Uluslararası Ticaretin Ekonomik Büyüme ve Kalkınma Boyutu

Ekonomik büyümenin dış ticarete etkileri olduğu gibi, dış ticaretin de ekonomik büyüme üzerine etkileri vardır. Ekonomik büyümenin olması, bazen dış ticareti artırıcı bazen de azaltıcı yöndedir.

Ekonomik büyüme, belli bir dönemde bir ülkenin millî gelirindeki artış ya da mal ve hizmet üretiminin genişlemesi şeklinde tanımlanmaktadır.

Ülkelerin üretim faktörleri miktarının artması ve teknolojisinin ilerlemesiyle ekonomik büyüme ortaya çıkmaktadır.

Yeni ilave yatırımlar sermaye stokunu artırır. Ayrıca tasarrufların artması yatırımları artırır o da sermaye stokunu artırır.

Nüfus artış hızının yükselmesi, sağlık koşullarında iyileşme ve dışardan ülkeye göçler de iş gücü arzını çoğaltır.

Emek ve sermaye faktörlerinden birinin arzı artarken diğerinin arzı sabit kalıyorsa, artan faktörü yoğun olarak kullanan üretim dallarında, üretim mutlak olarak artar, diğerinde ise azalır. Bu modele Rybczynski Teoremi denir.

İktisadi büyümenin bir kaynağı da teknolojik gelişmedir. Teknoloji geliştirme sanayi ve bilişim kuruluşlarının ulusal ve uluslararası pazarda rekabet avantajı kazanmaları ve sürekli büyümeyi sağlayan en önemli güç ve araçtır. Günümüzde teknoloji, ekonomik büyümenin motoru durumundadır. Küresel rekabet, artık doğal kaynaklara ve ucuz iş gücüne değil, inovasyon ve teknoloji geliştirmeye dayanmaktadır.

Ekonomik büyüme, üretim faktörlerindeki artışlar veya teknolojik gelişme sonucunda, bir ülkenin GSYH’ni ya da toplam üretimini artırır, bunun sonucunda da ekonomik refah düzeyini de yükseltir.

Yansız büyüme yaşayan bir büyük ülkenin dönüşüm eğrisi simetrik olarak genişler.

Ekonomik büyüme yaşayan ülkenin ticareti artırıcı yönlü büyümesi sonucunda, ihraç malı üretimi artacaktır.

Genel olarak küçük ülkeler, dış ticaret hadlerini etkileyemezler. Çünkü dünya piyasalarına fiyatların düşmesine neden olacak miktarda mal satamazlar. Dünya piyasalarına mal satamadıklarında ise kıtlık oluşturarak fiyatları yükseltemezler.

Büyük ülkeler ise dış ticaret hadlerini etkileyebilirler. Bu ülkeler herhangi bir malın belli başlı üreticisi veya alıcısı durumundadırlar ve dünya üretiminin önemli bir oranını tek başına yapabilmektedirler.

Üretim faktörleri arzında bir büyüme olduğunda, o faktör nispeten ucuzlayarak o faktörü yoğun olarak kullanan sektörde de maliyetlerin düşmesi ve üretimin artması söz konusu olacaktır. Bu durum, karşılaştırmalı üstünlük yapısının o mal yönünde değişmesi demektir. Faktör donatımı teorisi, bir ülkenin karşılaştırmalı üstünlük yapısının faktör donatımına bağlı olduğunu ve faktör donatımının değişmesinin karşılaştırmalı üstünlük yapısını da değiştirmesi gerektiğini savunmaktadır.

Az gelişmiş ülkelerin izleyecekleri kalkınmanın yolu, kalkınma stratejileri ile ortaya konulmaktadır. Bu stratejilerin amacı, kaynakların en iyi şekilde dağıtılarak kişi başına gelirleri artırmaktır. Dolayısıyla, az gelişmiş ülkelerin kalkınma yolunda izleyecekleri sanayileşme stratejileri genelde literatürde kabul edildiği şekliyle ithal ikameci ve ihracata dayalı bir ayrıma tabi tutularak incelenmektedir.İthal ikameci sanayileşme, İthalat yerine ithal edilen ürünlerin yurt içinde üretilmesiyle sanayileşmeyi amaçlayan stratejidir. Bu stratejinin uygulanması ile ülke içinde ekonomik olarak üretilmesi mümkün olan malların ithalatı azaltılarak tasarruf sağlanır. İthal ikamesi, önceleri ithalat yoluyla karşılanan piyasa talebinin, koruyucu ve teşvik edici önlemlerle yerli üretimle karşılanmasını esas alan bir kalkınma stratejisidir.

İthal ikamesi stratejisi, iki aşamada gerçekleştirilmektedir.

Birinci aşamada iç piyasanın genişletilmesi amacıyla nihai tüketim malına yönelik üretim yapan sanayiler kurulur.

İkinci aşamada ara malları ve yatırım mallarının dışarıdan ithal edilmesi yerine bunların yurt içinde üretimi gerçekleştirilmektedir.

Gelişmekte olan ülkelere ithal ikamesinin cazip gelen bazı yönleri vardır. Öncelikle ülke içinde üretimin amacı, iç piyasada mevcut olan talebin karşılanmasıdır.

Dış piyasalarda rekabet edebilmek belirli donanımları gerektirir. Oysa iç piyasada rekabet düşünülmemektedir.

İthal ikamesinin yol açtığı sorunlar; kaynak israfı, dışa bağımlılık, ihracat endüstrileri aleyhine doğal çarpıklık, dış borçların artışı, tekelleşmenin artması ve ülkeye yabancı sanayi yapısı oluşması da ithal ikamesinin yol açtığı diğer olarak sıralanabilir.

İhracatı büyümenin kaynağı olarak gören ve sanayi ürünleri ihracatında uzmanlaşmayı amaçlayan kalkınma stratejisi, ihracata dayalı sanayileşme stratejisi olarak tanımlanmaktadır.

Bu strateji, teknoloji yoğun ihracatla üretimin dışa açılması ve çok uluslu şirketler aracılığıyla üretimin dışa açılması olmak üzere iki aşamalı bir süreci kapsar.

Az gelişmiş ülkelerde ihracat sektörü gerek ileri ve geri bağlantıları ile gerekse iktisadi kalkınma için öncü sektör olabilir.

İhracatın uyardığı talep, yurt içi talebi de artıracaktır.

Araştırma‐Geliştirme sonucunda geliştirilen teknolojik yenilikler, üretimi ve üretimdeki verimliliği artıracaktır.

İhracata dayalı sanayileşmenin başarısı, ihracat sektörünün ileri‐geri bağlantısının yüksek olmasına, ihracata yönelik sanayilere yeterli teşvikin sağlanmasına ve döviz kurunun istikrarına bağlıdır. Bu koşulların sağlanmadığı bir ekonomide başarı şansı düşecektir.

Az gelişmiş ülkelerdeki sanayiler ara malları bakımından önemli ölçüde dışa bağımlıdırlar.

Az gelişmiş ülkeler kalkınma sürecine girdikten sonra üretimlerini artırabilmek için ithalatları içinde sanayi malları ve yatırım mallarının payı artacaktır. Bu durum döviz giderlerini artıracağından ödemeler bilançosunun açığını da artıracaktır.