Orta Çağ Kenti ve Sanayi Kenti

Güçlü imparatorluklar döneminin sona ermesine paralel olarak Avrupa’da kentsel yaşamın sürdürülebilirliği azalmış ve kent medeniyeti gerileyerek MS 500’lerde son bulmuştur.

Avrupa’da kentsel medeniyetin çöktüğü dönemde, Doğu medeniyetleri ve kentleri öne çıkmıştır.

7. yüzyıldan itibaren yeni doğan İslam medeniyetinin temsilcisi olanAraplar, yollar yaptı ve kentler kurdular.

Selçuklular, Orta Asya’dan gelen Türklerin Anadolu’da toplanıp, örgütlenmelerini ve bu topraklara ilk olarak yerleşmelerini sağladılar.

Osmanlı kentleri ise daha çok eski medeniyet bölgelerine, verimli bölgelere ve Batı’ya yayılmanın ürünü olarak kurulmuştur.

Osmanlı’da ulaşım ve ticaret güvenliğini sağlayan, yerleşim sürecinden sorumlu “Derbent” örgütlenmesi vardı.

Avrupa’da kentsel yaşam 11. yüzyıldan itibaren tekrar canlanmaya başladı ve özerklik beratı alan kentlerin sayısı giderek arttı.

Diğer bölgelerle ve kentlerle ilişkilerini devam ettiren, özellikle İtalyan kentleri gelişmiştir.

Özerklik beratı alan bazı Orta Çağ kentleri, kent yaşamının ve zamanla burjuva sınıfının temellini oluşturacak tüccar sınıfına ev sahipliği yaparak kapitalizmin doğuşuna ortam sağlamışlardır.

Orta Çağ'da bilim ve teknolojideki gelişmeler, nüfus hareketliliği ve kentlerin büyüklüğündeki artışlar çok sınırlı kalmıştır.

16. yüzyıldan itibaren kentler, yeni ortaya çıkmaya başlayan merkeziyetçi modern devletlerin otoritesine tabi olmuşlardır.

Sanayi kentinin doğuşu için, üretimde görülmedik ölçülerde artış sağlayan Sanayi Devrimi’nin yaşanması, feodal düzenin çözülmesi ve II. Kentleşme Devrimi'nin gerçekleşmesi gerekmiştir.

Sanayi Devrimi ile ticaret, kapitalizm ve burjuva sınıfı kentlerde gelişmiş ve zamanla kentleri de dönüştürmüştür.

Sanayi kenti, sanayi ve ticaret merkezi olarak öne çıkarken idari ve dinî yönleri zayıflamıştır.

Kentler tarih boyunca yönetim, din, kültür, zanaat, ticaret, teknoloji merkezleri olmuştur.