Kurumlar Vergisinin Konusu , Mükellefleri , Muafiyet ve İstisnalar

Kurumlar vergisinin konusu kurum kazançlarıdır. Kurum kazançları da GVK’nın 2’nci maddesinde sayılan ve gelir vergisinin konusuna giren 7 gelir unsurundan oluşmaktadır. Bu gelir unsurları; ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlardır. Kurumlar vergisi, kurumlar vergisine tabi tam mükellef kurumların kazançları ile merkezi yabancı ülkede bulunan ancak Türkiye’de şube ve acente açan dar mükellef kurumların bu şube ve acenteler aracılığıyla elde ettiği kazanç ve iratlar üzerinden alınır.

Kurumlar vergisi mükellefi olarak KVK’da sayılan kurumlardan kanuni veya iş merkezinden birisi Türkiye’de bulunanlar tam mükellef olarak kabul edilir ve bu kurumlar gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kurum kazançlarının toplamı üzerinden kurumlar vergisine tabidirler. Kurumlar vergisi mükellefi olarak KVK’da sayılan kurumlardan kanuni ve iş merkezinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar dar mükellef olarak kabul edilir ve bu kurumlar sadece Türkiye içinde elde ettikleri kazançları üzerinden kurumlar vergisine tabidirler.

KVK’da çifte (mükerrer) vergilendirmeyi önlemek amacıyla yurt içi iştirak kazançları istisnası düzenlenmiştir. Bu istisnayla istisnaya konu olan kazançlar, esas itibarıyla kazancın elde edildiği ilk kurumda kurumlar vergisine tabi tutulması nedeniyle kazancın kâr dağıtımı yoluyla intikal eden diğer kurumlarda da kurumlar vergisine tabi tutulmasının önüne geçilmek istenmiştir. Esasen iştirak kazançları istisnası, gerçek anlamda bir istisna değil, çifte vergilendirmenin önlenmesini sağlayan bir düzenlemedir. Kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının %75’lik kısmı belirli şartlar altında kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar herhangi bir şarta bağlanmaksızın kurumlar vergisinden istisnadır. Anonim şirketlerin gerek kuruluşlarında gerekse sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların, itibari değerinin üzerinde bir bedelle elden çıkarılması hâlinde oluşan kazançlar (emisyon primi kazançları) kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Kooperatiflerde kâr dağıtımı söz konusu olmadığından ortaklarla yapılan işlemlerden doğan gelir -gider farkının ortaklara iadesine risturn denilmektedir. Kurumlar vergisinden muaf olmayan veya muafiyetin şartlarını kaybeden kooperatiflerin kazancının tamamı kurumlar vergisine tabidir. Ancak, KVK bu tür kooperatiflerin risturnlarını belirli şartların gerçekleşmesi hâlinde kurumlar vergisinden istisna etmiştir. Risturn istisnasının, yalnızca ortaklarla ortaklık statüsü kapsamında yapılan işlerden kaynaklanan kazançlarla ilgili olması nedeniyle ortaklarla yapılan işlerden doğan kazançlarla, ortaklardan başka kimselerle yapılan işlerden doğan kazançların birbirinden ayrılması gerekir. Ayırma işleminde, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş hacmine oranı (Risturn İstisna Oranı) esas alınır. Burada öncelikle, ortaklarla ortaklık statüsüne göre yapılan yıllık iş hacmi belirlenir; daha sonra bu tutar, ortaklık dışındaki kişilerle yapılan iş hacmi de dâhil olmak üzere kooperatifin yıllık genel iş hacmine oranlanır.