19.Yüzyıldan 20. Yüzyıla Osmanlı Siyasal Modernleşme Süreci
Modernleşmeye Kısa Bir Bakış
Rönesans, Reform ve Aydınlanma gibi tarihsel, toplumsal ve düşünsel olayların ve gelişmelerin bir birikimi olarak ortaya çıkan modernleşme; öncelikli olarak toplumsal, siyasal, düşünsel ve iktisadi alanlarda çok ciddi dönüşümler meydana getirmiştir. Bu yeni dönemde insan ve insan aklı hemen her şeyin tek referansı h âline gelmiştir. Eski ve geleneksel olan ne varsa sorgulanmaya, toplumsal ve kültürel önemlerini yitirmeye başlamıştır. Bilimsel, kültürel, siyasal ve iktisadi alanda dört büyük devrim yaşanmıştır.
Batı-Dışı Toplumlar ve Osmanlı Modernleşmesi
Modernleşme ve onunla ilişkili değişimler ve dönüşümler her ne kadar Batı Avrupa’da ortaya çıkmış olsa da dünyanın geri kalanını da kısa bir süre içinde etkisi altına almıştır. Öncelikli olarak Avrupa ile coğrafi, iktisadi ve asker î ilişkiler içinde olan başta Osmanlı ve Rusya olmak üzere, diğer toplumlar da modernleşmeyle birlikte Batı’nın göstermiş olduğu gelişmeleri örnek almaya çalışmışlardır.
Değişim Gerekliliğinin Ortaya Çıkışı: Nedenler ve Zihniyet Değişimi
Osmanlı siyasal modernleşmesi, başlangıçta çok farklı gerekçelerle ortaya çıkan bir dizi gelişmenin neticesidir. Fakat özellikle 18. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlılar ciddi anlamda bir yenileşmenin gerekliliğini fark edebilmiş değillerdi. Osmanlıların yenileşme çabalarının önemini anlamalarını sağlayan en dramatik olay II. Viyana kuşatması ve yenilgisi sonrasında imzalanan bir dizi anlaşma ile asker îolarak gerilemeleri ve büyük toprak parçalarını kaybetmeleri olmuştur. Yenileşme çabalarına dönük asıl zihniyet değişimi III. Selim ve II. Mahmut Dönemleri olarak kabul edilebilir.
Karşılaşılan Güçlükler ve Zorluklar
Osmanlı modernleşme çabalarında çeşitli güçlükler ve sorunlarla karşılaşılmıştır. Bu zorluklardan ilki çok kültürlü ve çok uluslu bir imparatorlukta, kökleşmiş kurum ve yapıları dönüştürmek gibi güç bir çabaya girişilmesidir. İkinci olarak da bu yenilik ve dönüşüm çabalarının imparatorluğun en sancılı olduğu dönemlere rast gelmesidir. Başka bir güçlük de gelenekleri temsil eden ulema ile yenilikler sonucu sosyal ve iktisadi konumu kaybedecek olan kesimlerin göstermiş oldukları muhalefet ve dirençtir.
Osmanlı Modernleşmesinin Düşünsel Temelleri
Osmanlı modernleşmesine daha henüz ilk evrelerinde yön veren temel metinler ve düşünceler, Osmanlı diplomatlarının (sefirler) ve seyyahlarının Avrupa gezilerini ve gözlemlerini anlattıkları eserler olmuştur .II.Mahmut Dönemi'nde yurt dışına gönderilen öğrencilerin aldıkları eğitimler çerçevesine Avrupa’daki gelişmelere tanıklık etmeleri, bu öğrencilerden bazılarının daha sonra çeşitli devlet kademelerinde görev almaları, yenilik çabaları ve yenilik düşüncesini farklı bir evreye taşımıştır.
Tanzimat yenilikleri, Osmanlı modernleşme çabalarında ve düşüncesinde önemli bir aşamayı temsil eder. Dönemin önemli bir yenilik hareketi olan Yeni Osmanlılar ise o dönemki yöneticilerin yenilikler konusunda yeteri kadar gayret ve kararlılık göstermediklerini belirterek yenilik çabalarına katkı vermişlerdir. Dikkati çeken başka bir husus da Auguste Comte’un temsilcisi olduğu pozitivizmin dönemin düşünce dünyasını etkilemesidir. Son olarak Osmanlı modernleşmesinin düşünsel temelleri arasında 1800’lü yılların ikinci yarısından itibaren kendisini gösteren roman çevirilerinin de önemli bir yeri olduğunun altını çizmek gerekir.
Osmanlı Modernleşmesinin Temel Soruları ve Sorunları
Osmanlı sisteminin bir bütün olarak gözden geçirildiği yeni ve farklı bir değişim sürecine girilmesi gerektiği düşüncesinin oluşması için 18. yüzyılın sonunu beklemek gerekecektir. Yenileşme çabalarının benzeştikleri en önemli nokta ise bütün yenileşme ve değişim çabalarının devlet odaklı olarak ele alınmasıdır.
Devlet Eski Kudretine Nasıl Kavuşturulur?
II. Viyana bozgunundan sonra on yıldan fazla devam eden ve birden fazla devlete karşı sürdürülen savaşlar, nihayetinde 1699 Karlofça ve 1718’deki Pasarofça anlaşmalarıyla son bulmuş ve bunların sonucunda da devletin bu hâli ile mevcut durumu idame ettiremeyeceği anlaşılmıştır. Bu dönemdeki değerlendirmelerde ortaya çıkan ortak kanı her şeyden önce devleti eski kudretine tekrar kavuşturmak gerektiği düşüncesidir.
Devletin Çöküşü Nasıl Engellenir?
Aşağı yukarı bir yüzyıl boyunca “Devlet eski kudretine nasıl kavuşturulur?” sorusu etrafında şekillenen yenileşme çabaları zamanla artık yerini “Devletin çöküşünü nasıl engelleriz?” sorusuna bırakmıştır.
Osmanlı Siyasal Modernleşmesinin Sonuçları
Osmanlı siyasal modernleşmesi pek çok alanda birbirini etkileyen ve birbiriyle iç içe geçmiş sonuçlar üretmiştir.
Geleneksel Soyo-Politik Yapının Dönüşümü
Osmanlı İmparatorluğu’nun, karmaşık ve incelmiş bir kurumlar şebekesine dayanan merkez îbir yapılanması ile buna göre şekillenmiş uzun ömürlü bir sosyo -politik sistemi vardı. Modernleşme çabalarının ivmelenmesiyle birlikte, bu sosyo-politik yapı dönüşmeye ve merkez -çevre ikiliği esnemeye başladı.
Modern Bürokrasi ve Entelektüel Sınıfın Ortaya Çıkışı
Osmanlı siyasal modernleşmesiyle birlikte, özellikle Batı tarzında açılan modern eğitim kurumlarıyla, modern tarzda bir bürokrasi yavaş yavaş kendisini göstermeye başlamıştır. Modern bürokrasinin ve yönetimde bürokratik hâkimiyetin ortaya çıkışı, zamanla beraberinde bir entelektüel sınıfı da ortaya çıkarmıştır.
Siyasal Alanın Ortaya Çıkışı
19. yüzyıldaki modernleşme hareketleri dikkate alındığında kayda değer bir farklılığın ve yenileşmenin ortaya çıktığı söylenebilir. Böylece, insanların kendileri ve yaşadıkları dünya ile ilgili kararların alınmasına ve uygulanmasına katılmaları şeklinde özetlenebilecek olan siyaset tarzının ve buna bağlı olarak bir siyasal alanın belirginleştiği bir döneme girilmiştir.
Anayasal Monarşiye Geçiş
Osmanlı siyasal modernleşmesinin en önemli sonuçlarından bir tanesi de süreç içinde bir anayasal monarşiye geçişi mümkün kılmasıdır. Bu süreçte Sened-i İttifak, Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Kanun-u Esasi (I. Meştrutiyet) ve II. Meşrutiyet gibi anayasal adımlar önemli kırılma anları ve gelişme dönemleridir.