Tanzimat Döneminde Osmanlı Devleti’nde Taşra Yönetimi 1839 - 1876
Osmanlı Devleti'nde Tanzimat Dönemi olarak adlandırılan 1839 -1876 tarihleri arasında kapsamlı reformlar hayata geçirilmiştir.
Söz konusu reformların önemli bir kısmı taşrayı ilgilendiriyordu. Neredeyse iki asırdan beri ayan adı verilen güçlü hanedanların eyaletleri kontrol altına alması, ticaret devrimi ile yabancıların daha çok Osmanlı şehirlerine gelmeye başlaması ve milliyetçi isyanlar taşradaki devlet otoritesini ciddi bir şekilde sarsmıştı.
Vilayet Öncesi Mülki Reformlar
Muhassıllık Meclisleri
Tanzimat Fermanı'nda sert bir şekilde eleştirilen ayanların vergi yetkilerini budamak için taşraya muhassıl adı verilen vergi memurları atanmıştır.
Sadece ayanların değil valilerin de mali yetkilerini sınırlayacak bu adımla eyalet merkezi ve sancaklarda meclisler kurulmuştur.
Söz konusu meclislerle gelen en önemli yenilik halka temsil yetkisinin verilmiş olmasıydı.
Devletin taşradaki zayıflığı muhassılların başarısını gölgelemiş, vergi hasılatı önceki yılları dahi aratacak ölçüde düşmüştür.
Ertesi yıl muhassılık uygulamasına son verilmişse de meclisler vali ve kaymakamların sorumluluğuna bırakılarak devam ettirilmiştir.
Kaza İdaresinin Oluşturulması
Mülki ünitelerin küçültülerek devlet otoritesinin artırılması anlayışının tipik yansıması, daha önce salt adli bir yönetim bölgesi olarak kabul edilen kazaların sancak/livanın bir alt birimi olarak örgütlenmesi olmuştur.
Kaza müdürlerinin yöre insanından seçim usulüyle gelmesi kararlaştırılmasına rağmen hayata geçirilmemesi Babıali'deki endişelerle açıklanabilir.
1849 Talimatnamesi
Düzenlemeyle eyalet merkezindeki büyük meclisin adı "Eyalet Meclisi", sancak merkezlerindeki muhassıllığın kaldırılması üzerine oluşturulan küçük meclislerin adı ise "Sancak Meclisi" olarak değiştirilmiştir.
Talimatname ile meclislere yönetim, yargı, denetleme, sağlık, bayındırlık, eğitim -öğretim alanlarında görev ve sorumluluk verildi.
Meclis, valinin karşısında alternatif bir icra organı hâline getirilmiş, böylece taşra yönetiminde üstünlüğü sağlanmıştır.
1852 Fermanı
Eyalet meclislerinin kendilerinden bekleneni verememesi üzerine valilerin yetkileri yeniden artırılmıştır.
Bu çerçevede; taşra meclislerinin mali, askerî ve idari bütün yetkileri tekrar valilerin kontrolü altına girmiştir.
1852 düzenlemeleri ile artık taşrada her türlü sorumluluk valiye verilmiş hatta muhassıl, kaymakam, müdür gibi diğer mülki amirlerden valinin maiyet memurları olarak söz edilmeye başlanmıştır.
1858 Talimatnamesi
Kırım Savaşı ile başlayan dış sorunlara imparatorluk içerisinde artan milliyetçi dalganın eklenmesi, 1852 Nizamnamesi tadilatını zorunlu kıldı.
Talimatname ile ülke; eyalet, liva, kaza ve köylere ayrılmıştır.
Eyaletin yönetimi valilere, merkeze bağlı müstakil livaların yönetimi mutasarrıflara, bir eyalete bağlı livaların yönetimi kaymakamlara, kazaların yönetimi de müdürlere bırakılmıştır.
İdari meclislerin işlevi istişareyle sınırlandırılmıştır.
1864 Vilayet Nizamnamesi
Lübnan krizi ve 1858 Nizamnamesi uygulamalarında karşılaşılan yetersizlikler daha kapsamlı çalışmaların yapılmasına neden olmuştur.
Vilayet sistemi yani mülki ünitelerin küçültülmesi ve personel sayısının artırılması, en başta belirtilen kaygılar neticesinde 1864'te hayata geçirildi.
Ülke; yukarıdan aşağıya doğru vilâyet, sancak, kaza ve köy olmak üzere yeni idari birimlere ayrılmıştır.
Valiye tanınan haklar yeni nizamnamede fazlalaştırılmıştı.
Meclis -i İdare ve Meclis -i Umûmiye -i Vilayet, temsil ilkesinin karşılığı olan ve geçmişi Muhassıllık Meclisleri'ne kadar çekilebilecek organların yapısı, detaylı maddelerle bir kere daha gözden geçirilmiştir.
1871 Vilayet Nizamnamesi
1871’deki yeni kanunun temel özelliği 1864 nizamnamesinin bazı belirsizliklerini gidermekti.
Valiye vilayetindeki askeri birlikler üzerinde olduğu kadar alt birimlerindeki memurlar üzerinde de öncekinden bile geniş yetkiler tanınmıştı.
Taksimata nahiye de eklenerek ünite sayısı beşe çıkarılmıştır.
Tanzimat Belediyeciliği
13 Haziran 1855 tarihinde yayınlanan Şehremaneti Nizamnamesi, Türkiye'de modern belediyeciliğin başlangıcıdır.
Belediye başkanı anlamına gelen şehremini ve belediye meclisi anlamına gelen şehremaneti meclisinin üyeleri padişah onayıyla atanır.
Belediyenin bütçesi de yine hükümet tarafından belirlenir.
Dolayısıyla halkın değil devletin iradesi ilk dönem belediye etkinliklerini belirlemiştir.