Reformlar Dönemi’nde Osmanlı Devleti’nde Yönetim

Osmanlı Devleti'nde ıslahatlar her dönemde yapılıyordu. Devletin bozulduğuna dair kanının yerleşmesiyle Osmanlılar, iki yüzyıl boyunca modern manadaki reform dönemine ışık tutacak ancak kalıcı çözümler getirmeyecek olan ıslahat hareketlerine giriştiler. 17. yüzyılda Türk veya Türk kökenli paşalar ile padişahlar, devletin ve kendilerinin otoritelerini pekiştirmeye çalıştılar. 18. yüzyılda ise başta askerî alanda olmak üzere modern olmayan ancak nitelikli okullar açıldı; zeki, iş bilir ve yenilikçi paşalar yönetime getirildi ve Avrupa ile temas kaybedilmedi. Oradan gelen kişilerle modernleşme sağlanmaya çalışıldı.

III. Selim Dönemi'nde Osmanlı Devleti'nde Yönetim (1789-1807)

III. Selim dönemi yenilikleri Nizam -ı Cedit devri olarak adlandırılır. Bu isim dar manada askerî reformları temsil ederken diğer yandan devrin diğer tüm yenilikleriyle özdeşleşmiştir. Bu devrin oluşmasını etkileyen faktörler arasında; Sultan'ın meşveret meclislerine önem vermesi, Fransa kralı ile mektuplaşmaları, devlet adamlarının Sultan'a raporlar sunması ve en önemlisi olarak Ebubekir Ratib Efendi'nin Viyana'dan getirdiği sefaretnamesi bulunmaktadır. Nizam -ı Cedit adıyla kurulan yeni ordu, o ordunun ve diğer askerî masrafların karşılanması için oluşturulan İrad -ı Cedid isimli hazine (1793), ordunun subay ihtiyacını karşılamak için Avrupai tarzda bir kara harp okulu formatında açılan Mühendishane -i Berri Hümayun (1795), ordunun ve halkın zahire ihtiyacının karşılanması amacıyla ihdas edilen Zahire Nezareti (1793) ve donanmanın ıslahı için 1804 senesinde Nizam -ı Donanmayı Hümayun adıyla yayınlanan bir kanunname, Nizam -ı Cedid programı kapsamında atılan dikkat çekici adımlardı. Ayrıca III. Selim taşra teşkilatında da önemli değişikliklere imza atmıştır. Anadolu ve Rumeli'yi 28 idari bölgeye ayırarak valilerin görev tanımlamaları ve sorumluluklarını çıkardığı kanunlarla yenilemişti. Nihayet Avrupa'da daimî elçiliklerin bu dönemde kurulmuş olması da özelde diplomasi ve genelde Osmanlı idare tarihinde ayrı bir yere sahip gelişmeler arasındadır.

II. Mahmud Dönemi'nde Osmanlı Devleti'nde Yönetim (1808-1839)

Sultan Mahmud'un öncülünden devraldığı ilk iki sorun devam eden Rus harbi ve ayanlar meselesiydi. Alemdar Mustafa Paşa'nın etkisiyle ayanlar ile Sened -i İttifak imzalanmıştı. Ancak Alemdar'ın ölümü ile belge tarihe karıştığı gibi ayanlık da bir daha baş göstermemek üzere ezilmişti. Gelişmelerin önünü tıkayan en büyük engelin yani Yeniçerilerin 1826'da ortadan kaldırılmalarının ardından işlevselliğini yitirmiş müesseseler danışma kurulları ve özellikle de nazırlıklar çatısı altında ya birleştirildiler ya da yeniden organize edildiler. Sultan Mahmud döneminde bu vesileyle birçok eski kurum yeni isimler altında faaliyetlerine devam ettiler.

Yeni oluşturulan bu meclisler, arasından en önemlisi belki de yeni nazırların bir araya geldikleri ve modern manada bir kabine işlevinden uzak olan ancak o dönemde bir kabine görüntüsü veren Meclis -i Vükela oldu. Muhtarlıklar gibi yeni görevler oluşturuldu. Memurların hem görev -yetki -sorumluluk alanları hem de hakları iyileştirildi. Bu dönemde ayrıca III. Selim tarafından görevlendirilip lisani ve diplomatik deneyim eksikliklerinden dolayı İstanbul’a geri çağrılmak zorunda kalınan daimî elçiler 13 yıllık bir kesinti devresinin ardından yeniden belli başlı Avrupa başkentlerine gönderildiler. Alınan tedbirler sayesinde de günümüze kadar uzanan süreçte bir daha benzer kesinti devreleri yaşanmadı.