Uluslararası Halkla İlişkiler ve Kamuoyu Oluşturma

Kamuoyu Kavramının Tarihsel Gelişimi

Kamuoyu belli bir zamanda, belli bir konu üzerine olan kolektif düşünceleri ifade etmektedir. Toplumda birden fazla grup yani kamu mevcuttur. Dolayısıyla kamuoyu, toplumdaki görüş gruplarının toplamıdır. Toplumdaki hâkim kanaatin belirlenmesinde, bir düşüncenin kamuoyu olarak değerlendirilmesinde rol oynayan iki unsur söz konusudur: çoğunluk ve yoğunluk.

Kamuoyu kavramının kökenleri tarihsel olarak Antik Yunan'a kadar uzanmaktadır. Antik Yunan’da polisle ilgili kararların agoralarda özgür yurttaşlar tarafından tartışılması ve oylanması, kamunun isteklerinin dikkate alındığının ve kamu düşüncesine başvurulduğunun göstergesidir. Roma döneminde senato tutanaklarının halka açılması ve halkın onayının alınması, sınırları genişleyen bu imparatorluğun site yönetiminde kamu desteğine verdiği önemi göstermektedir.

15. yüzyıla gelindiğinde Batı düşüncesine yön veren Rönesans ve Reform hareketleri, bireyleri siyasal ve dinsel sistemler üzerine düşünmeye itmiş, Machiavelli, Shakespeare gibi isimlerin fikirlerinin de etkisiyle kamuoyu olgusu yeniden önem kazanmıştır.

17. ve 18. yüzyıllarda, bireysel hak ve hürriyetlere dair düzenlemeler, şehirleşmenin ve nüfusun artması, matbaanın icadıyla birlikte eğitimin yaygınlaşması ve okuma -yazma oranının yükselmesi, haberleşme araçlarının ve posta hizmetinin yaygınlaşması gibi değişimlere bağlı olarak toplumda hâkim olan kanaatlerin idari ve sosyal hayattaki gücü daha fazla konuşulur olmuştur.

Kamuoyu sözcüğünün bir kavram olarak batı literatürüne geçmesi ise Jean Jacques Rousseau iledir.

Amerika’da seçim sonuçlarına dair öngörüde bulunmak amacıyla yapılan çalışmalar, erken kamuoyu araştırmaları örnekleridir. Ancak bu araştırmalarda egemen olan fikirsel akım rasyonalizmdir (akılcılık) ve buna göre kamuoyu rasyonel düşünen insanların kanaatlerinden oluşmaktadır.

20. yüzyılda savaş araştırmaları kapsamında yapılan psikolojik, sosyal, siyasal, antropolojik çalışmalar ile propaganda araştırmaları, kamuoyu araştırmalarında gelişme yaşanmasını sağlamış, böylece 19. yüzyılın eleştiri alan klasik yaklaşımı yerini modern teorilere bırakmıştır.

Kamuoyu Teorileri

Propaganda faaliyetleri, II. Dünya Savaşı döneminde hız kazanmış, kamuoyu araştırmalarının yerini almıştır. Bu dönemde kamuoyu kavramına ilişkin araştırmalar üç temel kuram etrafında şekillenmektedir:

Etkili Çoğunluk Kuramı: Lawrence Lowel tarafından ortaya atılan bu kurama göre toplumdaki bütün üyelerin aynı fikri paylaşması mümkün değildir ve kamuoyu çoğunluk tarafından kabul edilen görüşü ifade eder.

İktidar Kuramı: Siyasal iktidar ile bireylerin kanaatleri arasında yakın bir ilişkinin olduğu fikrini ileri süren Laswell’e göre siyasal erki elinde bulunduran seçkinler toplumsal algıyı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışırlar.

Sosyolojik Kuram: Bir gruba dâhil olan üyelerin farklı düşünceleri vardır ancak bu fikirler sabit değildir. Dolayısıyla grup üyeleriyle yapılan tartışmalar neticesinde değişebilir.

Kamuoyunun Oluşumunda Etkili Olan Unsurlar

Psikolojik etmenler: Deneyimler, kişisel algılamalar, psikolojik durum, kişilik, içgüdüler, izlenimler gibi değişkenlere bağlı olarak geliştirilen düşünme ve davranma biçimlerinin, bireyin tutum ve kanaatleri üzerinde etkisi vardır.

Sosyal çevre: Kamuoyu oluşturmada etkili olan bir diğer unsur, aile, okul, iş ve meslek grupları, arkadaş grupları, kültürel, ekonomik, siyasal yapı gibi birçok bileşenden oluşan sosyal çevredir.

Yüz yüze temaslar ve kanaat önderleri: Konu hakkında fazla bilgi sahibi olmayan bireyler, toplumda veya grupta baskın olan ya da statüye sahip olan kişilerin aktarımlarına güven duyarlar. “Kanaat önderleri” olarak adlandırılan bu kişiler -doğru veya yanlış -fikirlerini naklederek belli görüşlerin benimsenmesini sağlarlar.

Kitle iletişim araçları: Medya hem yeni meseleler hakkında kamuoyu oluşturma hem de toplumda var olan kanaat ve tutumları değiştirme, yönlendirme, pekiştirme gücüne sahiptir.

Medyanın Kamuoyu Oluşturma Sürecine Yönelik Yaklaşımlar

Gündem koyma ve saptama: McCombs ve Shaw tarafından 1972 yılında ortaya konulan bu yaklaşıma göre kitle iletişim araçları bazı konuları göz ardı ederek bazı konuları da gündeme taşıyarak kamuoyunun oluşma sürecine etki ederler.

Bağımlılık: Ball-Rokeach ve Fleur tarafından geliştirilen bu yaklaşıma göre toplumsal yapıdaki değişmeler bireylerin medya aracılığı ile bilgi sahibi olma eğilimlerini artırır.

Suskunluk sarmalı: Kamuoyunu toplumsal denetim unsuru olarak ele alan Elisabeth Noelle -Neumann, “suskunluk sarmalı” modelini geliştirmiştir. Bu modele göre bireyler toplumdan dışlanma korkusu ile toplum tarafından kabul görmeyen davranışlardan kaçınır.

Bilgi gediği: Bilgi teknolojilerine sahip olanlar ile toplumun yüksek sosyoekonomik katmanları arasında zamansal, niteliksel ve niceliksel açıdan fark bulunur.

Devletin ideolojik aygıtları: Louis Althusser’in ortaya koyduğu bu yaklaşıma göre Devlet, toplumsal kontrolü ikna ve fiziki baskı olmak üzere iki biçimde sağlar.

Hegemonya ve rıza: Antonio Gramsci, yönetimin toplumun rızasını alma biçimini hegemonya kavramıyla açıklamaktadır. Althusser’in kullandığı ideoloji kavramı zora dayalıyken hegemonya rızaya dayalıdır.

Uluslararası Halkla İlişkiler ve Kamuoyu İlişkisi

Uluslararası halkla ilişkiler, bir hükûmetin, bir organizasyonun, bir kurumun vb. başka uluslardaki gruplarla kurduğu planlı ve örgütlü ilişkidir. Kamuoyu oluşturma sürecinde kamusal ve özel olmak üzere başlıca iki aktör türünden bahsedilebilir. Özel aktörler de işletmeler, çok uluslu şirketler gibi kâr amaçlı sistemler ve dernekler, örgütler gibi kâr amacı gütmeyen sistemler olarak ayrılır. Uluslararası arenada kamuoyu oluşturma sürecinde karşılaşılan güçlükler şöyle özetlenebilir:

Toplumların değerleri, yerleşik tutum ve kanaatleri, dinî inançlar, normlar, tabular, kutsal değerler, eğitim düzeyi, okuryazarlık seviyesi, teknolojik altyapı ve imkânlar, dil, anlama, kavramsallaştırma ve anlamlandırma farklılıkları, hukuki ortam, yasal düzenlemeler, siyasi koşullar, yönetim şekli ve ideolojiler, sosyal yapı, sosyal organizasyonlar, örgütler, dernekler, baskı grupları