Engellilerin Yaşadığı Sorunlar

Engellilik, insanın var olmasıyla başlayan zaman içerisinde toplumdan topluma anlamında ve ele alınış şeklinde değişiklik gösteren bir kavramdır. Engellilik kimi zaman dini yönden, kimi zaman tıbbi yönden kimi zaman sosyal yönden ele alınmıştır.

Engellilik çok boyutlu ele alınan bir kavramdır. Engellilik kavramı tarihsel sürecin kendine has özelliklerinden dolayı der dönemde farklı şekillerde tanımlanmıştır. Anlamları farklı olmasına rağmen “sakat, özürlü vb.” ifadelerin engelli kavramının yerine kullanıldığı görülmektedir. Literatürde engelli kavramı özürlü, sakat, malul, kısıtlı, noksan gibi kelimelerle ifade edilmektedir. Her toplum tarafından farklı anlaşılabilen bu ifadeler engellilik kavramıyla ilgili evrensel bir anlayışın olmadığını göstermektedir. Türkçe literatüre bakıldığında “sakat” ve “özürlü” ifadelerinin aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda (BM) kabul edilen Sakat Bireylerin Hakları Bildirgesi'nde engellilik şu şekilde tanımlanmıştır: “Normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamaması.’’

Engellilik kavramı ile ilgili bazı yaklaşımlar; Ahlaki, medikal ve sosyal olmak üzere üç modelin öne çıktığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) engelliliği noksanlık, özürlülük ve maluliyet olmak üzere üç kategoride ele almıştır DSÖ, engellilik kavramını hastalık sonuçlarıyla ilişkilendiren ve sağlık yönüne ağırlık veren bir sınıflama yapmaktadır. Yapısal-işlevselci, çatışmacı, sembolik etkileşimci, sosyal inşacı, feminist, postmodern ise diğer yaklaşım türüdür.

Engellilere Ait Bazı Sayısal Veriler; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), tarafından bildirilen raporda dünya nüfusunun yaklaşık %15'inin engelli olduğu ve bunun yalnızca %5'inin doğuştan ortaya çıkan engellilerden oluştuğu belirtilmiştir. Türkiye’de yaşayan engelli nüfusa yönelik ilk betimsel veri 2000 yılı genel nüfus sayımı ile elde edilmiştir. Türkiye Ulusal Engelli Veri Taban’ına göre engelli birey sayısı 1.559.222. olduğu, Bunların %27’sinin 0- 21 yaş, %36’sının 22-49 yaş, %37’sinin ise 50-64 yaş aralığında olduğu belirtilmektedir. Ülkemizdeki engelli bireylerin %60’ının ilkokuldan sonra eğitim öğretim hayatına devam etmediği, yoksulluk düzeyinde yaşayan engellilerin oranının ise %77,1 olduğu belirtilmektedir

Uluslararası Haklar Bildirgesi ile ilgili aşağıdaki temel metinlerde engelli haklarına yer verilmiştir:

  • 1971 Zihinsel Engellilerin Hakları Bildirgesi
  • 1975 Özürlü Kişilerin Hakları Bildirgesi
  • 1982 Özürlü Kişilere İlişkin Dünya Eylem Programı
  • 1983-1992 Uluslararası Özürlüler On Yılı
  • 1993 Birleşmiş Milletler Engelli Kişiler için Fırsatların Eşitlenmesine İlişkin Standart Kurallar
  • 1993 Viyana İnsan Hakları Beyannamesi

2006 BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme (UN CRPD). Engellilik kavramına yönelik farkındalığın oluşmasıyla birlikte birçok uluslararası insan hakları belgesinde engelli bireyler hakkında hükümler yer almaya başlanmıştır. Bu belgeler, engellilere yönelik hakların geliştirmesi ve koruması için önemli bir potansiyel sunsa da bu potansiyelden tam olarak istifade edilememiştir. 2006 yılı BM Engelli Hakları Sözleşmesi bu nedenden dolayı oluşturulmuştur.