Türkiye’de Değişimin Yapısal Ögesi Olarak Siyaset

Türkiye'de siyaset toplumsal değişme sürecinde belirleyici bir role sahiptir. Bu özellik Osmanlıdan Cumhuriyet'e devam süregelmektedir.

Siyasetin belirleyiciliği devlet -toplum ilişkisinde kendini göstermektedir. Devlet ve toplum arasında var olan kopukluk, Doğu toplum geleneğinde mevcuttur. Devlet, toplum katında kutsal bir niteliğe sahiptir. Toplumsal değişmede devletin öncü rolü de bu özellikten kaynaklanmaktadır.

Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde siyasal çekişmenin gerçekleştiği yer, devlet kapısı olmuştur. Batıcı siyasetin kadroları hem eski yönetim kadroları hem de kendi aralarında rekabet içinde olmuşlardır.

Ordu, Batıcı siyaset sonrasında ortaya çıkan en önemli siyasal aktörlerden birisidir. 31 Mart Vakası, 27 Mayıs 1960 müdahalesi, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 müdahalesi siyasal yaşamda birer dönüm noktası olmuştur.

Türk siyasal yaşamının dönüşümünde laiklik ilkesinin belirleyici bir özelliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Dış dinamikler (Batı ile ilişkiler) Türk siyasal yaşamına yön vermede etkili olmuş süreçlerdir.

1950 sonrasında çok partili sisteme geçilmesi, siyaset dışı kalmış toplum kesimlerinin seçimler yoluyla siyasete dâhil olma sürecini başlatmıştır.

1960 sonrasında Türk siyasal yaşamındaki en önemli farklılaşma, sol siyasi yapılanmaların gençlik arasında yaygınlık kazanmasıdır. Aynı yıllarda Türk siyasal yaşamında etkili olacak İslami ve milliyetçi sağ düşüncelerde siyasal yaşamı etkilemeye başlamıştır.

12 Eylül Askerî müdahalesi 1980 sonrasında Türk siyasal yaşamında yeni eğilimleri önceki eğilimlerle birleşerek devam etmesini sağlamıştır. İslami eğilimler liberal anlayışla bütünleşmiş, muhafazakâr görüşler devlet merkezli olacak şekilde yaygınlık kazanmıştır.