İyileşme, Onarım ve Transplantasyon
İyileşme, dokunun iz bırakmadan yeniden düzenlenmesini ve hasar öncesi normal durumuna dönmesini ifade eder. Tam bir iyileşme için parankim hücrelerinin rejenerasyon yeteneği olmalıdır.
Rejenerasyon (Yenilenme)
Bir organizmada, hasar sonucu meydana gelen doku kayıplarının aynı tip hücreler tarafından normal haline dönüşmesine rejenerasyon (yenilenme) adı verilir. Rejenerasyon, hasar sonrası geriye kalan (hasarsız) ve bölünme kapasitesi halen devam eden hücrelerin çoğalmasıyla ve dokunun kök hücreleri kullanılarak büyüme faktörlerinin katkılarıyla gerçekleşir.
Hücrelerin Rejenaratif Yetenekleri
Dokulardaki hücresel aktivite, hücrelerin çoğalması, farklılaşması ve ölümü arasındaki hassas denge ile düzenlenir. Normal fizyolojik koşullar altında hücre döngüsü G1 (sentez öncesi), S (DNA sentezi), G2 (mitoz öncesi) ve M (mitoz) fazlarından oluşur. Birde G0 olarak adlandırılan dinlenme fazı bulunmaktadır. Bu fazdaki hücreler, herhangi bir uyarımda (örneğin, doku hasarı ve kaybında) G0 fazından çıkarak döngüye katılabilirler.
Hücreler rejenaratif özelliklerine göre 3 grupta incelenirler.
Labil hücreler: Hayat boyunca normal fizyolojik koşullar altında çoğalabilen hücrelerdir.
Stabil hücreler: Uzun ömürlü olan bu hücreler, büyümenin durduğu erişkin yaşlarda normal fizyolojik koşullar altında çoğalmayan fakat doku hasarı gibi bazı özel koşullarda çoğalabilen G0 fazındaki hücrelerdir.
Permanent hücreler: Doğumdan sonra çoğalma yeteneği olmayan veya çok az olan hücrelerdir.
Kök hücreler
Kök hücreleri (stem cells) diğer hücre türlerine farklılaşabilen hücrelerdir. Hücreleri bölünme yeteneğine sahip dokuların çoğunda olgunlaşmış hücrelerde farklılaşma sona ermiştir. Bu hücreler ömrünü tamamlayıp öldüğünde bunun yerini, kök hücrelerden farklılaşan, yeni hücreler alır. Kök hücrelerin çok önemli iki özelliği bulunmaktadır. Bunlardan ilki kendi kendini yenileyebilme diğeri ise asimetrik çoğalmadır. Asimetrik çoğalmada bölünen kök hücresinden oluşan hücrelerden biri farklılaşarak olgun hücreye dönüşürken diğeri ise kendi kendini yenileyebilen farklılaşmamış kök hücre olarak kalır. Kök hücreler 2 grupta incelenir;
- Embriyonik kök hücreler
- Erişkin kök hücreler
Büyüme faktörleri: Normal fizyolojik koşullarda belirli hücrelerin yaşamlarını devam ettirmesini ve çoğalmasını uyaran, göç etme, farklılaşma gibi hücresel yanıtlarını teşvik eden protein yapısındaki maddelerdir. Ayrıca hasar sonrası iyileşmenin süreçlerini (hücrelerin çoğalması, hareket yeteneği kazanması, farklılaşması) etkileyebilir. Büyüme faktörleri, G0 fazındaki hedef hücrenin, çoğalmasını başlatmak için yüzey reseptörlerine bağlanarak onu hücre çoğalma döngüsüne (G1,S,G2,M) girmesini sağlar.
Çeşitli Dokularda İyileşme
Epitel dokuda iyileşme: Deri yüzeyinin epidermal hücreleri (epidermis) ile solunum, sindirim ve ürogenital sistem epitelleri hayat boyu rejenerasyon yeteneğini korur.
Karaciğer: Karaciğer, hasarın çok geniş veya kronik olmaması şartıyla mükemmel bir yenilenme gücüne sahiptir.
Böbrek ve Akciğer: Hasar çok geniş değilse ve destekleyici bağ dokusu sağlam ise bu dokularda kısmi rejenerasyon görülür.
Kalp: Kalp kası hücrelerinde hipertrofi görülür, ancak komşu hücreler geri dönüşü olmayan bir şekilde hasar görürse yenilenemezler.
Hemotopoietik sistem: Rejenerasyon yeteneği çok yüksektir.
Bağ dokusunda iyileşme: İyileşme yeteneği en yüksek olan dokudur. Bağ dokusunda hücrelerle birlikte kollagen ve elastik lifler de rejenere olur.
Kemik dokuda iyileşme: Rejenerasyon yeteneği yüksek dokulardan biridir.
Kas dokusunda iyileşme: Kalp kasında ve düz kaslarda rejenerasyon yeteneği yoktur. Çizgili kaslarda ise rejenerasyon sarkolemmanın varlığı ile mümkündür.
Kan ve lenf damarlarında iyileşme: Kan ve lenf damarlarında rejenerasyon yeteneği çok fazladır.
Sinir dokusunda iyileşme: Merkezi sinir sisteminde (beyin ve omurilik) rejenerasyon olmaz. Periferik sinir sisteminde kesilen sinir uçları birbirine yakın ise, rejenerasyon sonucunda birleşebilir ve görevini yapabilir.
Reparasyon (Onarım)
Yıkımlanan ve harap olan dokularda parankim hücrelerinin rejenerasyonunun mümkün olmadığı durumlarda bağ dokunun artışı ile sağlanan iyileşmedir. Onarım, doku hasarında hücrelerin yan yana gelip anatomik olarak devamlılığını sağlayıncaya kadar devam eder. Fibroblastlar kollagen iplikleri yapar. Zamanla hücreler ve damarlar azalıp, kollagen iplikler artarak sikatris (yama) oluşur.
Yara İyileşmesi: Yara, yumuşak doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Deri, mukozalar ya da organ yüzeylerinin travmatik olarak ayrılmasıdır.
Deride Yara İyileşmesinin Dönemleri
Pıhtı,akut yangı,organizasyon,epitel rejenerasyonu ve sikatris.
Yara iyileşmesi iki şekilde olur;
Birincil yara iyileşmesi: Kenarları karşı karşıya gelebilen ve birbirinden çok ayrılmayan küçük yaralarda görülen iyileşme şeklidir.
İkincil yara iyileşmesi: Doku kaybının geniş olduğu, kenarları birbirinden daha uzak yaralarda ikincil yara iyileşmesi görülür.
Yara İyileşmesini Etkileyen Faktörler
Yaranın büyüklüğü, yeri ve tipi, yaş, enfeksiyonlar, yara alanında kalan yabancı cisimler, beslenme: metabolik hastalıklar, dolaşım bozukluğu, mekanik faktörler, bazı ilaçlar.
Yara İyileşmesinde Komplikasyonlar
Kanama, enfeksiyon, yetersiz iyileşme, aşırı granülasyon dokusu, keloid.
Organizasyon: Nekrotik (ölü) doku, yangısal eksudat ve kan pıhtısı gibi katı cansız maddelerin ortadan kaldırılamadığı durumlarda granülasyon dokusu ile yer değiştirmesine denir. Organizasyon ile iyileşmeler daha çok hematom, trombüs, embolus ve infarktuslarda görülür.
Transplantasyon
Bir canlıya, canlı bir vericiden veya kadavradan alınan organ veya dokunun nakledilmesine transplantasyon, nakledilen doku veya organa transplant adı verilir. Kan, organ ya da dokuyu verene ise Donör denir. Transplantasyon 4 grupta incelenir;
- Otoplastik transplantasyon (otograft)
- Homoiyoplastik transplantasyon (homograft)
- Singenezyoplastik transplantasyon (izograft)
- Ksenotransplantasyon (heterograft)
Nakil edilen doku veya organın, organizma tarafından kabul edilmeyip nekroza uğratılmasına red olayı (doku reddi) denir. Transplantasyonu yapılan doku ya da organ nakledilen canlıda yaşarsa, buna immunotolerans denir.