Farklı Kültürlerde Çocukluk Dönemindeki Geçiş Törenleri
Ritüeller bir toplumun dünya görüşü, inanç sistemi, mitolojisi ve yaşanmış deneyimleri hakkında pek çok şey içerir. Bir taraftan insanların inançlarını somutlaştırken, diğer taraftan süreklilik ve aidiyet duygusu yaratır. Ritüellerin gerçekleştirildiği yapılandırılmış ve yerleşik bir eylemler ise törenlerdir. Arnold van Gennep Geçiş Ritleri (Les rites du passage, 1960 [1909]) adlı eserinde pek çok kültüre ait farklı geçiş törenlerini bilim dünyasına tanıtan ilk isimlerdendir.
Bireyler, geçiş törenleri ile yaşamlarının bir aşamasından diğerine geçerler. Örnek olarak doğum, reşit olma, evlilik, askerlik ve hacca gitmek gibi önemli dönüm noktaları verilebilir. Geçiş törenleri, bir kişinin çocukluktan yetişkinliğe geçmesi veya belirli bir grup veya topluma kabul edilmesi gibi bir sosyal statüden diğerine geçişi işaret eder. Törenler, bireylerde kimlik duygusu yaratır, bireylerin toplumdaki rollerini ve dünyadaki yerlerini anlamalarına ve içinden geçmekte oldukları değişiklikleri kabul etmelerine yardım eder. Ayrıca kültürel gelenekleri ve inançları bir nesilden diğerine aktarır.
Geçiş törenleri üçlü bir şema kullanılarak açıklanabilir: Bireyin ya da grubun eski kimliklerinden uzaklaşarak, önceki aşamadan ya da sosyal statüden ayrılmasını temsil eden ayrılma aşaması; eski sosyal konumdan ayrılıp yeni konuma geçmeden önce belirsiz bir yer ve mekânda olunan eşiktelik aşaması; bireyin ya da grubun topluma yeni statü sahibi olarak kabul edildiği birleşme aşaması.
Geçiş törenleri, yaşamın farklı aşamalarında gerçekleşen törenlerdir. Kimi zaman medeni halin değişmesiyle ilgili törenler olabileceği gibi, kimi zaman da çocukluktan yetişkinliğe geçişi sembolize eden törenler gerçekleştirilir. Bu geçiş törenlerine erginleme töreni denir. Kültüre ve dine bağlı olarak önemli farklılıklar gösterir. Ayrıca kız ve erkek çocukların erginleme törenler de birbirinden farklılık gösterebilir. Pek çok toplumda erkek çocuklar için, bu törenlerdeki ritüellerin fiziksel meydan okuma veya cesaret testleriyle kendini gösterirken, kız çocuklar için biyolojik değişimler ön plana çıkabilir.
İngiliz Antropolog Victor Turner’ın Zambia’da gerçekleştirdiği alan çalışması, Ndembu kabilesinde kız çocuklar için düzenlenen erginleme törenlerinin geniş kitlelerce okunmasını sağlamıştır. Bu törenlerde Turner, mudyi ağacı denen bir ağacın en önemli sembol olduğunu belirtir. Turner’ın baskın sembol olarak adlandırdığı bu sembol, tüm geçiş törenlerinde görülebilen ve anlamları, tüm sembolik sistem içinde tutarlılığa sahip olan sembollerdir. Turner ikinci kategori olarak araçsal sembolleri tanımlar. Bu semboller, anlamları yalnızca diğer sembollerle ilişkili olarak ortaya çıkabilen bağlamsal sembollerdir.
Geçiş törenlerinde topluluk üyelerinin varoluşuna dair mitolojik öyküler ile varoluş destanlarının çeşitli unsurlarına rastlanır. Bu unsurlar, bir taraftan topluluğun varoluş nedeninin meşru bir zemine oturmasını sağlar, diğer taraftan bireylerin toplumsal rollerini hatırlatır. Ayrıca kültürel gelenekleri ve inançları bir nesilden diğerine aktarırken, aynı zamanda kimlik duygusu yaratarak bireylerin toplumdaki rollerini ve dünyadaki yerlerini anlamalarına yardımcı olur.