20. Yüzyılın Başında Avrupa’nın Siyasi ve Toplumsal Yapısı (1878-1914)

1870'li yıllardan 1914 yılına kadar Batı Avrupa birçok açıdan dünyanın geri kalanına göre üstünlük elde etmiştir. Yakalanan sürekli ekonomik büyüme, nüfus artışı, teknolojik ilerleme gibi faktörler Avrupa'nın dünyanın merkezi olmasına yol açmıştır. Teknolojinin askeri sahaya uygulanması askeri bakımdan da Avrupa'yı lider konuma yükseltmişti.

1878 yılı itibariyle Avrupa'da İngiltere, Fransa, Almanya, AvusturyaMacaristan ve Rusya beş büyük gücü oluşturuyordu. İtalya büyük güçler arasında yer almak istiyordu ancak ekonomik ve askeri gücünün yetersizliği nedeniyle arka planda kalmıştı. Osmanlı Devleti ise yaşadığı ekonomik ve siyasi buhranlar nedeniyle büyük güç olma vasfını uzun süredir kaybetmişti. Büyük güçler içerisinde Almanya'nın kuruluşunda Fransa ile savaşması ve Alsace-Lorraine'i ele geçirmesi 1914 yılına kadarki Avrupa denge politikasının bu iki devletin muhtemel çatışması üzerine kurulmasına neden olmuştur.

Almanya kuruluş aşamasında Avusturya-Macaristan ile savaşmıştı ancak daha sonra bu Alman devletiyle ilişkilerini düzeltmiştir. Buna karşılık savaştığı bir diğer devlet ola Fransa'dan Alsace-Lorraine'yi almıştı ve bu Fransılar için büyük bir kayıptı. Bundan sonra Fransız siyaseti güçlü Almanya'dan bu bölgeyi geri almak amacıyla ittifaklar kurma politikası yürütecekti.

Almanya Başbakanı Bismarck, 1890 yılında görevden ayrılana kadar Avusturya-Macaristan, İtalya ve Rusya ile ittifak kurmak suretiyle Fransa'yı Avrupa'da tecrit etmeyi başarmıştı ancak Avusturya-Macaristan ile Rusya arasındaki Balkanlar üzerindeki çıkar çatışmaları bu ittifakların çok da gerçekçi olmadıklarını göstermekteydi. Bismarck'ın görevden ayrılması ve Alman imparatorluk tahtına II. Wilhelm'in geçmesiyle, büyük çabalarla kurulan dengeler de bozuldu.

II. Wilhelm Rusya ile ilişkileri iyi tutmanın faydasız olduğunu gördü ve Avusturya-Macaristan'a ağırlık verdi. Rusya, Almanya ile bozulan ilişkilerine karşılık Fransa ile ittifak kurdu. Bu ittifaka daha sonra İngiltere de katıldı. Böylece I. Dünya Savaşı öncesi Avrupa'nın büyük devletleri kutuplara ayrılmıştır. Bu süreçte Fas krizleri, Bosna krizi gibi bazı olaylar karşı kutupları savaşın eşiğine getirse de topyekûn savaştan kaçınılmıştır.

Diğer taraftan Almanya'nın donanmasını güçlendirmesi ve silahlanmaya ağırlık vermesi. Almanya'nın İngiltere ile rekabete girişmesine neden olmuştur. Almanya 1880'li yıllarda donanma gücü bakımından önemsiz kabul edilebilecek bir devletti. II. Wilhelm'in isteği yanında Alman sanayicilerinin de baskısıyla, sömürge elde etme arzusu, donanmanın güçlendirilmesine neden oldu. Öyle ki 1914 yılına gelindiğinde Almanya, Avrupa'nın en büyük ikinci donanmasına sahipti. Üstelik gemilerinin zırh, ateş gücü ve optik teknolojisi İngiliz donanmasının önündeydi. Ancak donanmanın geliştirilmesi de Almaya ile İngiltere ilişkilerinin bozulmasına ve İngiltere'nin Fransa ve Rusya ile ittifaklar kurmasına yol açtı.

Almanya ve Fransa arasındaki Fas krizleri, Avusturya-Macaristan ile Rusya ve Osmanlı Devleti arasında yaşanan Bosna krizi, bir dünya savaşı çıkartmaya aday krizlerdi.

Kurulan ittifaklarla Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya İttifak güçlerini (İtalya daha sonra ittifaktan ayrılacaktır); İngiltere, Fransa ve Rusya İtilaf Devletleri'ni oluşturmuştur. Yukarıda sayılan nedenler 1914'te on yıllardır hazırlanan güçleri büyük savaşta karşı karşıya getirecektir.