I. İzzeddin Keykavus Dönemi (1211 -1220)

Meliklik Dönemi ve Taht Mücadelesi

Sultan I. İzzeddin Keykavus, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in üç oğlunun en büyüğüdür. I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Konya’ya dönüp ikinci defa sultan olması üzerine büyük oğlu İzzeddin Keykavus’u Malatya meliki olarak tayin etti. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in şehadeti üzerine toplanan devlet erkânı, İzzeddin Keykavus’u tahta geçirmeye karar verdiler ve İzzeddin Keykavus 21 Temmuz 1211 tarihinde merasimle tahta çıkarıldı. Alaeddin Keykubad, müttefikleriyle Kayseri’ye gelerek ağabeyini kuşattı. Ancak müttefikleri muhasaradan ayrılınca Alaeddin Keykubad herhangi bir başarı elde edemedi.

I. İzzeddin Keykavus’un Saltanat Dönemi

Kayseri’de tahta geçtikten sonra kardeşi tarafından kuşatılarak büyük bir tehlike atlatan Sultan I. İzzeddin Keykavus daha sonra Konya’ya geldi ve tahta çıktı. Halife Nâsır Lidînillâh, Selçuklu sultanına saltanat menşuruyla birlikte hâkimiyet alameti olarak bir de fütüvvet şalvarı gönderdi. İznik imparatoru Theodoros Laskaris, tahta çıkışından dolayı Sultan’ı tebrik etti ve sulh teklif etti.

Sultan I. İzzeddin Keykavus, ordusunu Konya’da topladı ve muhasara silahlarıyla birlikte Ankara’ya gelerek şehri muhasara etti. Alaeddin Keykubad, teslim oldu. Sultan bu suretle şehre girdi ve sancağı burçlar üzerine çekildi. Alaeddin Keykubad kısa bir süre sonra Malatya yakınlarında bulunan Minşar Kalesi'ne hapsedildi.

Sinop’un Fethi (1214)

Sultan I. İzzeddin Keykavus'a göre memlekette ithalat ve ihracat ile kervan yolları ve ticaretin gelişmesi ancak Samsun ve Sinop limanlarının Selçuklu hâkimiyetinde olmasıyla sağlanabilirdi. Bundan dolayı Sultan bir an önce Karadeniz’e çıkmak için Sinop’a sefer düzenlemeliydi. O, bu amaçla Sinop’u kuşattı ve nihayetinde 2 Kasım 1214 günü saltanat sancağı şehre götürüp surlar üzerine dikildi.

Karaman - Ereğli ve Antalya’nın Fethi (1216)

Ermeniler Ulu Kışla, Ereğli ve Karaman (Larende) kalelerini işgal etmişlerdi. Sultan 1215 yılında Ermenilere karşı bir sefer yapmaya ve bu beldeleri kurtarmaya karar verdi. Nihayetinde Sultan, Sinop fethinden sonra Ermenilere karşı sefere çıktı ve Karaman, Ereğli ve Larende kasabalarını 1216 yılında kurtardı. Bu sırada Antalya’nın Hristiyan halkı, şehir idarecilerini ve bütün Türkleri öldürmüşlerdi. Sultan, Konya’nın Ruzbe ovasında otağını kuruldu ve kısa süre sonra ordusu ile Antalya’yı karadan ve denizden kuşattı. 1216 yılı Ramazan ayının ilk günü başlayan kuşatma, geceli gündüzlü sürdü ve 22 Ocak 1216 tarihinde Cuma gününe rastlayan Ramazan bayramında fetih tamamlandı.

Ermeniler Üzerine Seferleri

Sultan 1216 yılının baharında ordusuyla Maraş’a doğru hareket etti. Halep hükümdarı Melik Zahir’e ordusuyla harekete geçmesi için aynı yılın Mayıs ayında bir elçi gönderdi. Sultan, Melik Zahir’in Derbesak’dan Ermeni sınırını aşmasını ve Antakya’yı Ermenilerden birlikte almayı teklif etmişti. Uzun süreli müzakereler sonrası herhangi bir başarı elde edemeyen Sultan, ordusuyla Ceyhan vadisi boyunca ilerleyerek en muhkem Ermeni kalelerinden biri olan Çinçin Kalesi'ni kuşatmaya başladı ve Çinçin ile Haçin kalelerini fethetti. Ermeni kralı II. Leon bir elçi gönderdi ve barış talep etti. 1218 yılında barış yapıldı.

Halep Seferi

1216 yılında Halep Eyyûbî hükümdarı Melik Zahir’in vefatı üzerine yerine çocuk yaştaki oğlu Melik Aziz tahta çıkarılmıştı. Sultan, Melik Aziz’e atabeg ve Halep hâkimi olması için Eyyûbîlerin Sumeysat hâkimi Melik Efdal’i Halep melikliğine tayin etmek istiyordu. Yapılan antlaşma sonrası Sultan I. İzzeddin Keykavus, kuvvetleriyle kendisine katılan Melik Efdal ile birlikte Merzuban, Raban ve Telbâşir kalelerini ele geçirdi. Sultan, ele geçirdiği Raban’ı Melik Efdal’a teslim edince halkın memnuniyeti arttı. Melik Aziz’in atabegi olan Şehabeddin Tuğrul da Melik Eşref’e mektup yazarak Sultan I. İzzeddin Keykavus’un Halep’e doğru yürüdüğünü bildirip ondan yardım istedi. Sultan’ın henüz uzakta olduğunu öğrenen Melik Eşref, Selçuklu öncü kuvvetine saldırarak onları ağır bir yenilgiye uğrattı. Sultan, ordusuyla Menbiç’ten memleketine geri dönmeye karar verdi. Bundan sonra Melik Eşref’ten öç almak için hazırlıklara başladı. Bu maksatla Malatya’ya geldi fakat orada şiddetli bir hastalık (verem) baş gösterdi. Bu durum Sultan’ın harekatını engellemeye başladı. Yakalandığı hastalığının ilerlemesi karşısında yapılan tedaviler yetersiz kalmış ve Sultan, hastalıktan kurtulamayarak orada vefat etmiştir. Naaşı diğer sultanlar gibi Konya’ya değil, Sivas’ta inşa ettirdiği Darüşşifa’daki türbesine Aralık/Ocak 1220 tarihinde defnedilmiştir.