimsemiştir. Bu odakla şekillenen sosyal model, engeli olan bireyi yaşadığı sosyo-kültürel yapının içinde bir sosyal varlık olarak kabul etmiş ve engeli olan bireylerin yaşadıkları zorluklar ve sorunlarda sorumluluğu onların engel durumuna değil topluma yani sosyal organizasyona ve tutum ve tanımlamalara yüklemiştir.
Engelliliğin sosyal modeli, engelli bireylerin sosyal organizasyonlar tarafından nasıl engellendiğini göstermeye çalışır.
Bu model sosyo-politik, sosyal inşacı ve sosyal etiketleme yaklaşımları ile geniş bir yelpazede engelliliğin sosyal yönünü tartışır.
Belirtilmelidir ki tıbbi ve sosyal model “engellilik nedir?”, “engelliliğin sorumlusu kim?”, “çözümden kim sorumlu?” gibi soruları yanıtlamaya çabalarken kendi odağında şekillenmişlerdir. Her model şüphesiz kendi kabulleri üzerinden sorulara farklı yanıtlar vermiştir. Bu nedenle engelli bireyin gereksinimleri her modelde farklı olarak sıralanmaktadır.
Günümüzde engeli olan bireyle ilgili tıbbi gerçeklikler ve tıbbi öneriler dikkate alınarak onun yaşadığı toplumda sosyal bir varlık olduğu görüşünden hareketle engelliliğe toplumun ve dolayısıyla tüm insanların sorumluluğu üzerindenbakılması gerektiği benimsenmeye başlanmıştır.
Buna göre her iki modelin birbirini destekleyici olarak engellilik konusuna yaklaşması gerektiği odağında gelişen sosyo-tıbbi model engeli olan bireyi tıp odağından çıkararak sosyal odağa yerleştirşirken bireyin tıbbi gerçekliğini de göz ardı etmemektedir.