Milli Mücadele’de Cepheler-I: Doğu Cephesi
Berlin Antlaşması’ndan Mondros Mütarekesi’ne Doğu’da Ermeni Sorunu ve Elviye-i Selâse Meselesi
Ermeni Sorunu
Doğu Cephesi'nin açılmasının nedeni, Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ortaya çıkan ve devleti askeri ve siyasi olarak meşgul eden Ermeni sorunudur.
Ermeni sorunu; 1877 -1878 Osmanlı -Rus Savaşı sonrasındaki gelişmeler sonucunda ise uluslararası bir boyut kazanmıştır.
Berlin Antlaşması'nın 61. maddesine göre Osmanlı Devleti Vilâyât -ı Şarkıyye olarak adlandırılan ve altı vilayetten oluşan Doğu Anadolu bölgesinde Ermenilere yönelik bir ıslahat yapacaktı. Bu madde bölgede bir sözde Ermenistan teşkilinin yolunu açmış, Ermeni sorununa da uluslararası boyut kazandırmıştır..
Berlin Antlaşması’ndan sonraki süreçte Osmanlı ülkesindeki ayrılıkçı Ermeniler, Doğu Anadolu’nun birçok yerinde şubeleri olan cemiyet/komite kurmuşlardır.
Ermeni örgütlenmelerinin en radikalleri ise yurt dışında kurulan Taşnak ve Hınçak Cemiyetleridir.
Ermeni cemiyetleri, İstanbul ile tüm Doğu Anadolu’da şubeler açarak komitacılık faaliyetlerine başlamışlardır. 1890 -1909 ve 1909 -1914 yılları arasında bölgenin bir çok yerinde isyanlar ve terör eylemleri gerçekleştirmişlerdir.
I. Dünya Savaşı'nda da bir kısım Ermeniler Çarlık Rusya saflarında savaşa girmişler, içerde kalanları ise çetecilik yaparak on binlerce Türk -Müslüman ahaliyi katletmişlerdir.
Ermeni çeteleri terör eylemlerini Bolşevik ihtilali nedeniyle Rus ordularının Anadolu'daki işgal sahasından çekilmesiyle daha da artmışlar ve 1918 yılı başlarından itibaren Doğu Anadolu'daki bir çok yerde toplu katlimlar gerçekleştirmişlerdir.
Eliviye-i Selase Meselesi
Berlin Antlaşması’ndan itibaren Rus işgalinde bulunan Kars, Ardahan ve Batum livalarından oluşan bölgedir.
3 Mart 1918 tarihinde imzalanan Brest -Litovsk Antlaşması ile gündeme gelmiştir.
Antlaşma gereğince Bolşevik Hükümetinin bölgeyi boşaltması kararlaştırılmıştır.
Ancak Rus birliklerinin boşalttıkları yerlere kısa zamanda Ermeni ve Gürcü çeteleri yerleşmeye başlamıştır. Ermeniler, bölgeye girdikleri andan itibaren Kars ve çevresinde 20.000 Türk’ü toplu katliamlarla öldürmüşlerdir.
Bunun üzerine ileri hareket emri alan I. Kafkas Kolordusu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa 5 -25 Nisan 1918 tarihleri arasında Sarıkamış, Van, Batum ve Kars’ı, 15 Mayıs 1918’de de Gümrü’yü Ermenilerden geri almıştır.
Doğu Cephesi’nin Açılışına Giden Süreç
Mondros Mütarekesi ve Doğu’da Milli Teşkilatlanma
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi gereğince Türk Orduları Kars’ı boşaltmak zorunda kalmışlardır.
Türk askerinin çekilmesinden sonra 13 Şubat 1919’da İngilizler Kars’ı işgal etmiştir. Fakat İngilizler, işgalden yaklaşık bir ay sonra Kars’ı Ermenilere teslim etmişlerdir. Böylelikle Elviye -i Selâse’de Ermeni mezalimi yeniden başlamıştır.
Bölge halkı Ermeni mezalimine karşı koymak amacıyla Ahıska Şurası, Kars Milli Şurası, Aras Türk Şurası ve Oltu İslam Şurası, daha sonra Mondros Mütarekesi’nin 24. maddesine tepki olarak Erzurum’da da İstihlâs -ı Vatan ve Vilâyât -ı Şarkıyye Müdafaa -i Hukuk -ı Milliye Cemiyetlerini kurmuştur .
Doğu Cephesi ve Ermeni Harekâtı
Harekât Kararının Alınması
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından Kâzım Karabekir Paşa, Erzurum’da bulunan 15. Kolordu Komutanlığına atanmıştır. Paşa, Erzurum’a geldikten sonra TBMM’ye müracaatla Doğu Harekâtı için izin istemiştir.
6 Mayıs, 9 Mayıs, 15 Mayıs, 30 Mayıs ve 4 Haziran 1920 tarihilerinde TBMM’ye yaptığı müracaatlar henüz erken olduğu gerekçesiyle Mustafa Kemal Paşa tarafından reddedilmiştir.
Kâzım Karabekir Paşa’nın ısrarına karşılık Mustafa Kemal Paşa, 6 Haziran 1920’de Kâzım Karabekir Paşa’ya Soğanlı geçitlerini ve Eleviye -i Selâse’yi ele geçirmesi için sınırlı bir harekât izni vermiştir.
Bunun üzerine Türk birlikleri Soğanlı geçitlerini tutarak ikinci bir taarruz iznine kadar burada beklemişlerdir.
15 Haziran’da 15. Kolordu Komutanlığının ismi Doğu Cephesi Komutanlığı olmuş ve Kâzım Karabekir bu ordunun komutanlığına atanmıştır.
Bu sırada Ermeni çeteleri Güney’de Şahtahtı’yı işgal etmiş, Nahçivan önlerine gelerek burada yaklaşık 500 Türk’ü katletmişlerdir. Kuzeyde ise Oltu’ya gelmişler mezalimlere başlamışlardır.
Kâzım Karabekir Paşa, Ermeni çetelerini durdurmak için 29 Ağustos’ta TBMM’den yeni bir izin talebinde bulunmuştur.
Ermeni çetelerinin Kars -Sarıkamış yönünde ilerlemesi, Mustafa Kemal Paşa’da harekât zamanının geldiği kanaatini oluşturmuştur.
Doğu Cephesi ve Ermeni Harekâtı
Kâzım Karabekir Paşa, 28 Eylül 1920 saat 14:00 itibariyle Doğu Cephesi ordularına ileri taarruz emri vermiştir. Türk birliklerinin taarruza geçmesinden hemen sonra Ermeniler Selim istikametinde çekilmeye başlamışlardır. Ermeni çeteleri geri çekilirken dahi yağma, mezalim ve katliamlarına devam etmişlerdir.
Kâzım Karabekir Paşa komutasında ilerleyen Türk birlikleri, 29 Eylül’de Sarıkamış’ı, 30 Eylül’de de Göle’yi Ermeni çetelerinden temizlemişlerdir.
Kâzım Karabekir Paşa, Kars’ı da geri almak için bir hazırladığı planı onaylanan Kâzım Karabekir Paşa, 21 Ekim 1920’de tüm birliklere harekât hazırlıklarının gizlilikle yapılmasını emretmiştir.
Harekât 28 Ekim günü başlamıştır. 30 Ekim günü Kars Ermeni çetelerinden temizlemiştir.
Ermeni Hükümeti, 5 Kasım’da bir mütareke teklifinde bulunmuş, 7 Kasım’da da Gümrü’yü teslim etmiştir.
Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) ve Sonrasındaki Gelişmeler
Antlaşma ve Maddeleri
Ermenistan Hükümetinin mütareke şartlarını kabul etmesinin ardından Müzakereler için 25 Kasım 1920'de Kâzım Karabekir Paşa görevlendirilmiştir.
Gümrü’deki müzakereler 3 Aralık günü 18 maddeden oluşan Gümrü Antlaşması’nın imzalanmasıyla tamamlanmıştır.
Gümrü Antlaşması; TBMM’nin imzaladığı ve aynı zamanda bir devlet tarafından tanındığı “ilk” akittir. Türkiye -Ermenistan sınırı günümüzdeki son şeklini almıştır. Sevr Antlaşması’nın bir başka devlet tarafından reddedildiği ilk antlaşmadır.
Gümrü Antlaşması Kâzım Karabekir Paşa’nın ilk siyasi başarısı ve “Türkiye” tabirinin ilk kullanıldığı antlaşmadır.
Batum Harekatı
Gümrü Antlaşması sonrasında Türk ordusu ileri harekatla 11 -14 Mart 1921 tarihleri arasaında Batum'u, Ahıska'yı ve Ahılkelek'i ele geçirmiştir. Fakat Moskova Antlaşması sonrasında bölge yeniden Sovyet Gürcistanına bırakılmıştır.