Edebi Tarzlar

Edebî tür ve tarz kavramları, klasik Türk edebiyatında, ayrıntıları henüz tanınmaya başlayan kavramlardandır. İlk kez bu çalışmada iki kavram birbirinden ayrılarak değerlendirilmektedir. Tarzların türlerden farklı bir başlıkla değerlendirilmesi, edebî metinlerin daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır. Edebî türlere ve tarzlara ait kavramlar, temel olarak, metnin içeriği ve metnin sunuş biçimi ile birbirinden ayrılabilir. Bu ders notlarında, eserin neden bahsettiği , edebî tür; eserin nasıl anlatıldığı , edebî tarz kavramlarıyla adlandırılmaktadır. Üniteye ad olan tarz kavramı, ilgilisine daha tanıdık gelen üslup ve stilile aynı işlevi yüklenmiştir. Aynı şekilde Türkçedeki karşılıklarıyla; anlatım tarzı/biçimi/şekli veya ifade tarzı/biçimi/şekli adlandırmaları da edebî tarz yerine kullanılacaktır. Adlandırmalarla kastedilen, bir metnin okuyucuya nasıl aktarıldığını göstermektir. Edebî tarzlar, günlük konuşma dilinde kullandığımız bazı kavramların edebiyatta , Arapça, Farsça kavram karşılıklarıyla kullanılmasından ibarettir. Türk İslam edebiyatında, bir metnin okuyucuya aktarılma biçimleri, yaygınlık sırasına göre ; methiye, fahriye, hicviye, münacat, nasihatname, tazalllüm, hasbihâl, münazara gibi çeşitli başlıklardan oluşur. Bunlar Türkçedeki; övme, övünme, yerme, yakarma, öğüt, yerinme gibi adlandırmaların karşılıklarıdır. Buna göre; edebî tarzlar şunlardır: Fahriyye : Kelime anlamı; öğünülecek şey; övülmeye layık kişi; böbürlenme, büyüklenme ve övünme demektir. Edebî tarz anlamıyla fahriye ise, kendini övme ve yüceltmeye dair metin anlamına gelir. Firkat - nâme : Firak, ayrılma ve bedenen ayrılık demektir. Edebiyatta, ayrılık acısını dile getiren metinlerdir . Çoğunlukla otobiyografik bilgilere yer verilen tarzın örnekleri, metni yazanın veya bir kişinin; vatanından, yaşadığı yerden, görevinden veya sevdiği birinden ayrılmasını anlatır. Hasb -i Hâl : Günümüzde, görüşme, dertleşme, hâlleşme; sohbet tarzında konuşma ve söyleşi ,terimlerinin karşılığıdır. Edebiyatta hasbihâl, şairin kendi hâlinden söz ettiği veya samimi bir sohbet ortamı, hâl hatır sorma tavrını ifade eden metinlerdir. Hicviyye :Türkçe adıyla yergi ;edebiyatta, biriyle, şiir yoluyla alay etme, şiir yoluyla birini gülünç hâle koyma, yerme anlamındadır. Methiye : medh ;övme, övgü demektir. Birinin iyiliğini söyleme anlamına gelir. Methiye, bir kimseyi veya bir kişiyi övmek için yazılmış metinlerin anlatım tarzıdır. Muammâ : Muamma ve lugaz, günümüz Türkçesinde bilmece demektir. Edebî tarz olarak lugaz, bir şeyin özelliklerinin sıralanarak ne olduğunun bilinmesini istemek amacıyla kaleme alınan şiirlerdir. Muamma ise, usulüne göre düzenlenmiş ve çoğu defa bir ada gönderme yapan bilmece, yanıltmaca anlamındadır. Münâcât :Birinin kulağına bir şey söyleme, fısıldama; Allah’a gizlice yalvarma, yakarma, dua etme kelime anlamıyla, edebiyatta; Allah’a yakarış, yalvarma, af dileme ve dua içerikli metinlere ad olmuştur. Münâzara :karşılıklı konuşma; bilimsel tartışma demektir. Klasik Türk edebiyatında, birbirine zıt iki konunun tartışıldığı temsili hikâyelerdir. Nasîhât -nâme :Nasihat ya da pend, öğüt anlamındadır. Edebiyatta nasihatnameler, İslami temellere dayalı ahlaki davranış kurallarını öğretici, öğüt kitaplarıdır. Tarih Düşürme : 28 harften oluşan Arap harflerinin ilk üçünün okunmasından oluşan Ebced hesabı, klasik edebiyatta tarih düşürme nin karşılığıdır.

Tasvîr :Bir şeyi söz ve yazıyla anlatım tarzına tasvir denir . Söz ve yazıyla resim yapma, fotoğraf çekme işlevindedir. Tarzın malzemesi; kişi, mevsim, tabiat, mekân, varlık, olay ve nesnelerdir. Şair/yazar anlatıcı, edebî metinde bir yönüyle insanın olaylara, çevresine, doğaya; kısaca, kendine ait her şeye olumlu veya olumsuz bakışına göre bir tavır belirler. Buna göre, klasik edebiyatta anlatıcı beğenilerini, methiye -fahriye ; hoşlanmadıklarını, hicviye -tazallüm -firkatname gibi edebî kavramlarla ifade etmiştir. Nasihat - münazara -hasbihâl vb. tarzdaki pek çok metinde ise, beğenme veya beğenmeme tavırları birleştirilir. insanın yaşam içindeki temel davranışları, edebî metindeki üsluba dönüştürülür. Bu temel insani tavırların zamana, mekâna, döneme ve insana göre gösterdiği değişkenlikler de edebî metinlerde temel kavramların alt başlıklarındaki kavramlarla karşılanmışlardır. Henüz yaygın olarak bilinmeyen hasret, gurbet, ölüm, acı, ayrılık gibi temel insani güdülerle düzenlenmiş onlarca metin de çağdaş kuşakların keşif ve ilgilerini beklemektedir.