Sultan Alaeddin Keykubad Dönemi (1220 -1237)

Alaeddin Keykubad 1190 yılında dünyaya geldi. Şehzadeliği döneminde Tokat’ta meliklik vazifesinde bulundu. Ağabeyinin 1220 yılında ölümünden sonra Selçuklu tahtına çıkarıldı. Hükümdar olduğu sırada Moğol tehlikesi kendisini göstermeye başlamıştı.

Moğollara karşı aldığı tedbirlerin ardından Kalonoros seferine çıktı. Akdeniz sahilinde olup Kyr Vart isimli bir Hıristiyan’ın idaresi altında olan bu güzel şehri fethetti ve adını Alaiye olarak değiştirdi.

Kalonoros’un ardından yine Akdeniz sahilindeki bir başka kale olan Alara’yı da fetheden Alaeddin Keykubad, daha önceki dönemlerde taht adayı olarak kendisine düşmanlık edip ağabeyini destekleyen Selçuklu beyleri ile sorunlar yaşadı. Kendisini tahttan indirmek için planlar yapan birçok bey ile mücadele etti ve her birini saf dışı bırakarak devlet yönetimindeki gücünü pekiştirerek otoritesini güçlendirdi.

Çukurova bölgesinde asayiş sorunlarının ortaya çıkmasına ve ticaretin aksamasına neden olan Ermenilerle mücadele etti. 1225 yılında onlar üzerine sefere çıktı ve kendileri ile tabiyet anlaşması yaparak onları Selçuklulara tabi hale getirdi.

Artuklular ve Eyyubi emirlikleri ile de mücadele etti. 1226 yılında Artuklu hükümdarı Mesud’un ülkesine bir sefer düzenledi. Bu yılın yaz aylarında daha önce Artuklulara ait birçok şehir ve kasaba Selçukluların eline geçti.

1227 yılında Eyyubi hükümdarı Melik Adil ile yakın ilişkiler kurdu ve kızı Gaziye Hatun ile evlendi.

Anadolu bölgesinde Erzincan’daki Mengüceklerle ve Erzurum’daki bizzat kendi amcasının oğlu olan Cihanşah ile hâkimiyet mücadelesine girdi. Celaleddin Mengüberti ile birlikte hareket eden bu emirleri Selçuklu kontrolü altında tutmak için çaba gösterdi.

Samsun ve Sinop limanlarına saldıran Trabzon Rumları ile de ilişkileri oldu. Onlarla mücadele için görevlendirdiği Kastamonu uç beyi Hüsameddin Çoban denizin öte yanına geçip Suğdak’ı ele geçirmek de dâhil olmak üzere birçok başarılara imza attı. 1228 yılında bizzat Trabzon üzerine başarısız bir sefer düzenledi.

Erzincan’daki Mengücekli hâkimiyetine son verip Erzurum hâkimi Cihanşah’ın tabiiyetini kabul ettiği Doğu Anadolu seferinin dönüşünde Sivas’ta Eyyubi melikesi olan hanımı Gaziye Hatun’dan doğan küçük oğlu Şehzade İzzeddin Kılıçarslan’ı veliaht tayin ederek beylerinden onun için biat aldı. Bu durum büyük oğlu Gıyaseddin Keykavus’un hoşuna gitmedi.

Harezmşahlar Devleti’ni ayağa kaldıran Celaleddin Mengüberti kısa süre içerisinde Batı İran, Kafkasya ve Anadolu’nun bir bölümünde hâkimiyeti tesis etmişti. Anadolu coğrafyasına hâkim olmak, İslam dünyasının en büyük hükümdarı haline gelmek istiyordu. Erzurum hâkimi Cihanşah’ı kendisi ile birlikte hareket etmeye ikna etti, Ahlat’ı birkaç kez kuşattıktan sonra ele geçirdi. Alaeddin Keykubad ile önce siyaseten daha sonra ise askeri olarak karşı karşıya geldiler.

Sivas yakınlarındaki Yassıçemen’de 10 Ağustos 1230’da meydana gelen savaş Selçuklu Sultanı’nın mutlak zaferi ile neticelendi. Yassıçemen’de kazanılan zaferle Selçuklular artık Moğollar ile komşu haline geldiler.

1231 yılında kendilerinden kaçan Celaleddin Harezmşah’ı takip ederek Anadolu’ya giren Moğollar, Doğu Anadolu’daki birçok şehri istila ettiler. Bargiri, Erciş, Ahlat, Bitlis, Erzen, Siirt, Silvan, Diyarbakır, Mardin, Tanza, Harput ve Sincar başta olmak üzere bölgedeki birçok şehir ve kaleyi tahrip edip yağmaladılar .

1232 yılında Moğolların Sivas yakınlarına kadar gelmeleri üzerine Alaeddin Keykubad harekete geçti. Kemaleddin Kamyar ve Mübarizeddin Çavlı komutasındaki Selçuklu birlikleri Moğolları teşvik ettikleri değerlendirilen Gürcüler üzerine bir sefer düzenlediler. Sefer sonucunda Gürcü Kraliçesi Rosudan ile bir anlaşma imzalandı.

Sultan 1232 yılında Moğol Hanı Ödegey’e elçiler göndererek onunla diplomatik ilişkiler kurmak istedi. Fakat Han, Sultan Alaeddin’in bizzat huzuruna gelerek itaatini arz etmesini istiyordu.

Kemaleddin Kamyar, Van gölü kıyısında kurduğu karargâhtan Bitlis, Van, Vastan, Adilcevaz ve Sürmari başta olmak üzere bölgedeki şehirlere askerler sevk ederek buralarda tamirat ve tadilat işlemleri yaptırdı.

Kemaleddin’in ardından aynı bölgeye gönderilen Sinaneddin Kaymaz onun kaldığı yerden tahkimat faaliyetlerine devam etti. Sultan Alaeddin Keykubad böylece olası Moğol saldırılarına karşı ülkesinin doğu sınırında bir güvenlik duvarı meydana getirdi.

Selçuklular tarafından Doğu Anadolu’da yürütülen faaliyetler, daha önce buraya hâkim olan Eyyubilerin hoşuna gitmiyordu. Eyyubi melikleri, Melik Kamil önderliğinde bir araya gelerek Selçuklulara saldırdılar. 1234 yılında Harput yakınlarında meydana gelen savaş Selçukluların lehine sonuçlandı.

1235 yılında Eyyubilerin elinde kalan son yerleri de kontrolü altına almak üzere yeniden harekete geçen Selçuklular Urfa, Harran, Suruç, Rakka ve Siverek’i Selçuklu idaresine bağladılar. Bölgede Selçukluların kontrolüne girmeyen tek bir yer kalmıştı: Diyarbakır.

Yeni bir sefer tertip eden Melik Kamil, Selçukluların eline düşen bütün şehirleri geri almakla kalmadı, buralarda büyük katliamlara imza attı. Özellikle Duneysir ve Kızıltepe’de korkunç tahribatlar gerçekleştirmişti.

Kamil’in ülkesine dönmesinden sonra Sultan Alaeddin bölgeye yeni bir ordu sevk etti. Bu sefer Diyarbakır’ı da fethetmek istiyordu. Fakat Abbasi Halifesi araya giderek seferin sona erdirilmesi için Selçuklu hükümdarını ikna etti.

1237 yılının baharında yeni bir Diyarbakır seferi düzenlemek için Kayseri’ye gelen Sultan Alaeddin, burada Moğol elçileri ile görüşerek Moğol Hanı’na tabi olmayı kabul ettiğini bildirdi.

1237’de Kayseri’de Ramazan Bayramı kutlamaları ve Selçuklular Diyarbakır seferi için hazırlıkları devam ederken Alaeddin Keykubad beylerine ve şehirde bulunan elçilere verdiği ziyafet esnasında yemekten zehirlendi ve 1 Haziran’da vefat etti.