Tanzimat'tan II. Meşrutiyete Türkiye’de Siyasal Hayat
Bu ünite üç ana dönemi Tanzimat -ı Hayriye Dönemi (1839- 1876), I. Meşrutiyet Dönemi (1876- 1878), II. Abdülhamit Dönemi (1878- 1908) kapsamaktadır.
Tanzimat -ı Hayriye Dönemi (1839- 1876)
Tanzimat, literatürde “mülki idareyi ıslah ve yeniden organize etme” anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca bu kavram düzenlemelerin yapıldığı dönemi de isimlendirmektedir. Bu dönemin başlangıcını Tanzimat Fermanının ilanı, bitişini ise I. Meşrutiyetin ilanı şeklinde sınıflandırabilmek mümkündür. Tanzimat Fermanı, Gülhane Köşkü’nde okunduğundan dolayı Gülhane Hatt -ı Hümayunu olarak da adlandırılmaktadır. Hariciye Nâzırı Mustafa Reşit Paşa, 3 Kasım 1839 günü Padişah Abdülmecit’in de izlediği üst düzey bir protokole adı geçen fermanı okumuştur. Batılı Devletler, 3 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’nı gayrimüslimlerin hakları açısından yeterli bulmamaktaydılar. 1856 Paris Konferansı öncesinde, Osmanlı Devleti’ni Çarlık Rusya’nın müdahalelerine karşı Kırım Harbi’nde korumanın bedeli ve Avrupa devletleri ailesine kabul edebilme şartı olarak Babıali’nin gayrimüslim vatandaşlarına daha kapsamlı haklar vermesini talep etmişlerdir. Bu durum üzerine Sultan Abdülmecit Dönemi'nde Islahat Fermanı (1856) ilan edilmiştir. Tanzimat -ı Hayriye döneminin en güçlü muhalif hareketi ise 1865 yılında kurulmuş olan “Yeni Osmanlılar’” cemiyetidir. Yeni Osmanlılar Cemiyeti üyeleri Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavi ve Ziya Paşa gibi düşünürlerdir. Bu grup üyeleri, Mustafa Fazıl Paşa ve Mithat Paşa gibi devlet adamlarıyla da zaman zaman irtibat içinde bulunmuşlardır ve anayasal monarşiyi desteklemişlerdir.
I. Meşrutiyet Dönemi (1876- 1878)
Hükümdarlıkla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükûmet etme biçimine Meşrutiyet denir. Bir başka ifadeyle meşrutiyet yönetimi, anayasal monarşi olarak da ifade edilebilmektedir. İlk Türk Anayasası Kanuni Esasi’nin (1876) hazırlanıp I. Meşrutiyetin ilan edilmesinde iç ve dış faktörler etkili olmuştur. Dönemin en güçlü muhalif hareketi olan “Yeni Osmanlılar” Cemiyeti, mutlakiyetten meşrutiyete giden yolun hazırlayıcısı konumundadır. Dolayısıyla meşrutiyetin ilanına neden olan iç dinamik Yeni Osmanlılar’ın ve Mithat Paşa’nın varlığı üzerinden şekillenmiştir. Meşrutiyetin ilanının dış nedenlerine bakıldığında ise Balkanlarda yaşanan gerilimlerin etkisi göze çarpmaktadır. Osmanlı Devleti, Balkanlarda gün geçtikçe güç kazanan milliyetçi ve ayrılıkçı akımları engelleyebilmek adına mutlakiyetten meşrutiyete geçme kararı almıştır. Tersane Konferansı’nın toplandığı gün (23 Aralık 1876) kabul edilen Kanunuesasi, Türk anayasa tarihinde ilk anayasa olarak yerini almıştır ve siyasi hayatta ilk defa anayasa ile kurulan parlamentolu bir dönem başlamıştır. 1876 anayasasının yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra II. Abdülhamit, Kanunuesasi’nin ilan edilmesinde en etkili kişi olan Mithat Paşa’yı istifaya zorlamıştır. Akabinde ise adı geçen kişi, 113. maddeye dayanılarak 5 Şubat 1877’de sürgüne gönderilmiştir. Meclis -i Umûmî, iki dönem çalışma imkanı bulmuştur. Meclis -i Umûmî, 14 Şubat 1878’de tatile girmiştir. Burada fesih olmayıp tatil vardır. Ancak II. Abdülhamit tatile giren meclisi, Kasım başında toplantıya çağırması gerekirken bir daha toplantıya çağırmamıştır.
II. Abdülhamit Dönemi (1878- 1908)
Meclisin kapatılmasından sonraki yıllar içinde II. Abdülhamit’in otoriter yönetimine karşı fikri alanda muhalif mücadele her geçen gün güç kazanmıştır. Özellikle Harbiye, Mülkiye gibi okullardaki öğrenciler; Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa gibi birinci kuşak Jön Türklerin bıraktıkları eserleri yaygın bir şekilde okumaya başlamışlardır. Böylece bu okullarda eğitim gören yeni kuşaklar hem liberal ve anayasal düşüncelerin hem de eserlerini gizlice okuyup tartıştıkları Yeni Osmanlıların vatanseverliklerinin etkisinde kalmışlardı.
Fikrîdüzeydeki muhalefet bir müddet sonra çeşitli gizli yapılanmaların ortaya çıkmasıyla somutlaşmıştır. Şöyle ki 2 Haziran 1889 günü Tıbbiye’de İbrahim Temo’nun öncülüğünde içinde İshak Sükuti, Abdullah Cevdet, Mehmet Reşid gibi isimlerin bulunduğu ve ismi İttihâd -ı Osmânî olan ilk gizli örgüt kurulmuştur.
1895 yılı örgüt tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Zira o yıl cemiyetin manevi bir dayanışma birliğinden çıkarak resmen kurulduğu, nizamnamesinin yazıldığı ve isminin bugünkü şekline (Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti) dönüştüğü bir zaman dilimini kapsamaktadır.
İkinci Jön Türk Kongresi’nde (27- 29 Aralık 1907) tüm muhalefet rejimin ortadan kaldırılması ve anayasanın yürürlüğe konulması konusunda anlaşmışlardır. II. Abdülhamit, başlangıçta bu isyanı asker îgüçle bastırmayı düşünmüştür fakat bundan bir sonuç alınamayacağını gördüğü için 23 Temmuz 1908’de anayasayı yürürlüğe koyup meşrutiyet idaresine ikinci kez geçmeyi kabul etmiştir.