Yangı ve Patogenezi
Yangı (inflamasyon, iltihap)
Yangı, canlı veya cansız zararlı etkenlere karşı organizmanın gösterdiği damarsal, sıvısal ve hücresel cevapların tümüne verilen isimdir.
Yangının amacı, zararlı etkenleri etkisiz hâle getirerek iyileşmeyi sağlamaktır.
Yangının 5 temel belirtisi; rubor (kızarıklık), tumor (şişlik), calor (sıcaklık), dolor (ağrı) ve functio laesa (fonksiyon kaybı) ’dır.
Yangı Sebepleri
Canlı etkenler, fiziksel etkenler, kimyasal etkenler, immünolojik reaksiyonlar, anoksemi ve nekroz, tümörler ile nedeni bilinmeyen yangılar vardır.
Yangının Patogenezi
Yangının oluşum mekanizması; vasküker değişiklikler , sıvı eksudasyonu ve hücre eksudasyonu olmak üzere 3 aşamada incelenir:
Vasküler değişiklikler (Dolaşım bozuklukları): Damar lümeninde, kan akımında ve damar duvarındaki değişikliklerdir . Yangıda sırasıyla önce arterioler daralma ( vazokonstriksiyon ), sonra genişleme ( vazodilatasyon), arteriollerde kan artışı ( aktif hiperemi ), venüllerde kan artışı ( pasif hiperemi ) ve mediatörlerin etkisiyle damarlarda geçirgenlik (permeabilite) artışı şekillenir.
Mediatörler: Yangıda damarlara etki ederek geçirgenliğini artıran, yangıyı başlatan, hızlandıran, şiddetini artıran veya durduran aracı kimyasal maddelerdir ve 2 grupta incelenir:
Sitojen Mediatörler: Bazı hücrelerin sitoplazmasında aktif formda bulunur ve yangı bölgesine salınırlar. Bunlar; histamin, serotonin, lizozomal enzimler, lenfokinler , prostaglandinler ve lökotriyenler ’dir.
Serojen Mediatörler: Kan serumunda inaktif formda bulunan ve yangıda aktifleştirilen maddelerdir. Bunlar; kininler , proteazlar ve komplement sistemi ’dir.
Sıvı eksudasyonu (likördiapedesis), yangı bölgesinde damar değişikliklerinden sonra kandan dokulara sıvı çıkmasıdır ( yangısal ödem) ve bölgede şişlik oluşturur.
Hücre eksudasyonu (löykodiapedesis), lökositlerin damarlardan dokulara çıkmasıdır ve şu sırayı izler: marginasyon, adezyon, lokomosyon ve emigrasyon. Nötrofil ve monositlerin damarlardan çıkmalarından sonra kimyasal bir etki ile yangı alanına doğru gitmelerine kemotaksi denir.
Fagositoz: Canlı veya cansız etkenlerin hücreler tarafından sitoplazmalarına alınarak sindirilmelerine fagositoz denir. Ancak bazı etkenler sindirilemez ve uzun süre hücre içinde kalabilirler.
Yangı Hücreleri
Lökositler: Kemik iliğinde üretilerek kana verilirler, sitoplazmalarında granül varlığına göre granülositler ve agranülositler olarak iki gruba ayrılır:
Granülositler, parçalı bir çekirdeğe sahip olduklarından polimorf nükleuslu lökositler de denir ve granüllerinin boyanma karakterine göre üçe ayrılır:
Nötrofil granülositler: Yangı bölgesine ilk gelen, proteolitik enzimler içeren ve öldüklerinde irin oluşturan, en önemli akut yangı hücreleridir.
Bazofil granülositler: Fagositoz yapmayan, bazofilik granüllerinde histamin ve heparin içeren hücrelerdir.
Eozinofil granülositler: Fagositoz yapabilirler, alerjik olaylarda ve paraziter hastalıklarda rol oynarlar.
Agranülositler, sitoplazmalarında granül bulunmayan, çekirdekleri loplara ayrılmamış lökositlerdir. Bunlar lenfosit vemonosit lerdir.
Lenfositler: Sitoplazması çok az, çekirdekleri koyu renkli ve nokta tarzında görülen hücrelerdir. Akut yangıların sonu ile subakut ve kronik yangılarda ayrıca viral enfeksiyonlarda çok görülürler.
T lenfositler gelişimleri yönünden timusa, B lenfositler ise kanatlılarda bursa Fabricius, memelilerde kemik iliği, tonsil ve Peyer plaklarına bağımlıdır.
Plazma hücreleri : B lenfositlerden farklılaşırlar, antikor üretirler ve çekirdekleri ekzantrik yerleşimli olup şaşı göz şeklinde görünür.
Monositler ve makrofajlar: Monositler sadece kanda bulunur, ancak dokulara geçerek irileşir, aktifleşir ve makrofajlara dönüşürler.
Histiyositler, yangı bölgesinde bağ doku hücrelerinin ve monositlerin farklılaşmasıyla meydana gelen makrofaj türünden hücrelerdir.
Yangıda lenfosit, histiyosit ve plazma hücrelerine mononükleer hücreler denir.
Sabit doku makrofajları: Bazı organ ve dokularda lokal savunma amacıyla bulunan hücrelerdir. Bunlar; sinüzoidal makrofajlar , alveolar makrofajlar, mikroglia hücreleri , Kupffer ’in yıldız hücreleri , mezangial hücreler , monositler , Langerhans hücreleri ve histiyositler dir.
Epiteloid hücreler: Histiyositlerin yanyana gelerek epitel hücreleri gibi dizilmeleriyle oluşurlar. Granülomatöz hastalıklarda (tüberküloz, bruselloz gibi) gözlenir ve güçlü fagositoz yaparlar.
Dev hücreleri: Çok çekirdekli ve oldukça iri hücrelerdir. Önemlileri; Langhans dev hücresi (tüberküloz gibi granülomatöz hastalıklarda), yabancı cisim dev hücresi (yabancı cisim granülomlarında) ve tümör dev hücresi (kanserlerde görülürler) ’dir.
Fibroblast ve Fibrositler: Bağ dokunun genç ve aktif hücrelerine fibroblast (iri, tombul yassı), inaktif yaşlı hücrelerine fibrosit (mekik şekilli) denir. Bütün yangı çeşitlerinde (özellikle kronik olanlarda), fibröz kapsüllerde, granülasyon dokularında bulunurlar, yıkımlanan hücrelerin yerini doldurur, gerektiğinde fagositoz yapabilirler.
Mast hücreleri (mastosit): Dokularda özellikle damarlar çevresinde bulunur ve akut yangılarla alerjik olaylarda histamin salgılarlar.
Yangının Seyri
Perakut yangı: Bir iki saatlik sürede aniden gelişir, çok hızlı seyreder ve genellikle ölümle son bulur.
Akut yangı: Genellikle 4-6 saat içinde başlar, hızlı ve ağır seyreder. Hiperemi, eksudasyon ve nötrofiller ön plandadır. Nedeni ortadan kaldırıldığında bir iki haftada sona erer.
Subakut yangı: Akut ve kronik yangı süreçleri arasında seyreden, nispeten hafif şiddette yangılardır ve birkaç hafta sürelidir.
Kronik yangı: Hafif şiddette seyredip 4 haftayı geçen veya aylarca süren yangılardır. Bağ doku üremesi ve mononükleer hücre infiltrasyonu belirgindir.
Yangının seyri üzerine etkili faktörler:
Yaş, organizmanın savunma sistemi, şeker hastalığı, kan hastalıkları, beslenme, hormonlar, dokuların kanlanması, dokuların yapısı, etkenlerin virulansı, miktarı ve cinsi ile yayılma yeteneği. Yangıyı kolaylaştıran etkilere filojistik (inflamatuar) , engelleyenlere ise antifilojistik (antiinflamatuar) adı verilir.
Eksudat, yangı bölgesinde biriken ve içerisinde dejenere -ölü hücrelerin, etkenlerin, kan plazmasından gelen sıvı, protein, fibrin ile antikorların bulunduğu yangısal artık maddedir.