Avrupa’da Halkla İlişkiler

Avrupa Birliğinin oluşumuyla sınırlar bir anlamda kalksa da sosyal, politik, ekonomik ve özellikle kültürel bağlamda toplumsal farklılıklar halkla ilişkilerin uygulama alanı, tanımı, isimlendirilmesi açısından ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir.

Halkla İlişkiler Sempozyumu'nda Delphi Çalışması beş konu üzerinde tartışılmıştır. Avrupa ülkelerinde alanının isimlendirilmesi; iletişim ve ilişki üzerinde tartışmalar; ayrı bir araştırma alanı olarak halkla ilişkiler; halkla ilişkiler alanının parametreleri; alanın tanımlanması

1. Proje : Delphi Araştırma Projesi: Delphi araştırması sonuçlarına göre Avrupa’da tek bir tanımın yeterli olmayacağı, tanımlama yaparken merkezi kavramlara, ortak özellikler ve parametrelere odaklanmak gerektiğine yönelik görüşler ortaya çıkmıştır. Araştırmalar yansıtıcı, yönetsel, operasyonel ve eğitsel yönetici rolü üzerinde durmaktadır

2. Proje: Avrupa’da Halkla İlişkiler Projesi: Halkla ilişkilerin uygulama biçimini etkileyen kültürel, toplumsal ve politik sistemlerin Avrupa ülkelerinde uygulamaları nasıl etkilediğine yönelik bir çalışmadır. Delphi çalışmasına göre daha derinlemesine bir projedir. Türkiye dâhil 27 ülkenin katıldığı projede (Avrupa’da toplam 43 ülkenin bulunduğu, geriye kalan 16 ülkeden davete rağmen uzman seviyede katılımın olmadığı ) ülkelerin birçoğunda profesyonel kurumların olmadığı ortaya çıkmıştır.

Avrupa’da halkla ilişkiler Orta ve Doğu Avrupa’da halkla ilişkiler ve Batı Avrupa’da halkla ilişkiler şeklinde iki grupta ele alınmıştır. Orta ve Doğu Avrupa'da Halkla ilişkiler Gelişiminin Nedenleri şunlardır: Komünizmden demokrasiye geçişin etkileri; Geçiş süreci sonrasında birçok ABD ve Batı şirketlerinin bölgeye gelişi yeni kurumsal kültür ve yönetim süreçlerini beraberinde getirmesi; Slovakya, Rusya ve Romanya gibi ülkelerde katı hiyerarşik örgüt yapıları varlığını devam ettirmesi; Estonya, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da örgütsel yapılar oldukça demokratikleşmesi; Demokratikleşmiş örgüt yapılarının olduğu ülkelerde sivil toplum örgütleri, özel danışmanlık şirketleri, iletişim araçlarının kullanımının yaygınlaşması; Yukarıdaki söz konusu ayrıntılara yönelik olarak, ekonomik ve sosyal gerekçelerle halkla ilişkiler çalışmaları başlatılması; Geçiş döneminin getirdiği sıkıntılara rağmen Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde halkla ilişkilerin geçmişin olumsuz ekonomik ve siyasi izlerinden kurtulmak ve güvenilir ve saygın bir pozisyon kazanmak için çalışması; Yerelden genele açılmak, finansal, ticari, lojistik ve turizm alanlarında dış dünyanın ilgisini çekmek, kimlik ve itibar kazanmak için yoğun çaba göstermeleri; Özellikle Orta Avrupa’da mesleki deneyim ve profesyonelleşmenin gelişmesi, Batılı halkla ilişkiler danışmanlarının bu ülkelere gelişini ve dolayısıyla bölgedeki halkla ilişkiler uygulamalarının sağlık, enerji, tüketici ilişkilerinin gelişme göstermesini sağlaması şeklinde sıralanabilir. Kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı ise emekleme dönemindedir.

Batı Avrupa ülkelerinde ortak bir halkla ilişkiler tanımı yoktur. İletişim tarafının mı yoksa ilişkiler yanının mı tercih edileceği hâlâ bir tartışma konusudur. Sürekli evrilen sosyal değerlerin ve standartların kurumlara yansıması ve kurumların verdiği yansıtıcı yönü, ilişkilerin geliştirilmesi ve idaresi ile stratejik iletişimin ön plana çıktığı yönetsel cephesi ile uygulayıcıların yetiştirilmesini kapsayan operasyonel ve eğitsel yönleri Delphi çalışması sonrası kabul edilen halkla ilişkiler kavramlarıdır.