Yerel Yönetimler ve Demokrasi
Günümüzde, devletin yapısında ve görevlerinde önemli değişiklikler yaşanmaktadır. Bu değişikliklerle devlet, güvenlik ve adalet hizmetlerinin yanında sosyo-ekonomik, kültürel, eğitim ve sağlık alanlarında da önemli görevler yüklenmiştir. Devlet özellikle son yıllarda bu hizmetleri topluma, yerel yönetimlerle birlikte sunma ve kendine ait bazı hizmetlerin etkinlik ve verimliliği artırmak amacıyla yerel yönetimlere devretmeye başlamıştır. Bu bağlamda yerel yönetimlerin yeniden yapılanması ile ilgili birçok çalışma ve araştırma gündeme gelmiştir. Bu çalışmaların bir kısmında güçlü ve demokratik yerel yönetim uygulamaları hedeflenmiş ve bu doğrultuda yerel demokrasiyi geliştirici reform önerileri gündeme gelmiştir.
Yerel Demokrasinin İlkeleri
Yerel yönetimlerin demokrasi adına bazı işlevlerini yapıp yapamadıklarını belirleyebilmek için ise bazı “yerel demokrasi” ilkelerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Bunlar kabul gördükleri bir şekilde, “Demokratik Davranış İlkesi”, “Etkinlik Ve Verimlilik İlkesi”, “Sosyal Adalet İlkesi”, Açıklık (Şeffaflık) İlkesi, “Tarafsızlık İlkesi” olarak sayılabilmektedir. Bu ilkelere zaman zaman “Açıklık İlkesi” de eklenebilir.
Sivil Toplum Kuruluşları ve Tanımları
Toplum içinde farklı çıkarların gönüllü organizasyonlar içinde temsil edilmesinin demokrasiyi geliştireceği, sosyal birlik ve bütünlüğün sağlanmasına yardımcı olacağı beklenmektedir. Toplumlar, özelliklerine göre, formel ya da enformel yapılar içinde vatandaşların gönüllü katılımına olanak sağlamaktadırlar. Bu itibarla demokrasinin sürdürülmesinde vatandaşların bireysel ya da örgütsel olarak toplumsal faaliyetlere katılımı oldukça önemlidir.
Siyasal katılım, vatandaşların siyasal sistem karşısındaki durumlarını, tutumlarını ve davranışlarını belirleyen bir kavramdır. Yerel anlamda siyasal katılımın sağlanabilmesi için ilgi, önemseme, bilgi ve eylemin bir arada olması gerekmektedir. Yerel halk üzerinde bu etkiyi sağlayabilecek ise büyük ölçüde sivil toplum örgütleri olmaktadır.
Yerel Yönetimler ve Halkla İlişkiler
Halkla ilişkiler bir yönetim anlayışı ve uygulaması olarak, diğer tüm kuruluşlarda olduğu gibi yerel yönetimlerde de bir bütün olarak yönetsel işleyişin, hizmetin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi hedefine yöneliktir.
Halkla ilişkiler etkinliği, ister kamu yönetimi ister özel sektör tarafından yapılsın, belirli birtakım ilkelere dayanma zorunluluğu vardır. Halkla ilişkilerin en önemli ilkeleri dürüstlük, inandırıcılık, yineleme ve bütçe ilkeleridir. Türkiye’de son yıllarda halkın katılımı ve doğrudan denetleme yollarının artırılması gereğinin farkına varılmış ve bu temel ilke hâline getirilmiştir. Katılım, kaynak yaratıcı ve üretici olması istenen yerel yönetimleri teşvik edici bir özellik taşımaktadır. Ayrıca güçlü baskı gruplarına karşı yurttaş faktörünü yöneticinin yanına destekleyici olarak alması açısından da katılım önem kazanmaktadır.
Başta yerel yönetimin genel anlamda başarısı, hizmetlere gönüllü katılımın derecesi ve etkinliği ile de ilgilidir. Bununla birlikte gönüllü katılım ile kurumsal tanıtım sağlanırken yerel yönetim çalışmalarının halk tarafından görülerek benimsenmesine de yardımcı olacaktır. Gönüllüler, bir anlamda toplumsal önderler olarak toplumla kurum arasında etkin iletişim aracı hâline gelirken diğer taraftan hizmetlerin zamanında, daha etkin, verimli sunulmasını sağlayacaklardır.
Gönüllülük Tanımı
Bireylerin tek başlarına üstesinden gelemeyecekleri farklı sorunlar karşısında, bir araya gelerek iş birliği içerisinde “vatandaşlığı” öğrenip uyguladıkları sivil yapıların önemi giderek artmaktadır. “Gönüllülük” ve “hizmetlere gönüllü katılım” sadece yerelde değil, ulusal ve uluslararası alanda da önemini hızla arttıran kavramların başında gelmektedir.
Daha çok demokratik toplumları işler kılan gönüllüler ve gönüllü organizasyonların toplum içindeki başlıca fonksiyonlarını şöylece özetlemek mümkündür: Bunlar, hizmet sunumunda yeni düşünce ve yöntemlerin geliştirilmesi, kamu politikalarında yenilikler, toplumdaki çeşitli dezavantajlı grupların desteklenmesi; bazı kamusal hizmetlerin doğrudan yerine getirilmesi, devletin izlenmesi ve denetimi, piyasaların izlenmesi ve denetimi, kamu ve özel sektörün kamusal yarar amaçlı projelerde iş birliğine olanak sağlanması, uluslararası yardımlar ve demokratik yaşamın kalitesini artıracak aktif vatandaşlığın geliştirilmesidir.