Egzersize ve Spora Katılım Nedenleri ve Devamlılık Stratejileri
Egzersiz ve spora katılımın neşe ve mutluluk verdiği, çok uzun yıllardan bu yana ortaya konulmuştur. Sosyal etkileşimi, öz güven ve kendine saygıyı arttırması ayrıca kaygı ve depresyonu azaltma etkisiyle, spor ve fiziksel aktivite bireylerin yaşam doyumlarını olumlu yönde etkilemektedir. Buna rağmen çoğu insan fiziksel olarak aktif olmayıp, yani günlük aktif olma sürelerini arttırmak için çaba harcamamaktadırlar. Biliyoruz ki, yaşam boyu fiziksel aktivite alışkanlığı için çocukluk çağı en kritik dönemdir ve tüm alışkanlıklarımız ya da yaşam stilimizi belirlediğimiz dönemdir. Özellikle çocukluk çağında aşırı kilo ya da obezite gerçekleşmişse, ilerleyen yaşlarda fiziksel olarak inaktif bir yaşam tarzının benimsenmesi, bazı kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları ve mental rahatsızlıkların ortaya çıkma ihtimalini arttırmada rol oynamaktadır. Dolayısıyla çocuklar ya da yetişmekte olan gençlerin spor ve fiziksel aktiviteye katılımları teşvik edilmeli; spor ve egzersize katılımı arttırmak ya da devam ettirmek için ise bazı stratejiler işe koşulmalıdır. Bu stratejiler yalnızca çocuklar ve yetişmekte olan gençlere değil, tüm yaş grubundaki bireylerinde fiziksel olarak aktif olmalarına yardımcı olabilir.
Yapılan araştırmalarda genel olarak egzersiz yapmanın büyük ölçüde sağlıklı insanlarda öznel iyi oluşu ve mutluluğu arttırdığı ve depresyonu azalttığı bulunduğu ifade edilmiştir (Ertürk, 2021).
Akış Kuramı (Flow Theary)
Bazı insanların yaptıkları işlerde kendilerini kaptırdıklarını, zamanlarının nasıl geçtiğini anlamadıklarını, o iş yapmaktan çok keyif aldıklarını, çok uzun süre ilgilenseler bile ilgilerini kaybetmediklerini görmüşüzdür. Hatta bu durumu kendini kaybetme, zamanı unutma, işe dalma, kendini kaptırma vb şekilde tanımlamışızdır. Bu gözlemi yaparak, kuramsal tarzda açıklama getiren kişi Mihaly Csikszentmihalyi olmuştur.
Akış, yani optimal performans duygu durumu deneyimi olarak ifade edilen bu yani, pozitif psikolojide karşımıza sıklıkla çıkmaktadır. Bu terimi, kısaca insanların, zevkin ve doyumun en üst düzeyde olduğu, herhangi bir zorlama olmaksızın devam edildiği, tükenme ve yorgunluk hissetmediği eylemlerde akış yaşadıklarını yani bir akma hissi, mutluluk hissi olarak tanımlanan bir duygu şeklinde tanımlayabiliriz.
Csikszentmihalyi (1988) akışı, bireylerin başka hiçbir şeyin öneminin kalmadığı bir noktaya kadar kendilerini bir aktiviteye kaptırdıkları ve sanki her şey otomatik olarak oluyormuş gibi tam kontrolde hissettikleri, doğası gereği ödüllendirici bir psikolojik durum olarak ifade etmiştir.
Akış metaforik bir terimdir. Bireyler optimal bir düşünme haline girerler, konsantre oldukları zaman hareket ederler ve faaliyete yoğun katılım sağlarlar (akt. Munusturlar ve ark., 2017). Akışın bazı boyutları akışta kalmanın öncülleri iken bazıları sonuçları olarak belirtilebilir. Yani kişinin optimal deneyim hissi yaşayabilmesi için bu boyutlardan bazılarını algılaması gerekmektedir.
Sonuç olarak, araştırmalarda akış gibi pozitif bir psikolojik durumun, fiziksel aktiviteye katılımın devamını sağlaması ve performansın artmasına neden olması açısından öneminden bahsedilmiştir. Ayrıca, fiziksel aktivitenin akış durumunu ortaya çıkartabilecek de en uygun ortam olduğundan bahsedilmektedir. Çünkü fiziksel aktivite için, yüksek düzeyde arzu, ilgi, mücadele ve istek gerektirmektedir (akt. Ada, 2011).
Hür İrade Kuramı (Öz Belirleme Kuramı)
Deci ve Ryan (1985) tarafından ortaya konan Hür İrade Kuramının (Self Determination Theory) temelinde özerk motivasyon (autonomous motivation) ve kontrollü motivasyon (controlled motivation) vardır. Özerk motivasyon kişinin kendi isteğiyle aktiviteye katılması anlamına gelirken; kontrollü motivasyon ise bireyde düşünme, hissetme ya da bir aktiviteye katılma konularında baskı yaratan bir faktör anlamına gelmektedir ( Deci ve Ryan, 1985; Öcal ve Sakallı, 2018).
Kuram ayrıca insana ait üç temel ve evrensel ihtiyaçtan bahseder. Bunlar özerklik, ilişkili olma ve yeterlik ihtiyaçlarıdır. Deci ve Ryan (1985) bu ihtiyaçları “Temel psikolojik ihtiyaçlar” tanımlamıştır.
Bu üç temel psikolojik gereksinimin çevre tarafından desteklenmesi kişisel gelişim ve iyi oluşa katkı sağlamaktadır (akt. Çelik ve Tezcan, 2017). Bu temel ihtiyaçlar evrenseldir, yani her kültürde ya da toplumda yaşayan insanlar için bir gereksinimdir ancak yaşanılan topluma göre bireylerdeki bu ihtiyaç düzeyi değişebilir.
Hür İrade Kuramına göre, motivasyon üçe ayrılır: içsel güdülenme, dışsal güdülenme ve güdülenmeme. Model 1’de bu ayrımın detayları görülmektedir.
Bu ayrım oldukça önemlidir çünkü farklı tür motivasyonlar bireyler için süreklilik, performans ve iyi oluş hali bakımından çeşitli tecrübelere ve sonuçlara sebep olmaktadır.
Temel olarak, eğer bir aktivite maddi yada manevi bir ödül elde etmek için yapılıyorsa, bu aktivitenin motivasyonu dışsal motivasyon iken, eğer aktivite, aktivitenin doğal olarak sağladığı memnuniyeti elde etmek için yapılıyorsa, aktivitenin motivasyonu içsel motivasyondur. Ancak kişi aktiviteyi yapmak için herhangi bir neden bulamıyorsa, bu da motivasyonsuzluk durumu olarak ifade edilmektedir.