Beden Sıvıları
Suyun canlılar için önemini maddeler hâlinde şu şekilde sıralayabiliriz
- Tüm canlılarda hayati fonksiyonları devam ettirmesi ve bedenin her kesiminin su ihtiyacının karşılanmasında ve vücut sıvılarının oluşturulmasında,
- İnsan ve hayvanlarda sindirim ve emilim işlemlerinin tüm aşamalarının yerine getirilmesinde,
- Canlılarda kimyasal tepkimelerin gerçekleşmesinde ve elektrolit dengenin sağlanmasında,
- Metabolik reaksiyonların oluşabilmesinde,
- Vücutta ısı dağılımının sağlanması, düzenlenmesi ve dengelenmesinde,
- İskelet sistemindeki kemiklerin kayganlığı sağlanarak hareketin kolaylaştırılmasında,
- Bitkilerde fotosentez, terleme, besin maddesi dağılımı gibi işlevlerin yerine getirilmesinde ve büyüyüp gelişebilmesinde,
- Suda yaşayan canlıların beslenmesi, büyümesi, metabolik ve üreme faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için su gereklidir.
Vücudumuzun su ihtiyacının yaklaşık olarak %60’ını içme sularından, geri kalan %40’ını ise yiyecek ve içecekler ile metabolizma sonucunda açığa çıkan metabolik sular’dan karşılarız. Canlılar düzenli olarak bedenlerindeki suyun bir kısmını idrar, dışkı, terleme ve solunum yoluyla kaybetmektedir.
Su miktarının beden ağırlığına oranı yaşamın çeşitli evrelerinde farklılık gösterir.
Olgun bir insanda beden ağırlığının yaklaşık olarak %60 -70’ini beden sıvıları oluşturmaktadır. Beden sıvıları, hücre içi sıvılar, hücre dışı sıvılar, hücrelerarası sıvılar, damar içi sıvılar, ve transselüler sıvılardır. Gelişimini tamamlamış 75 kg olan ergin bir insanda yaklaşık olarak 45 lt beden sıvısı vardır. Bunun 30 lt’si hücreler içinde, geri kalan 15 lt’si hücreler dışında bulunur. Bunun 12 lt’si hücrelere değide bulunan hücrelerarası sıvı, 3 lt’si ise damar içinde akmakta olan kan ve lenf sıvısıdır.
Bedenimizin sistemlerinden, fizyolojik fonksiyonların şekillenebilmesi için özel sıvılar salınmaktadır. Bedenimizde bulunan özel sıvılar sindirim kanalı sıvıları, üreme sistemi sıvıları, burun salgısı, böbrek salgısı, umblikal sıvı ve diğer özel sıvılar şeklindedir.
Bedenin günlük su ihtiyacı, içilen sular ve alınan besin maddeleri ile sağlanmaktadır. Normal fizyolojik koşullarda sağlıklı bireylerin bedenine giren ve çıkan sıvıların miktarı birbirine eşittir. İnsanlarda günde içilerek (1500 ml) ve besinlerle (1100 ml) alınan su yaklaşık olarak 2600 ml’dir. Ayrıca bedende 400 ml metabolik su oluşur ki ikisinin toplamı 3000 ml’dir. Çıkan sular ise sezilmeyen terleme ile 1200 ml, akciğerlerden 300 ml, dışkı ile 200 ml ve idrarla 1300 ml olmak üzere toplam 3000 ml’dir.
Vücuttaki su dengesi hipotalamus’ta bulunan susama ve su içme merkezi tarafından sağlanmaktadır. Ayrıca bedendeki su miktarının ayarlanmasında ADH, ANP, kortikosteron, hidrokortizon, angiotensin II, T4 ve aldosteron'un büyük katkıları vardır.
Beden sıvılarında bulunan inorganik ve organik maddeler; sodyum (Na+ ), potasyum (K+ ), kalsiyum (Ca++), magnezyum (Mg++) gibi katyonlar ile klor (Cl- ), bikarbonat (HC03 - ), fosfat (HP04 = ), sülfat (S04 = ), organik asit ve organik fosfor’dur. Bununla birlikte aminoasitler, kreatin, laktat, glikoz, protein ve üre de bulunmaktadır.
Kan plazmasının yoğunluğu normalde %0.9 NaCl derişimindedir. Kan plazmasında suyun azalması kanın viskozitesini artırır, serum sodyum düzeyini yükseltir. Serum sodyum düzeyinin 145 mEq/lt üzerine çıkmasına hipernatremi denir. Şiddetli ishaller, kusma, çok fazla terleme ve geniş deri yanıklarında, organizmadan önemli ölçüde su yitirildiğinden, böyle durumlarda dokularda su miktarı azalır ki buna dehidrasyon denir.
Hiponatremi, serum sodyum yoğunluğunun 135 mEq/lt’den düşük olmasıdır. Çeşitli yollardan bedene fazla su girdiğinde ya da patolojik bozukluklarda beden sıvılarının derişimleri değişir. Organizmada su fazlalığı su yetersizliği kadar önemlidir.
Canlı organizmada en küçük yapıtaşı hücredir. Hücreler bir araya gelerek dokuları ve dokular da organları oluşturur. Hücrelerin çevresini saran hücrelerarası sıvıya iç ortamdenir.
Organizmada çeşitli organlar ve sistemler iç ortamın değişmez tutulması ve düzenlenmesi görevini üzerlerine almışlardır. Canlıda hücrelerin yaşamı için gerekli olan ve çeşitli etmenlerin etkisi altında her an değişme olasılığı bulunan kan miktarı, kan basıncı, beden sıvılarının ve dokuların pH’sı, ozmotik basınç, beden ısısı, O2 ve diğer kan gazları, plazmada bulunan glikoz, üre, çeşitli organik ve inorganik madde miktarları gibi çeşitli fizyolojik değerlerin belirli sınırlar içinde değişmez tutulmasına homeostasis denir.
Homeostasis'e katkıda bulunan organların başlıcaları akciğer, karaciğer, sindirim sistemi ve boşaltım organlarıdır. Ayrıca istemli ve istemsiz her türlü hareketi yaptıran, organizmadaki tüm sistemlerin düzenli bir biçimde çalışmasını sağlayan ve gerekli düzenlemeleri yapan sinir sistemi de bu ayarlamada görev alır.