Yoksulluk ve Akıl Sağlığı

Akıl Sağlığı, bireyin sahip oldu ğu yetenekleri kullanabilmesini, yaşamın olağan stresleriyle başedebilmesini, üretken ve verimli çalışabilmesini, yaşadığı topluma katkı sağlayabilmesini içeren bir iyi olma hâlidir. Akıl sağlığı bozuldukça kişinin duygu, düşünce ve davranışlarında değişik derecelerde tutarsızlık, aşırılık, uygunsuzluk ve yetersizlik ortaya çıkar.

Akıl sağlığını genetik yapı, mizaç, cinsiyet, beslenme, fiziksel hastalık ve sakatlıklar, travmalar gibi biyolojik, bağlanma tarzı, çocuk yetiştirme tutumları, çocukluk çağı yaşantıları, karakter özellikleri gibi ruhsal ve fiziksel koşullar, ekonomik durum, kültürel ortam, doğal afetler, toplumsal travmalar gibi sosyal faktörler yakından etkiler. Sosyoekonomik etkenler, doğum öncesinden başlayarak ölüme kadar hem biyolojik hem de ruhsal süreçler üzerinde çeşitli yollarla etkili olurlar.

Yoksulluk , akıl hastalıklarının başlaması, şiddetlenmesi veya süresinin uzaması açısından önemli risk etkenlerinden birisidir. Yoksulluk temel yaşam kaynaklarına erişimi ve bireyin dayanma gücünü azaltır ve uzun süreli stres yükü oluşturarak içe kapanmaya, öz saygı yitimine, depresyona, anksiyeteye ve davranı şbozuklukları gibi sorunlara yol açabilir.

Yoksullukla akıl sağlığı arasında karşılıklı ve döngüsel bir ilişki vardır. Yoksulluk olumsuz yaşam koşullarına neden olarak akıl hastalıklarına yol açarken, akıl hastalıkları da bireyin gelirini azaltarak sosyal pozisyonunu olumsuz etkilemektedir. Bu ilişkiyi açıklamak üzere geliştirilen kuramlar arasında işlevselcilik, sosyal nedensellik, sosyal tepki -etiketleme, eleştirel, sosyal yapısalcılık, ekososyal kuramlar yer almaktadır. Yoksulluk ve akıl sağlığı arasındaki ilişkiyi neden -sonuç ilişkisi bağlamında açıklamak üzere sosyal kayma ve sosyal nedensellik hipotezleri ileri sürülmektedir.

Yoksulluğun Yaşa ve Cinsiyete Özgü Yansımaları

Sağlığın en önemli sosyal belirleyicisi olarak yoksulluk, yaşamın tüm dönemlerinde etkisini göstermektedir. Genel olarak kadınlar, çocuklar, ergen ve yaşlılarda yoksulluğun etkisi daha erken ve belirgin ortaya çıkmaktadır. Yaşamın erken dönemlerinde etkisini daha çok yetersiz beslenme ve bakım, olumsuz yetiştirme koşulları ve tutumları, erken travmalar yoluyla gelişim üzerinden, genç yetişkinlikte daha çok aile içi şiddet yoluyla, orta yaşta üretkenliğe ilişkin sorunlarla, yaşlılıkta sosyal destek eksikliği ve sosyal yalıtım yoluyla göstermektedir. Yoksulluk bu kişilerde sosyo -psikolojik uyumsuzluk, sosyal beceri eksikli ği, saldırgan olma ya da boyun eğici davranma, umutsuzluk, içe kapanma, öz saygı yitimi gibi psikososyal sorunları daha kolay oluşturarak psikiyatrik hastalıkların daha fazla tetiklenmesine ve sürmesine neden olmaktadır.

Yoksullukla İlişkili Akıl Hastalıkları

Ruhsal bozukluklar tüm cinsiyet, yaş ve kökenden kişilerde görülür. Ancak yoksul, evsiz, işsiz, düşük eğitimli kişiler arasında risk daha yüksektir. Yoksulluk, diğer olumsuz koşullarla biraraya geldiğinde, birikici bir etkiyle akıl sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre anksiyete, depresyon, zekâ geriliği, travma sonrası stres bozukluğu, madde bağımlılığı ve bedenselleştirme bozuklukları yoksullarda daha fazla görülmektedir.

Sosyal Sonuçlar

Bireyin sahip olduğu genetik yapı, zekâ ve doğuştan getirdiği özellikler doğal sermayesini, kazandığı beceriler ve eğitimi bireysel insani sermayesini, gelir kaynakları ekonomik sermayesini, yaşamını kolaylaştırıcı ve konfor sağlayıcı olanakları yerleşik sermayesini, içinde yaşadığı toplumun sosyal dayanışmayı gerçekleştirmek üzere sağladığı sosyal destek, sosyal güven, sosyal ağlar da sosyal sermayesini oluşturur.

Sosyal Sermaye , sosyal destek ve sosyal güven gibi koruyucu etmenler üzerinden ve sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırarak psikiyatrik hastalıkların sıklığını azaltır. Sosyal sermaye düzeyinin düşük olduğu yerlerde psikiyatrik bozuklukların daha sık görüldüğü ileri sürülmektedir.

Sosyal Dışlanma: Yoksulluk ve akıl hastalığı, kişinin sosyal etkinliklere katılımını kısıtlayarak sosyal dışlanmaya neden olan iki olumsuz sosyal durumdur. Sosyal destek ve sosyal sermayenin zayıf olduğu durumlarda sosyal dışlanmanın olumsuz etkileri baskın çıkarak bireyin ekonomik, kültürel ve sosyal alanlardan yararlanmasına engel olur. Kişinin yaşamın çeşitli olanaklarından yoksunluğu da stres yükünü arttırarak ruh hastalığının seyrini olumsuz etkiler.

Suça Yönelim: Bazı sosyoekonomik koşullar “toksik çevre ” oluşturarak çocuğun ve gencin ruhsal gelişimini olumsuz etkilemekte, ergeni madde bağımlılığına ve suça yönelik davranışlara itebilmektedir. Madde kullanımı, kişinin toplum içerisindeki işlevselliğini bozarak suç davranışını sürdürmesini sağlamaktadır.

Dayanıklılık, Ruhsal Sağlamlık: Zor koşullar, bazı koruyucu faktörlerin katkısıyla kişinin başa çıkma becerilerinin daha fazla gelişmesine yol açarak kişinin daha güçlü ve dayanıklı olmasını da sağlayabilmektedir. Bu nedenle ruhsal sağlamlığın geliştirilmesine yönelik çalışmalar koruyucu ruh sağlığı hizmetleri açısından giderek önem kazanmaktadır.