Kültürlerarası Yönetim
Kültürel farklılıkları anlamak, uluslararası iş yapan firmaların başarısı için kritik öneme sahiptir. Bir toplumun kültürü, bir şirketin o toplumdaki iş ilişkilerinde izlemesi gereken politik, ekonomik, sosyal ve etik kuralları etkiler.
Bir toplumun kültürü; o toplumun değerlerini, inançlarını, davranışlarını, geleneklerini ve tutumlarını yansıtır. Kültür, toplumun bir üyesinden diğerine aktarılan öğrenilmiş davranıştır. Kültürün unsurları birbiriyle ilişkilidir ve birbirini güçlendirir. Bu unsurlar, dış güçler toplumu etkilediği için değişiyor. Kültür sadece toplumun üyeleri tarafından paylaşılmaz, aynı zamanda topluma üyeliğini de tanımlar.
Bir toplumun kültürü çok sayıda unsurdan oluşur. Sosyal yapı, kültürün bireyin toplumdaki rolüne ilişkin inançlarını ve bu toplumdaki hareketliliğin önemini yansıtır. Dil, bir başka önemli kültürel unsurdur çünkü toplumun üyeleri birbirleriyle iletişim kurmasına izin verir. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 84'ü bazı dini aidiyetlere sahip olduğunu iddia ediyor. Din, kişinin davranışına yönelik çalışma, yatırım, tüketim ve sorumluluk konusundaki tutumları etkiler. Din, bir ülkenin yasalarının şekillendirilmesini de etkileyebilir.
Bir toplumun kültürü, zamana, yaşa, statüye ve eğitime karşı olanlar da dâhil olmak üzere değerlerini ve bir tılsımlarını yansıtır ve şekillendirir. Bunlar, işe alım uygulamalarında, iş devirlerinde ve tazminat programlarının tasarlanması gibi çeşitli şekillerde iş operasyonlarını etkilemektedir.
Araştırmacılar ülkeleri ortak kültürel özelliklere göre gruplandırdılar. Hall ve Hall, bağlamın bir kültür içindeki önemine odaklanan düşük-bağlam-yüksekbağlam sınıflandırma şemasını geliştirdi. Bir dereceye kadar, kültürel kümelenmelerin varlığı uluslararası iş yapmanın zorluklarını azaltmaktadır. Araştırmacılar, birçok ülkenin iş rolleri, iş tatmini ve hayatın diğer işle ilgili yönleri ile ilgili benzer tutumları paylaştıklarını keşfettiler. Genellikle kültürel bir kümelenme içindeki ülkeler ortak bir dili paylaşırlar.
Geert Hofstede'nin araştırması, insanların farklılık gösterebileceği beş temel kültürel boyutu belirlemiştir: sosyal yönelim, iktidar yönelimi, belirsizlik oryantasyonu, hedef oryantasyonu ve zaman yönelimi. Bu farklılıklar, iş davranışlarını çeşitli şekillerde etkilemekte ve çoğu kez kültürler arası anlaşmazlıklara yol açmaktadır.
Farklılıkların anlaşmazlıkları doğurduğu bilinen bir gerektir. Bu anlaşmazlık farklı sebeplerden ortaya çıkabilir. Bu anlaşmazlığın bir olası sebebi, birinin işe alınmasının, terfi ettirilmesinin veya kovulmasının kaynağının diğer bir çalışan tarafından o kişinin farklılığına bağlamasıdır. Örgüt içi anlaşmazlığın bir başka sebebi de farklı kültürler arası ortaya çıkabilecek olan yanlış anlaşılma, yanlış yorumlama veya eksik iletişimdir. Anlaşmazlık çok kültürlülüğün sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Anlaşmazlık, korkunun, güvensizliğin ya da bireysel önyargıların sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Örgüt içindeki hâkim grubun üyeleri, işletmeye yeni alınan bir kişinin başka bir gruptan alınmasını kendi pozisyonları hakkında bir tehdit olarak görebilirler.
Bir organizasyon farklılık ve çok kültürlülüğü önemsiyorsa bu durumda önemli bazı görevler tanımlaması ve ifa etmesi gerekir. Organizasyonlar, bu çerçevede kişiler için neyin yapılacak ve neyin yapılamayacak davranış olduğunu belirleyecek ilkeler geliştirmelidirler. Farklılık ve çok kültürlülük eğitimi, çeşitliliği yönetmek adına doğrudan etkili olan bir yöntemdir. Çeşitliliği ve çok kültürlülüğü yönetmekteki başlangıç noktalarından biri işletmelerin, geliştirdikleri nasıl uyum sağlayacağı ve uyumun çalışanlar üzerinde doğrudan ya da dolaylı olarak nasıl etki oluşturacağını belirlemesidir.