Çocuk Yoksulluğu

Çocuk yoksulluğu, günümüz kamu politikalarında önemi artan bir konu haline gelmiştir.

Dünya genelinde 600 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşamaktadır.

Çocuklar başkalarına bağımlı bir yaşam döneminde oldukları için çocukların yoksulluğu, ailelerinin yoksulluğuna bağlıdır. Zira çocuklar yetişkin olana kadar ailelerinin koşullarını değiştiremezler.

Çocuk yoksulluğu önlendiği takdirde çocukların temel haklara ve daha iyi yaşam koşullarına ulaşması sağlanacağı gibi, yetişkinlik döneminde yoksullukla karşılaşma riski de azaltılacaktır.

Çocuk Yoksulluğu Kavramı Çocuk Yoksulluğunun Görünümleri

Yoksulluk ölçütü olarak uluslararası literatürde günlük 1 dolar sınırı kullanılmaktadır.

Bu sınıra göre belirlenen yoksulluğa “ gelir yoksulluğu ” denilmektedir. Su, beslenme için gerekli en az kalori ile çocukların okula başlayamaması gibi temel ihtiyaçların karşılanamaması “temel gereksinim yoksulluğu ” olarak ifade edilmektedir. Bütün gelirlerin besin için harcandığı ve buna karşın yeterli besin sağlanamadığı durum ise “ağır yoksulluk” olarak tanımlanmaktadır.

Genel olarak yoksulluk kavramından bağımsız düşünülmemelidir. Günlük 1 doların altında geliri olan , temel ihtiyaçları karşılanamayan, bütün gelirlerini besin için harcayan; ancak yeterli besin alamayan çocukları için kullanılan bir kavramdır.

Bir çocuğun birlikte yaşadığı ailesinin kişi başına harcanabilir geliri belirlenen yoksulluk sınırının altında ise o çocuk yoksul olarak kabul edilmektedir.

UNICEF, çocuk yoksulluğunun göstergesi olarak,

bebek ve çocuk ölüm oranlarını,

beş yaş altındaki düşük ağırlıklı veya kısa boylu çocuk oranını,

temiz içme suyuna ulaşan nüfus oranını,

yeterli temizlik ve sağlık bakımını, tam aşılı çocuk oranını

ilköğretime başlayan çocuk oranını kabul etmektedir

Çocuk Yoksulluğunun Görünümleri

Çocuk yoksulluğu görünümleri çocuk işçiliği, sokakta yaşayan ve/veya çalıştırılan çocuklar, suça sürüklenen çocuklar, korunmaya muhtaç çocuklar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çocuk Hakları Sözleşmesi

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocuk yoksulluğu ile doğrudan ilgili iki madde bulunmaktadır. Madde 27 ve Madde 4. Çocuk Hakları Sözleşmesi çocuk refahı alanında çocuklarının yaşama şartlarının geliştirilmesi, standartların uygulanması için önemli bir fırsattır .

Türkiye'de Çocuk Yoksulluğu

Türkiye 16 yaş altındaki nüfusun yoksullukla karşılaşma riski %30,2 ile OECD ülkeleri arasındaki kötü konumu ile toplumsal olarak büyük bir sorun yaşamaktadır. Kentlerde %50 azalma görülürken kırsalda aynı başarı sağlanamamıştır.

Yoksulluğun Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkileri temelde eğitim ve sağlık alanında yıkıcı olarak görülmektedir.Bunu gıda, sanitasyon, barınma, gelir, güvenli içme suyuna erişme ve bilgi faktörleri izler.

Yoksulluğun biyolojik etkileri kadar psikososyal ve davranışsal etkileri de önemlidir.

Çocuk Yoksulluğunu Önlemeye/Azaltmaya Yönelik Politikalar

Çocuk yoksulluğu sorunu salt gelir meselelerine indirgenemeyecek kadar karmaşık bir konudur.

Koruyucu -önleyici yaklaşım, çocuk yoksulluğu sorununa yönelik köktenci düzenlemeleri işaret eder.

Türkiye’de yoksullukla mücadele politikalarında, dolaylı ve doğrudan mücadele yaklaşımları mevcuttur. Dolaylı mücadele yaklaşımı “hızlı büyüme” yoluyla yoksul kesimin gelirlerini ve hayat standartlarını arttırmayı ön plana çıkarmaktadır. Doğrudan mücadele yaklaşımında, yoksulluk sorununun dolaysız çözümüne yönelik politikaların ve programların uygulanması söz konusudur. Bu yaklaşımda kamu; vergi, sosyal güvenlik, sosyal yardım, sağlık ve eğitim politikaları gibi temel araçlarla gelirin ikincil dağılımına etkin bir biçimde müdahil olmaktadır.

Yoksullukla mücadele kapsamında bireyi çevresi içinde değerlendiren sosyal hizmet mesleğinin temel amaçlarından biri, tüm toplum için refah ve adaleti sağlamaktır.

Yoksul aileler birçok sorunu aynı anda yaşadıkları için sosyal hizmet müdahalelerinin zamanında ve bütüncül bir yaklaşımla planlanması şarttır.

Bu noktada savunmasız bir grup olarak çocukları politika öncelikleri ve kalkınma hedefleri içinde odağa almak, hem çocukların refahını artırmaya hem de toplum kalkınmasını sağlamaya yatırım olarak görülmelidir.