Gayrimenkul Sermaye İratlari, Menkul Sermaye İratlari, Diğer Kazanç ve İratlar

Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesine göre kanunda belirtilen mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen gelirler gayrimenkul sermaye iradıdır. Kanunda gayrimenkul sermaye iradı elde etmesi muhtemel kişiler oldukça geniş bir çerçeve çizilerek belirlenmiştir. Buna göre mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları muhtemel gelir sahipleri arasında yer almaktadır. Görüldüğü gibi kanuna göre, kişi hangi sıfatla olursa olsun kanunda belirtilen mal ve haklardan kira geliri elde ettiğinde vergilendirme kapsamına girmektedir

Gayrimenkul sermaye iradında safi irat, gayrisafi hasılattan iradın sağlanması ve devam ettirilmesi için yapılan giderler indirildikten sonra kalan olumlu farktır. Gayrimenkul sermaye iratlarında vergiye tabi kazancın hesaplanabilmesi için gayri safi hasılattan giderlerin düşülmesi gerekmektedir. Bu konuda kanun iki usul öngörmektedir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 74. maddesine göre hakları kiraya verenler dışındaki mükellefler ya kanunda belirtilen gerçek giderlerini hasılatından düşecek ya da hasılatının %15’ini götürü gider olarak dikkate alacaktır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 73. maddesinde gayrimenkul sermaye iratları ile ilgili olarak “emsal kira bedeli esası” adını taşıyan bir vergi güvenlik önlemine yer verilmiştir. Gayrimenkul sermaye iratlarının saklanması veya olduğundan az gösterilmesi ihtimalini bertaraf etmek amacıyla getirilen bu uygulama ile bu gelir kalemi bakımından olabildiğince gerçeğe yakın bir alt sınır oluşturulmaya çalışılmıştır. Söz konusu esasa göre, gayrimenkullerin veya bu nitelikteki mal ve hakların bedelsiz olarak ya da düşük bedelle kiraya verildiği ya da başkasının kullanımına bırakıldığı iddia edildiğinde kanuna göre hesaplanan “emsal kira bedeli” nin esas alınması benimsenmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. maddesinde “menkul sermaye iradı” kavramının tanımlandığı görülmektedir. Anılan maddeye göre: “Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.”

Gelir Vergisi Kanunu’nun 76. maddesinde ilk anda menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi ihtimali bulunan bazı gelirlerin menkul sermaye iradı sayılmayacağı açıkça belirtilmiştir. Bunların başlıcaları menkul kıymetin kuponlu veya kuponsuz olarak satılması karşılığında alınan paralar; iştirak hisselerinin devir ve temliki karşılığında elde edilen bedeller; menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin tamamen veya kısmen itfa olunması karşılığında alınan paralardır.

Kanunda diğer kazanç ve iratlar, “değer artış kazançları” ve “arızi kazançlar” olmak üzere iki alt başlıkta değerlendirilmektedir. Değer artış kazançları terimi, kişinin sahip olduğu ve belirli bir süre elinde tuttuğu bir mal ya da hakkı elinden çıkarması karşılığında elde ettiği gelirleri anlatmaktadır. Arızi kazanç terimi ise sürekliği olmayan, tesadüfi olarak ya da geçici nitelikte elde edilen gelirleri ifade etmektedir. Safi değer artış kazancı, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının üzerinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur.