Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu
Giriş
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, bütüncü, eklektik, milli ve yerli bir sosyoloji anlayışına sahiptir. Sosyoloji tarih, ahlak felsefesi, sosyalizm, folklor, aile, yöntem, ekonomi, köy, kent, din, hukuk, eğitim konuları başta olmak üzere sosyolojinin birçok alt alanında çalışmalar yapmıştır.
Yaşamı
1901 yılında Erzurum'da doğmuş, Strazburg Üniversitesi'nde doktora ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapmıştır. Uzun yıllar İş ve Düşünce adlı sosyoloji dergisini çıkarmıştır. 1972 yılında emekliye ayrılan Fındıkoğlu, 1974'de vefat etmiştir.
Sosyoloji Yaklaşımı
Anti- Marksistir. Sosyolojizm ekolünü, Yapısal -fonksiyonalist ve evrimci sosyoloji yaklaşımını benimsemiş; A. Comte, E. Durkheim, Z. Gökalp, Prens Sabahattin, M. İzzet, M. Weber, G. Kessler, C. Gide ve İbn -i Haldun gibi sosyolog ve düşünürlerden etkilenmiştir.
Fındıkoğlu'na göre, toplumlar keyfilikten, gelişi güzellikten uzak, determinist bir düzene sahiptir. Bu yanı ile pozitivist bir sosyologdur. Ancak toplumun yanında bireysel iradeyi de dikkate almaktadır.
Türk Sosyolojisinin Kaynakları
Türk sosyolojisini Osmanlı tarihçilerinin metinleriyle başlatır. Kâtip Çelebi, Naima, Koçi Bey ve Cevdet Paşa gibi tarihçi ve toplum siyasetçileri, Türklerde sosyoloji tarihinin önemli halkalarından birini oluşturur.
Tarihin kendisi, tarihçilerin yazdığı metinler ve folklor, Türk sosyolojisinin dayanması gereken ana kaynaklar arasında yer almaktadır.
Fındıkoğlu'na göre, Science Sociale'in uygulamalı sosyoloji anlayışına geçildiği takdirde, "gerçek" sosyolojik bilgiye ulaşılacak ve ülkenin sosyal özellikleri tanınarak sorunlara çözüm üretilecektir.
Kültür -Uygarlık ve Dil Konusundaki Görüşleri
Kültür ve uygarlık ayrı ayrı şeylerdir. Kültürün milli olması gerekir.
Ülke sorunlarının çözümü ve kalkınmak için Batı'nın bilim zihniyetinin alınması gerekir.
Türkiye'de düşünsel yaşamın canlanması, bilim ve felsefe geleneği nin kurulması, ülkenin her tarafındaki yeteneklerin ortaya çıkarılması için kültürde ademi merkeziyetçi bir anlayışın uygulanması gerekir.
Dili, düşünmenin ve düşünülen şeyleri ifade etmenin aleti olarak gören Fındıkoğlu, 1930'lu yıllarda yapılan dil devrimi uygulamalarına karşı çıkan bir sosyologdur. Dil, normal evrimine bırakılmalı, siyasal ve benzeri nedenlerle müdahaleye maruz kalmamalıdır.
İsimler halk ruhunun milliğini ortaya koyan göstergelerdir. Çocuklara kültürünümüzün özelliklerini taşıyan isimler verilmelidir.
Tanzimat Dönemi Üzerine Değerlendirmeler
Tanzimat dönemi her alanda yeni bir toplumsal değişmenin başlangıcı ve yeni bir dünya görüşüdür.
Tanzimat, Müslümanlığın diğer dinler karşısındaki üstünlüğü fikrini altüst etmiştir.
Sosyal Tabakalaşma, Sosyalizm, Sosyal Siyaset, Kooperatizm ve Devletçilik
Sosyal Tabakalaşma ve Sosyalizm
Fındıkoğlu, ekonomik güç, yaşam biçimi, eğitim düzeyi ve ekonomik çıkar gibi objektif ölçütler bakımından aşağı yukarı aynı durumda olan bireylerin meydana getirdiği toplulukları sosyal sınıf veya tabaka olarak tanımlar.
Parlamenter Batı sosyalizmi ile K. Marx'ın öne sürdüğü komünist sistemi tamamen birbirinden ayırmak gerekir.
Sosyal Siyaset, Kooperatizm ve Devletçilik
Komünist öğretinin yaygınlaşmasını önlemek için çalışan kesimlerin genel durumlarını iyileştirecek sosyal siyaset politikalarının desteklenmesi gerekir.
Fındıkoğlu, Türkiye'de komünizm tehlikesi karşısında sosyal siyaset politikalarının yürürlüğe konulması için mücadele veren bir sosyologdur. Buna göre, sosyal siyaset politikaları bağlamında işçiler biran önce örgütlenmelidir.
Kooperatifçilik, küçük üreticilerin bir araya gelerek ürünlerini toplu şekilde değerlendirme ve ekonomilerini iyileştirmelerini sağlayacak sosyal siyaset içerikli bir işbirliği sistemidir.
Devletçilik, ekonomik açıdan ülkenin ihtiyaçlarını gidermek adına devletin zorunlu olarak temel ihtiyaç mallarını üretmesi, dağıtması, yatırımları planlayıp koordine etmesidir.
Aile Sosyolojisi
Aile, bir takım toplumsal, hukuksal, psikolojik, ekonomik ve cinsel unsurların toplamından oluşan bir sosyal kurumdur. Bir takım toplumsal ve hukuksal unsurların toplamından oluşan aile, yapı olarak, tarihin her döneminde sosyal değişmelere bağlı olarak biçimlenmiştir.
Antroponomi, kişi isimlerinin kökenlerini, şekillerini araştıran bir bilim alanıdır.
Eğitim Sosyolojisi
Eğitim; toplumun benimsediği tutum ve davranışları bireye kazandırma sürecidir.
Çocuğun ve gencin sağlıklı bir şekilde yetişmesi için toplum, okul ve meslek çevresinin uyum içerisinde olması, birbirini tamamlayıp bütünleşmesi gerekir.
Eğitim, ülkenin ihtiyaç duyduğu her alanda nitelikli insan yetiştirmekle görevli bir kurumdur. Eğitim basamaklarını oluşturan her kademenin, alanın kendine özgü yapısal sorunları bulunmaktadır.
Öğretmenler, meslektaşlarının hukukunu korumak amacıyla dernek ve meslek birlikleri kurmalıdır.