Çocuklarda Değerler Eğitimi
Değerler, toplumu oluşturan bireylerin yaşamlarına yol gösterici ilkeler olarak hizmet eden, önem düzeyleri birbirlerinden farklı olabilen, arzu edilen, toplumsal kuralların temelini oluşturan kültürel temelli ölçütlerdir.
Ülkemizde 2004 yılından itibaren planlı ve programlı olarak verilmeye başlanan, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulöncesi de dahil olmak üzere tüm okul kademelerinde ve ilgili bir çok dersin müfredatında yer alan, kazandırılması için sadece ders anlatımı değil, çeşitli etkinliklerle de desteklenen değerler eğitimi çalışmaları eğitim sistemimizde önemli bir yer tutmaktadır. Değerlerin temel özellikleri;
(1) Birleştirici olmaları,
(2) Topluma ve bireylere fayda sağlamaları,
(3) Bireylerin davranışlarını istenilen yönde yönlendirmeleri,
(4) Dinamik bir yapıda olmaları,
(5) Yeni kuşaklara sosyal rollerle aktarılmaları,
(6) Aile tarafından informal (plansız ve programsız, taklit, gözlem ve model alma yoluyla) ve eğitim kurumları tarafından formal (amaçlı, planlı ve programlı) olarak kazandırılmaları ve
(7) Kültürden kültüre ve toplumdan topluma önemlilik düzeyine göre farklılık göstermeleridir.
Değerlerin toplumsal yapı içindeki işlevleri ise şunlardır:
(1) Değerler bireylere toplumun istediği, yararlı ve önemli olarak gördüğü kültürel özellikleri kazandırmaya çalışır,
(2) Değerler sosyal davranışlara genel bir çerçeve oluşturur, böylece bireyler duygu ve düşüncelerini en etkili ve uygun şekilde nasıl sergileyebileceklerini anlayabilirler,
(3) Değerler bireylerin toplumsal rollerini seçmelerine ve bu rollerin gerektirdiği gibi davranmalarına kılavuzluk yapar,
(4) Değerler bireyleri örf, adet ve geleneklere uymaya zorlar, toplumca kabul edilmeyen davranışların neler olabileceğini gösterir,
(5) Değerler toplumda dayanışmayı güçlendirir,
(6) Değerler bireylerin herhangi bir amaca yönelmelerinde ve bunların gerçekleşmesi için planlar yapmalarında etkili olur,
(7) Değerler bireylerin içsel ve toplumsal uyumlarını sağlar. Milli Eğitim Bakanlığı’na göre; Değerler eğitimi, toplumda yaşayan bireyleri birbirine bağlayan, onların huzurlu ve mutlu olmalarını sağlayan, sosyal hayatı geliştiren, bireylere doğru yolu gösteren tüm değerlerin bireylere aktarılması sürecidir.
Çocuklara yönelik değerler eğitiminde uygulanabilecek yaklaşımlar ise;
(1) İyi önek olabilme,
(2) Ailelerin beklentilerinin yüksek olması,
(3) Mantıklı ilkeler,
(4) Değerlerle ilgili uygulamaların çocuklarla beraber gerçekleştirilmesi,
(5) Premack İlkesi Yaklaşımı/ Babaannenin Kuralları Yaklaşımı
(6) Ahlaki İkilem yaklaşımıyla değerlerin öğretimidir.
Piaget’e göre ahlak gelişimi bilişsel gelişime paralellik göstererek birbirinden farklı nitelikler taşıyan ve aşamalı bir sıra izleyen dönemler içinde ortaya çıkmaktadır. Piaget’e göre çocuklarda bilişsel gelişim dönemleri;
(1) Duyusal Motor Dönemi (0 -2 Yaş),
(2) İşlem Öncesi Dönem (2 -7 Yaş),
(3) Somut İşlemler Dönemi (7 -11 yaş) ve
(4) Soyut İşlemler Dönemidir (11 yaş ve üstü).
Benzer şekilde Kohlberg de Piaget gibi ahlak gelişiminin dönemler içinde ortaya çıktığını ve bilişsel gelişimle ilişkili olduğunu belirtmektedir. Kohlberg ahlak gelişimin üç ana düzey şeklinde sıralayarak incelemiştir. Düzeyler içinde yer alan ve aşamalı bir sıra izleyen dönemlerin her birinde yeni bir bilişsel örgütlenme, buna bağlı olarak da farklı bir yaşama bakış açısı ortaya çıkmaktadır. Dönemler içindeki ilerlemeler takvim yaşı ile birlikte bilişsel gelişim düzeyindeki gelişmelere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bunlar;
(1) Gelenek Öncesi Düzey: Bu düzeyde temel olan bireyin kendi ihtiyaçlarını giderme amaçlı davranmasıdır. Bu dönemdekiler, kendi çıkarlarını ön plana alırlar ve “kuvvetli olanlar kazanır” görüşüne sahiptirler. Bu düzeyde Dönem - 2 olarak kabul edilen aşamada ise; bireylerin bazen başkalarının da ihtiyaçlarını dikkate almaları sözkonusudur. Fakat başkalarıyla ilgilenmek de çıkar temelli yapılmaktadır. Ör. “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” özdeyişi ikinci dönemin tipik bir örneğidir. Kohlberg bu dönemi “Net çıkarcı eğilim” olarak tanımlamıştır.
(2) Geleneksel Düzey: Bu düzeye geçildiğinde geleneksel düzeydeki benmerkezci düşünce, yerini empatik düşünmeye bırakır. Bu düzeyde Dönem -3 olarak kabul edilen aşamadaki bireylerin karar vermeleri durumu olduğunda kulandıkları ölçüt grubun kabul ettiği kurallara ve beklentilere uygun davranmak olup, grubun onayını alma isteği ön plandadır. Dönem -4’ de ise bu bireylerin davranışlarının temelinde; grubun beklentileri yerine, geçerli olan toplumsal kural ve normlara uygun davranmaları yer alır.
(3) Gelenek Ötesi Düzey: Bu düzeyde her durum tüm koşullar dikkatle gözden geçirilerek değerlendirilir ve sonuca varılır. Karar verilirken toplumsal kurallar veya evrensel ahlak ilkeleri davranışların temellerini oluşturur. Dönem -5’de insan hakları gözetilerek temel alınan kural ve yasalara uygun davranma tercih edilir. Ulaşılabilecek en üst dönem olan Dönem -6’da ise, birey yazılı kural ve yasalardan tamamen bağımsız, kendi özgün ahlak kurallarına uygun olarak davranır.