Yerel Yönetimlerde Sosyal Yardım Uygulamaları

Sosyal Koruma Bileşeni Olarak Sosyal Yardımların Kavramsal Çerçevesi

Kamu hizmetlerinin temel amacı, vatandaşların yaşam biçimini çağdaş değerlere uygun biçimde iyileştirmek ve refah düzeyini artırmaktır. İyi bir yönetim, uygulamalarında şeffaflığı temin eden, halkın hizmetlerden memnuniyet duymasını sağlayan ve katılımcı bir yönetim kültürünü yerleştiren yönetimdir. Belediyelerin mahall îalanlardaki hizmetlerine ulaşamayan “yoksun kesim” olarak ifade edilebilecek gruplara sosyal yardım ve hizmet sunması, hem anayasal ölçütlerde sosyal devlet olmanın bir gereği hem de fonksiyonları gereği dir.

Sosyal koruma, yoksulluk dinamiklerini ve insanları yoksulluğa karşı koruyabilecek tüm faktörleri içermektedir. Sosyal koruma, sosyal sigorta sistemine dâhil olan aktif nüfustan başlayarak çalışamayacak durumda olup sosyal yardım ve hizmet bekleyen nüfusa kadar geniş bir çevreye kapsamlı bir güvenlik ağı oluşturmaktadır.

Sosyal koruma, gelişmiş ülkelerin sosyal politika gündemine giren yeni bir kavramdır. Sosyal koruma geniş bir güvenlik ağıdır ve bir ülkenin tüm vatandaşlarını kapsar. Kapsamlı sosyal koruma, yoksulluk dinamiklerine ve insanları yoksulluğa karşı koruyabilecek tüm faktörleri içermektedir. Sosyal koruma, sosyal sigorta sistemine dâhil olan aktif nüfustan başlayarak çalışamayacak durumda olup sosyal yardım ve hizmet bekleyen nüfusa kadar geniş bir çevreye kapsamlı bir güvenlik ağı oluşturmaktadır. Sosyal yardımlar, sosyal korumanın üç bileşeninden birini oluşturmaktadır. Diğer ikisi sosyal sigortalar ve sosyal hizmetlerdir.

Yoksulluk; tanımlanması, sınırlarının belirlenmesi güç bir kavramdır ve yoksulluğun çeşitli görünümleri vardır. Gelir ve sürdürülebilir bir geçim sağlamaya yetecek üretim kaynaklarının yokluğu başta olmak üzere, açlık ve yetersiz beslenme, sağlıklı olmama, eğitim ve diğer temel hizmetlere ulaşamama veya sınırlı ulaşma, hastalık ve buna bağlı olarak ölümlerin artması; evsizlik ve yetersiz barınma koşulları, güvenli olmayan çevre koşulları ile sosyal ayrım ve dışlama olarak tanımlanabileceği gibi; yoksulluk aynı zamanda karar alma süreçlerine ve ekonomik, sosyal ve kültürel yaşama katılımdan yoksun olmayla da tanımlanmaktadır.

Yoksulluğun Tanımı, Nedenleri ve Sonuçları

Yoksulluğun nedenleri, bireysel ve toplumsal nedenler olarak iki boyutta incelenebilmektedir. Bireysel nedenler; fiziksel, zihinsel, yaşa bağlı yetersizlikler, yetersiz eğitim ve öğretimden dolayı beceri yokluğu veya eksikliği, kültürel eksiklik, yeteneksizlik, güvencesizlik, kişilik bozukluğu olarak sıralanabilir.

Toplumsal nedenlerde ise ekonomik kriz, iş olanaklarının azlığı veya yokluğu, makineleşme ve otomasyon sonucu iş gücü talebinin azalması, teknolojik gelişme ile eski becerilerin geçersiz kalmasının işsizliğe, sonuçta yoksulluğa yol açması yoksulluk nedenlerinden sayılır.

Yoksulluğun barınma, dışlama- dışlanma, açlık, işsizlik, eğitimsizlik, sağlıksız yaşam koşulları, duygusal gelişim ve göç gibi önemli sonuçları bulunmaktadır.

Yerel Yönetimlerin Yoksullukla Mücadele Nedenleri

Yerel yönetimlerin yoksullukla mücadelelerinin başlıca nedenleri; yoksulların demokratik katılım bilincinin geliştirilmesi, bazı kamu hizmetlerinin daha kolay ve pratik sunulabilmesi, merkezî yönetimden kaynaklanan eksikliklerin giderilmesi ve yoksullukla ilgili bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması şeklinde sınıflandırılabilir.

Yoksullukla Mücadelede Yerel Yönetimlerin Yasal Dayanakları

İl, belde ve köy halkının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere il özel idaresi, belediye ve köy olarak örgütlenen ve karar organları yerel halk tarafından seçimle oluşturulan özerk kuruluşlar olan yerel yönetimlere, bulundukları yörede yoksulluğu gidermek amacıyla yasalarla birtakım önemli görev ve yetkiler verilmiştir. Yerel yönetimleri doğrudan düzenleyen bu yasalar; 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile 442 sayılı Köy Kanunu ’dur.

Yerel Yönetimleri Sosyal Yardım Yapmaya Yönelten İlkeler

Yerel yönetimleri yoksullukla mücadeleye yönlendiren ya da bu sorunun giderilmesinde yerel yönetimleri öne çıkaran temel ilkelerin başında “özerklik” , “yerinden yönetim ”, “yönetişim ” ve “hizmette yerellik ” ilkelerinin geldiği söylenebilir. Bu ilkeler sayesinde yerel yönetimler, yoksulluğa karşı kendilerini daha çok sorumlu ve duyarlı hissederken; aynı zamanda yoksul ve yardıma muhtaç yerel halka karşı daha etkili ve kalıcı politikalarla devreye girebilmektedirler. Yerel yönetimlerin bu ilkelerin gereğine ve özelliklerine uygun hareket etmeleri, yoksullukla mücadelede başarılı olmalarının altında yatan en önemli nedenlerden biri sayılabilir.

Yerel Yönetimlerin Yoksullukla Mücadelede Sunduğu Karşılıksız Yardımlar

Kamu sosyal yardımları olarak da anılan “sosyal yardımlar ”, kendi güç ve çalışma olanaklarıyla geçimini sağlayamayanlara, muhtaçlık koşul ve denetimine bağlı olarak insan haysiyetine yaraşır bir yaşam düzeyini sağlamak amacıyla hiçbir karşılık ya da yükümlülük altına sokmadan devletin yetkili kuruluşlarınca yapılan ayni (mal) ya da nakdî (para) yardımlardan oluşmaktadır. Bu yardımlar, yoksul ve muhtaç kimselere dönük yoksullukla mücadelenin etkili araçlarından biridir.