Kentsel Yoksulluk

Günümüzde kentsel yoksulluk; ekonomik, politik ve sosyolojik nitelikleriyle büyük bir değişim geçirmektedir.

Ekonomik yoksulluk, gelir eksikliği ya da yetersizliklerine bağlı olarak ele alınmaktadır. Bireyin ya da hanenin asgari yaşam düzeyini sürdürmek için gereken mal ve hizmetlerden ya da gelirden mahrum olmayı ifade etmektedir.

Politik olarak yoksulluk, yurttaşların üyesi oldukları politik toplumun formel dayanışma ağlarından ve/veya hak ve olanaklardan uzaklaşması, güvencesiz hale gelmesi demektir.

Sosyolojik olarak ise, bir sosyal bir kategori ve bir kimlik olarak ele alınmakta, çalış(a)mamak ve tüketememekten dolayı bireylerin toplumsal dayanışma ağlarından dışlanmasını anlatmaktadır.

Bir başka ifadeyle maddi kaynakların yetersizliğinden çok, bu kaynakların toplumdaki dağılımında yaşanan yapısal eşitsizlikleri içermektedir.

Yoksulluk, insanların kendi kendine yetememe hali ve insanca hayatlarını sürdürme olanaklarının olmaması ya da gerekli kaynak, olanak ve haklardan yoksun olmalarıdır.

Kentlerde, kapitalizm, modernleşme, küreselleşme ve buna dayalı sınıfsal ve mekânsal eşitsizlikler, kentsel yoksulluğu farklılaştırmıştır.

Kentler, aşırı kalabalık yaşamın, göçün, çöküntü alanlarının, işsizliğin ve toplumsal dayanışma ağlarının yetersiz kaldığı, eşitsizliklerin derinleştiği, suç ve şiddetin yoğun yaşandığı mekânsal alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kentsel yoksulluk da artık, üretim ve toplumsal sınıf ilişkilerinin dışında, tüketim ve tüketmemekle ilgili bir sorun haline gelmiştir.

Kentlerin, küreselleşme süreçlerinin de etkisiyle belirli bölgelerde yoğunlaşması, ayrışması, gettolaşması ve hatta kutuplaşması mekansal yoksulluğu derinleştirmiştir.

Kentlerin göreli dengesizliği, düzensizliği ve bozulmuş işlevselliği, aynı zamanda eşitsizlik, etnik, ırksal ya da toplumsal sınıf ve cinsiyet temelli ayrımcılıklarla beraber yaşanmasına yol açmıştır.

Kent yoksulluğunun öne çıkan göstergeleri ise, parasal ve enformel ekonomiye bağlı olma, iş güvencesizliği, temel hizmetlere erişememe, hastalıklara açık olma, yetersiz barınma, çevresel tehlikeler ve sosyal dışlanmadır.