Bankaların Uluslararasılaşması

Bu ünitede bankaların uluslararasılaşma süreci ve bankaların ulsulararasılaşmasına yol açan özel ve genel faktörler, konuları ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

Uluslararası bankacılığın doğuşu ve gelişimiyle uluslararası işletmeciliğin yaygınlaşması arasında çok yakın bir ilişki vardır. Her iki olgu da II. Dünya Savaşı sonrası döneme ve özellikle de 1960’lı yıllara rastlamaktadır.

1960’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bankalarının, uluslararası finansal piyasalarda bir atılım yapmasında, Doların uluslararası para olması etkili olmuştur. Ayrıca çokuluslu ABD firmalarının dış ülkelerdeki yatırımlarındaki artışın da etkisi olduğu söylenebilir.

1973 yılı sonunda petrol fiyatlarında meydana gelen dört kat artış, petrol üreten ülkelerin önemli dış ödemelerini fazlasıyla karşılamalarına imkân yaratmıştır. Bu durum uluslararası finans piyasalarında petro-dolarları kendilerine çekmeye yönelik rekabetin başlamasına neden olmuştur. Bu durum Paris, Frankfurt, Caraib, Uzak Doğu gibi piyasalarda önemli gelişmeler oluşumuna yol açmıştır.

1980’li yıllardan itibaren küreselleşme olgusunun ivme kazanması, bankaların uluslararasılaşmasında bir başka önemli etkendir. 1980’li yılların sonlarına kadar, uluslararası finansal sistemin ulaştığı gelişme, literatürde çoğunlukla küreselleşme olgusu ile ifade edilmektedir. Bu durum karşısında uluslararası bankaların kendi ülkelerinde ilk yeni ürünleri ortaya çıkmaya başlamıştır.

Ayrıca bu yıllarda senet piyasalarından sağlanan finansman, banka kredileriyle finansmanla büyük bir rekabet içine girmiştir. Özellikle senet piyasasının finansal araçlarını farklılaştırması bankaları zorlamıştır. Böylece özel finansal sistemin yapısı zenginleşmiş ve farklılaşmıştır.

Artan rekabet, çokuluslu şirket etkinliğinin hızlı artışı, finansal küreselleşme, finansal serbestleşme, ekonomik entegrasyonlar, özelleştirme ve bankaların kurumsal yönetime verdikleri önem ve özellikle hizmet maliyetlerindeki azalışların 2000’li yıllara damgasını vurduğunu görmekteyiz.

Bankaların uluslararasılaşma sürecinde genelde üç aşamanın olduğu; bunların sırasıyla yerel bankacılık, uluslararası bankacılık ve evrensel (Dünya) bankacılık aşamaları olduğu vurgusu dikkat çekmiştir.

İkinci başlık atında bankaların uluslararasılaşmasında etkili olan faktörlerden özel ve genel faktörler ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

Özel faktörlerden içsel piyasalarda meydan gelen maliyet düşüşleri, dış ülkelerdeki vergi ve teşvik avantajlarından yararlanma , müşteri portföyünü genişletme, kârın maksimizasyonu, artan rekabet dolayısıyla rakipler karşısında pazar payını koruma isteği gibi bankalara dönük direkt etkenlerin ön plana çıktığı görülmektedir.

Genel faktörlere bakıldığında ise ekonomik , siyasal, sosyal ve finansal küreselleşme ve buna bağlı olarak finansal serbestleşme , çokuluslu şirketlerin etkinliğinin artması, ekonomik entegrasyonlar ve özelleştirmenin sonuçlarının bankaların uluslarası boyutta faaliyete geçme süreçlerine etkili olduğu görülmektedir.

Finans piyasalarının küreselleşmesi birkaç faktörün etkisiyle oluşmuştur. Bu faktörler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

Doların 1973’teki devalüasyonu sonucu kurların dalgalanmaya bırakılması,

Lider konumundaki gelişmiş ülkelerin finans piyasalarının çeşitli kontrol ve sınıflandırmalardan arındırılması ve finans piyasalarının uluslararası rekabete açılmaları,

IMF ve DB’nin önderliğinde, ülkelerin finans piyasalarında rekabet avantajı elde etmeleri için ulusal modernizasyon projelerini devreye koymaları,

Enformasyon teknolojilerindeki gelişme ile birlikte finansal işlemlerin uluslararası boyutta artışı, zaman ve mekânı yakınlaştırması, maliyetlerin azalması,

Yeni gelişen finansal enstrümanların (future, opsiyon, swap vb.) ödünç alanlarla ödünç verenler için faiz oranları ve kurlardaki dalgalanmaların getirdiği riskten korunma olanağı sağlaması, dolayısıyla büyük ve riskli finansal yatırımları teşvik etmesi,

*“Boğa Piyasası”, yükselme eğiliminde olan piyasalar, “Ayı Piyasası” ise düşme eğiliminde olan piyasalar için kullanılan terimlerdir.

Gelişmekte olan ülke piyasalarındaki getiri oranlarının yüksekliği ve ayrıca bu ülkelerin artan cari ve bütçe açıklarını yabancı tasarruflarla kapatma istekleri, Uluslararası Yerleşim Bankası (Bank of International Settelement) ve AB’nin girişimiyle finansal hizmet piyasalarının düzenlenmesi konusunda bir çatı kurulması,

Yüksek ekonomik büyüme, yüksek tasarruf ve yüksek reel faizler nedeniyle 1980’lerde varlık piyasalarında uzun dönem “boğa”* etkisinin ortaya çıkması,

1980’li yıllarda ABD’nin dış ödemelerindeki açıklar, doların değerindeki düşüşler ve Japon mali piyasalarındaki hızlı gelişmeler.